Akdeniz: ‘Tek adam’ rejimine son vermenin yolu sokaktan geçiyor 2022-12-21 09:27:01   İSTANBUL - Emek ve Özgürlük İttifakı’nın halkın sesinin duyulması için 15 Ocak’ta İstanbul’da bir miting kararı aldıklarını belirten EMEP Genel Başkanı Akdeniz, “‘Tek adam’ rejimine son vermenin yolu halkın demokratik tepkisini sokaklara, meydanlara taşırmakla mümkündür” dedi.    Türkiye, ekonomik krizin arttığı, insanların geçinemediği, Kürtlere, Alevilere, emekçilere, işçilere dönük saldırıların, baskıların arttığı bir dönemde seçime hazırlanıyor. Tüm baskılara direnmeye çalışan Kürtler, Aleviler, işçiler, emekçiler AKP-MHP iktidarının yaratmış oluğu “enkazdan” kurtulmanın yollarını arıyor. 24 Eylül’de deklarasyonunu açıklayan Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde bulunan siyasi partiler de, 3 Aralık’tan bu yana Adana, İzmir ve İstanbul gibi büyük kentlerde halk buluşmaları düzenleyerek, çözüm önerilerini alıyor. İttifak içerisinde yer alan partilerden Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, bugüne kadar yapmış oldukları halk toplantılarında, halkın yaptığı önerileri, edindiği izlenimleri ve de ittifak olarak ilerleyen süreçte önlerine koydukları çalışmaları ve planlamaları Mezopotamya Ajansı’mıza (MA) anlattı.    TABLO AĞIR: MAKAS AÇILDI   Yayımladıkları deklarasyonu, düzenledikleri halk toplantılarında bