İhlallerin temelinde çözülmeyen Kürt sorunu var 2022-12-10 12:44:57   HABER MERKEZİ - 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir çok kentte açıklama yapılırken, hak savunucuları yaşanan ihlallerinin temelinde çatışmacı siyasetle bastırılmaya çalışılan Kürt sorununun olduğuna dikkat çekerek, çözümsüzlüğü derinleştiren tecridin ise evrensel hukuk normlarına aykırı olduğunu belirtti.   İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler ( BM) tarafından onaylanmasından sonra her yıl 10 Aralık, "İnsan Hakları Günü" olarak anılıyor. Türkiye ve Kurdistan kentlerinde de açıklama yapan hak savunucuları, hak ihlallerine dikkat çekti. Açıklamaların ardından, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerinin yer aldığı broşürler dağıtıldı.    AMED      İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Koşuyolu Parkı'nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. "Aştî, bi mafên mirovan pêkan e" pankartının açıldığı eyleme, Amed Barosu, Diyarbakır Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), Diyarbakır Tabip Odası, Rosa Kadın Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (Med-Der) katıldı.   'ANTİ DEMOKRATİK UYGULAMALAR ARTTI'   Hak ihlallerinin artarak devam ettiğine dikkati çeken İHD Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, "22 Mart 2015 tarihinden itibaren otoriter ve antidemokratik uygulamalar arttı. OHAL'in 15 Temmuz darbesinden sonra uygulamaya girmesiyle hukuk tamamen ortadan kalktı. Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmış, binlerce Kürt siyasetçi, sivil haklar çalışanı ve vatandaş hukuksuz yollarla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. KHK'lerke Kürt kamu çalışanları ihraç edildi, Kürt halkının oylarıyla seçilen belediyelerin eşbaşkanları görevden alındı ve yerlerine valiler atandı. Öte yandan Halkların Demokratik Partisi çeşitli gerekçelerle tutuklanmış ve bu kez özellikle bölgede toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı, örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılmıştır" diye konuştu.   'SEBEBİ KÜRT SORUNU'   Yaşanan hak ihlallerinin asıl sebebinin Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğunu vurgulayan Zeytun, bu sorunun sorumlusunun ise mevcut iktidar olduğunu belirtti. Kürtçenin eğitim ve kamusal alan dili olmasına izin verilmediğini ifade eden Zeytun, şöyle devam etti: "Bu sorun binlerce cinayet ve gözaltında kayıplara yol açmış, binlerce köyün yakılıp yıkılmasına ve insanların mülteci konumuna düşmesine neden olmuştur. Binlerce yaşam hakkı ihlaline neden olmuştur. Güvenlik politikaları ve sınır ötesi operasyonları sonucunda çatışmalarda her gün yeni kayıplar yaşanıyor. Bu kayıpların karşılanması elbette devletin sorumluluğundadır. Diyarbakır'da Sur çatışmasında yaşamını yitiren Hakan Aslan'ın cenazesi 7 yıl sonra çuval içinde babasına teslim edildi. Bu, hukukun ve vicdanın, cenaze hakkının hiçe sayıldığı anlamına geliyor. Cenazeyi gömme hakkı açıkça ihlal edildi. Bu sırada özgür basın üzerindeki baskılar arttı ve çok sayıda Kürt medya çalışanı gözaltına alındı ve tutuklandı. Bugün 64 gazetecinin cezaevinde olması basın özgürlüğü üzerindeki baskıcı politikaların ne düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu yasa dışı uygulamalar dışında; 20 Ekim 2022'de bir televizyon programına katılan ve TSK'nin Kürdistan Bölgesi sınırlarında kimyasal silah kullanımına ilişkin değerlendirmelerde bulunan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında linç kampanyası başlatmış ve ardından gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Şebnem Hoca tüm hayatını insan hakları ve bilim uğruna mücadeleye vermiş, cesur bir insan hakları savunucusudur. Bir kez daha derhal serbest bırakılmasını istiyoruz."   'ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI'   Kürt sorununun çözülmesi halinde bahsi geçen ihlallerin de sona ermesinin mümkün olduğuna işaret eden Zeytun, PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan mutlak tecrit ve hasta tutukluların durumuna vurgu yaptı. Zeytun, "En az 651 ağır hasta toplam 1517 hasta bu haklardan yoksun cezaevlerinde tutuluyor. Hasta mahpusların sağlık hakları devlet tarafından ihlal edilmektedir. İHD Cezaevleri Komisyonu'nun 2022 yılının 11 aylık verilerine göre cezaevlerinde en az 70 tutuklu hayatını kaybetti. Cezaevlerinin hak ihlallerinde önemli bir husus da İmralı F tipi Cezaevi'nde tutuklu PKK Lideri Abdullah Öcalan ve 3 siyasi tutsağın tecrit edilmesidir. Cezaevlerinde tecrit ve hak ihlalleri evrensel hukuk normlarına CPT'nin tavsiyelerine ve 5275 sayılı Ceza Kanununa aykırıdır. Tutuklulara yönelik uygulamaların insan hakları ve insan hukuku bilincine,  tecridin ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, bu hukuksuz uygulamalara aceleyle son verilmeli" diye konuştu.   'ALTERNATİF MEKANİZMALAR OLUŞTURULMUYOR'   Konuşmasının sonunda kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini hatırlatan Zeytun, şunları söyledi: "Kadın cinayetlerini durduracağız platformunun 2022'de hazırladığı raporda 310 kadın, erkek şiddetiyle öldürüldü. En az 248 kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Şiddeti önlemek ve kadın güvenliğini sağlamak için alternatif mekanizmalar oluşturulmaması bu şiddetin artmasında bir etken. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olmalı ve Sözleşme'nin 6284 Sayılı Kanunu etkin bir şekilde uygulanmalı. Kadınların şiddete maruz kalması kabul edilemez."   İZMİR      İzmir'de bulunan siyasi parti, insan hakları ve hukuk örgütleri, Alsancak'ta bulunan 10 Ekim Anıtı önünde açıklama yaptı. Hak savunucular, "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 74’üncü yılında yoksulluğa karşı ekonomik ve sosyal haklarımızı, savaşa karşı barış hakkımızı, baskılara karşı insan hakları değerleri ve demokrasiyi savunuyoruz" pankartı açtı.    Açıklamada, "Şebnem Korur Fincancı'ya özgürlük" dövizleri taşınırken, sık sık "İçeride dışarıda tecride hayır", "İnsan haklarıyla insandır", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Savaşa hayır barış hakkı şimdi" ve "Hak, hukuk, adalet" sloganları atıldı. Açıklamaya kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.    Kurumlar adına basın metnini okuyan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, insanlığa karşı suç olan işkencenin 2022 yılında da Türkiye’nin en başta gelen insan hakları sorunu olduğunu söyledi. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden birinin Kürt sorunu olduğuna vurgu yapan Üsterci, "Barışçıl, demokratik ve adil bir şekilde çözümüne yönelik hukuk devletinin gereği olan adımların atması gerekir. Seçilmiş siyasetçilerin siyasi iktidarın söylemleri ile cezaevlerine konulması, seçmen iradelerinin yok sayılarak yapılan kayyım atamaları gibi hukuk dışı uygulamaların artarak devam etmesi temel siyasi hak ve özgürlüklerin açık ihlali olup kabul edilemez" diye konuştu.   Açıklamanın ardından İzmir Barosu üyesi avukatlar Alsancak Gar'ı önünde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi dağıtımını yaptı.   WAN     Wan Barosu, İHD Wan Şubesi, Özgürlükçü için Hukukçular Derneği (ÖHD), Wan Colemêrg Tabip Odası, KESK ve THİV Wan Temsilciliği, İnsan Hakları Haftası nedeniyle Sanat Sokağı’nda basın açıklaması düzenledi. Birçok siyasi parti ve kurumun de destek verdiği açıklamayı Baro Başkanı Sinan Özaras, okudu.    ‘ÜLKE NEFESSİZ KALDI’   Yürütülen politikalarla ülkenin artık nefessiz kaldığını söyleyen Özaras, “Katmerleşen sorunlarımıza çözüm üretilmediği gibi her geçen gün yeni sorunların yaratılması alışkanlık haline getirilmiştir. Kamusal gücü elinde bulunduranların işlemiş oldukları suçlar maalesef etkin soruşturulmuyor adeta bir cezasızlık politikası uygulanmaktadır” dedi.    TALEPLER SIRALANDI   İnsan hakları savunucuları ve aktvistlerin serbest bırakılmasını isteyen Özaras, talepleri şöyle sıraladı:  “*Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilsin,    *Hasta mahpusların tedavi koşulları için tahliye edilsin,    *Kadın cinayetleri durdurulsun ve kadına yönelik hak ihlallerine son verilsin,    *Çocuk istismarı, çocuk işçiliği ve mülteci çocuklar sayısındaki artışa yönelik gerekli tedbirler alınsın,    *Ülkemizde yaşanan mülteci dramına son verilsin ve hak ihlalleri engellensin,   *Uyuşturucu ticareti ile mücadele ciddiye alınsın,   *Çatışma ve savaş hali insan hakları ihlalidir, savaş ve çatışmadan vazgeçilsin,   *Toplantı ve gösteri hakkı ihlal edilmesin.”   ADANA      İHD Adana Şubesi, İsmet İnönü Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Emek ve Özgürlük İttifakı üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Basın açıklamasını okuyan İHD Adana Şube Başkanı Avukat Yakup Ataş, İHD olarak yıllardır Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun en önemli halkasının Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun barışçıl ile demokratik yolla çözülmediği sürece, Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözülemeyeceğini hep ifade ettiklerini dile getirdi.     Ataş, "Bir kez daha diyoruz ki; Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel haklara ve özgürlüklere  dokunmayın! Türkiye başta olmak üzere tüm dünyada barışın ve adaletin egemen olduğu demokratik bir yaşam için barış, eşitlik, özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.   HATAY     İHD İskenderun Şubesi, Sağlıklı Yaşam Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada basın metnini İHD İskenderun Şubesi Eşbaşkanı Coşkun Selçuk okudu. Türkiye'nin son kırk yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığını, yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının, savaş ve çatışma harcamalarının sebep olup, ekonomik kriz ve derin yoksullaşmayla, yurttaşların hem biyolojik hem de sosyal yaşamlarını sürdürebilmelerini tümüyle imkansız kılan ağır insan hak ihlalleri olduğunu söyledi. Selçuk, "Hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmayı amaçlayan bizler, mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.   İHD Hatay Şubesi, Köprübaşı'nda basın açıklama yaptı.  Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada basın metnini İHD Hatay Şubesi Eşbaşkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, "Var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.   ŞIRNEX      Şirnex Barosu, İHD ve THİV Cizîr de ortak açıklama yaptı. Açıklama metini okuyan avukat Sabri Çatıkkaş, ülkede hak ihlallerinin en üst düzeye ulaştığını ifade ederek, “Dünyanın her yerinde halklar, özgürlük, adalet ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türlüsünü yaygınlaştırıp ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatmak şeklinde olmaktadır. Bugün tüm dünyanın içinde olduğu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve etkin kılmak en asli görevimizdir. Bu çoğulcu kriz hali Türkiye’de de yoğun ve ağırlıklı olarak yaşanmaktadır. Ülke 2016’dan bu yana 19 Temmuz 2018 tarihinden itibaren resmi olarak kaldırıldığı belirtilse de yapılan pek çok düzenleme ile kalıcılık bir hal alan OHAL rejimi ile yönetilmektedir. Kürt meselesinde yoğunlaşan çözümsüzlük politikaları artan şiddet ve işkence vakaları, ifade özgürlüğünün çok ciddi bir şekilde kısıtlanması, hak savunucuların ifade özgürlüğü nedeniyle tutuklanması, gösteri ve yürüyüş hakkının kullanılamaz hale gelmesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi somut olaylar bunu kanıtlamaktadır” diye belirtti. Hak ihlallerin son bulması çağrısında bulunan Çatıkkaş, “Adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir dünyaya ulaşmak amacı taşıyan bizler, tüm ihlalleri raporlaştırmaya ve tüm delilleri toplayıp görünür kılmaya devam edeceğiz” dedi.    Yapılan açıklamanın ardından baronun Tahir Elçi konferans salonunda “İnsan Hakları” konulu panel düzenlendi.    COLEMÊRG      Colemêrg’te Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, KESK Yüksekova Şubeler Platformu Temsilciliği’nde basın açıklaması düzenlendi. Kayıp yakınlarından Tayip Canan açıklama öncesi, Gever’de faili meçhul suçlara dikkat çekti. Suç işleyenlerin bağımsız yargılar önünde hesap vereceğini belirterek, Adalet Bakanlığı’na adil bir soruşturma başlatma çağrısında bulundu.  İHD Hakkari Şubesi’nden Sibel Çapraz ise, “Demokratik bir toplum inşası öncelikle geçmişle yüzleşme ile başlar. Fakat ülke sınırları içinde ve özellikle Hakkari sınırları içinde gerçekleştirilen hukuksuzluklara karşı demokratik bir alan açmak bir tarafa dursun, tüm delil ve gerçekliklere rağmen soruşturma ve davalarda insan hayatının ne kadar ucuz olduğu bizlere defalarca kez gösterilmiştir. Böylelikle insanların adalete erişim ile ilgili düşünceleri tümden sekteye uğratılmış, devlet yüzleşmeyi değil yüzsüzleşmeyi seçmiştir” dedi.   ÊLIH       Êlih Barosu, İHD ve ÖHD Êlih şubeleri, Atatürk Parkı’nda basın açıklaması düzenledi. Birçok siyasi parti ve kurumun de destek verdiği açıklama konuşan Êlih Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ferhat Bayındır, insanın en temel haklarından birinin anadilini konuşmak olduğunu belirterek, Kürtçe eğitimin bir hak olduğunu söyledi. Sedat Özevin İnsan Hakları Merkezi Başkanı Rüstem Siyahtaş da, hazırlanan metni okudu. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana güvenlikçi politikalar ile yönetildiğine dikkat çeken Siyahtaş, "Güvenlikçi politikalar, ülkede insan haklarına dayalı bir sistem ve demokratik bir toplum düzeninin oturmasının önündeki en büyük engeldir.  Bu güvenlikçi politikalar 2022 yılında da en üst düzeyde devam etmiş ve birçok hak ihlaline sebebiyet vermiştir.  Demokrasi zeminini adeta felç eden kayyum uygulaması bölgemizde 2022 yılında da devam etmiştir" diye konuştu.  Batman Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Neşe Erpolat da, çocuk istismarlarına vurgu yaptı.      RİHA     İHD, ÖHD, Riha Barosu öncülüğünde İnsan Hakları Günü kapsamında Topçu Meydanı'nda açıklama yapıldı. Açıklamaya siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda kişi de katıldı. Açıklamada konuşan Riha Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Ömer Şahin, Türkiye'nin 27 Mayıs 1949'da imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ndeki barış, adalet, özgürlük, eşitlik gibi kavramların hala uzağında olduğunu ifade etti.    İnsan hakları mücadelesi verenlere karşı yargı yoluyla baskı yapıldığını belirten Şahin, "Bu dönemde insan hakları ihlalleri karşısında olacağız. İnsan hakları ihlallerinin son bulması için mücadele edeceğiz" dedi.    SEMSÛR     İHD Semsûr Şubesi de Demokrasi Parkı'nda açıklama yaptı. Açıklamaya il merkezinde birçok STK'de destek verdi. "İnsan Haklarıyla İnsandır"  pankartının ardından konuşan İHD Semsûr Şube Başkanı Av. Bülent Çınar, hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke için mücadel ettiklerini söyleyerek, "Dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.    DÎLOK     İHD Dîlok Şubesi'de Yeşilsu Parkı'nda açıklama yaptı. Açıklamaya siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda kurumdan kişi katıldı. "Şiddetin her türü bir insanlık suçudur" yazılı pankart ardından konuşan İHD Yöneticisi Cengiz Tunç, savaşa karşı barışı savunduklarını söyleyerek hak ihlallerinin son bulmasını istedi.    Açıklama alkışlarla son buldu.    İSTANBUL     TİHV ve İHD İstanbul Şubesi, Sultanahmet Meydanı’nda basın açıklama gerçekleştirdi. Birçok insan hakları savunucularının katıldığı açıklamada "Herkes için insan hakları" pankartının açıldığı açıklamada  "Anadil haktır engellenemez" ve "İnsan hakları savunucularına dokunma" dövizleri taşınırken sık sık "İnsan haklarıyla insandır" ve "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları atıldı.    Açıklama da ilk olarak konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 1948 yılında savaşları bitirip barışı tesis etmek için İnsan Hakları Günü’nü ilan eden devletlerin bugün hala bu yükümlülükleri yerine getirmediğini belirtti. Türkiye’de kötü muamele, işkence, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, toplanma ve ifade özgürlüğü ihlallerinin arttığına işaret eden Yoleri, hazırladıkları raporlarla bunun boyutlarına değindi.     KAYIP YAKINLARINI HATIRLATTI    Türkiye de geçmişten bugüne gözaltında insanların kaybedildiğini ve bugün bu durumun hala devam ettiğini ifade eden Yoleri “Bu ülkede gözaltında kaybedilen binin üzerinde kayıp kişi var. Ve bunun failleri hala bulunamadı” diyerek bunun için mücadele eden Cumartesi Annelerinin eylemlerinin ise devlet tarafından yasaklandığını vurguladı.  Bunun dışında cezaevlerinde  işkencenin de artış gösterdiğine dikkat çeken Yoleri, insan hakları savunucuları olarak işkence başta olmak üzere yaşanan tüm ihlallere karşın mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.   İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI CEZAEVİNDE     Yoleri’nin ardından konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe ise, Türkiye’de kaybettirilenlerin bulunması, cezaevlerinde insani hayat koşullarının iyileştirilmesi ve insan hakları savunucularına yönelik baskının son bulması için ses çıkarılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin, İnsan Hakları Savunucularının Koruma Yasası’na  imza atmış bir ülke olduğunu hatırlatan Efe, buna rağmen insan hakları savunucularının cezaevlerinde olduğuna dikkat çekti.   Açıklama “susma sustukça sıra sana gelecek” sloganı ile sona erdi   MERSİN     İHD Mersin Şubesi 10 Aralık İnsan Hakları Günü kapsamında "Kutuplaşmalar ve Toplumsal Barış" konulu panel düzenledi. İHD MYK üyesi Osman İşçi, Hak İnisiyatifi Genel Başkanı Fatma Bostan Ünsal ve KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil'in katıldığı panelin moderatörlüğünü Dr. Mehmet Antmen yaptı. İHD Mersin Şube Eşbaşkanları ve Eğitim Sen Mersin Şube Eşbaşkanı Mahmut Sümbül açılış konuşması yaparak Emine Şenyaşar, Cumartesi Anneleri, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın barış ve demokrasi mücadelesini selamladı. Konuşmacılar savaş ve insan hakları ihlallerinin son yıllarda artarak sürdüğüne dikkat çekerek, ekonomik ve toplumsal krizlerin özünde kutuplaşmadan beslenen iktidarların olduğunu vurguladı. Konuşmaların ardından panel soru-cevap kısmı ile sona erdi. ANKARA  İHD Ankara Şubesi, dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamaya, HDP Ankara İl Örgütü de katıldı. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Fatin Kanat, çoklu bir kriz halinin olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ülke, 2016 yılından bu yana resmen kaldırıldığı söylense de süreklilik kazandırılan bir OHAL rejimi ile yönetilmektedir. Siyasal iktidarın ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2022 yılında yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır.”   ‘TECRİT KRONİK SORUNA DÖNÜŞTÜ’   İşkence olgusunun 2022 yılında en başat insan hakları sorunu olduğunu vurgulayan Kanat, siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetimi sonucunda tüm ülkenin bir işkence mekanı haline getirildiğini söyledi. Kanat, OHAL’den bu yana kaçırma ve kaybetme vakalarının da yeniden başladığının altını çizdi. Kanat, hapishanelerdeki doluluk oranına ve yaşanan hak ihlallerine değinerek şöyle konuştu: “İmralı Hapishanesi başta olmak üzere tecrit uygulamaları çözülemeyen kronik soruna dönüşmüştür. Kovid-19 salgını gerekçe gösterilerek alınan tedbirlerle mahpusların zaten kısıtlanmış olan hakları daha da kısıtlanarak yeni bir ‘normal’ yaratılmıştır.”   MÊRDÎN    İnsan Hakları Derneği (İHD) Mêrdîn Şubesi de İnsan Hakları Haftası dolayısıyla açıklama yaptı. İHD önünde yapılan açıklamaya çok sayıda kişi katılırken, açıklamayı Şube Başkanı Feyzi Atsız yaptı. Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran politikalarına dikkat çeken Atsız, “Ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2022 yılında ülkede yüksek sayılarda yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır” dedi.    Atsız sözlerini şöyle tamamladı: “Var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz.”   Açıklama alkışlarla son buldu.    DERSİM   Hak savunucuları güne ilişkin Dersim’de Sanat Sokağı’ndan Özgürlük Anıtı’na kadar yürüyüş yapıldıktan basın açıklaması yaptı.  Açıklamayı İHD Dersim Şube Eşbaşkanı Gönül Sonbahar okudu.   Sonbahar, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve adil çözümünün gerekli olduğunu belirtti.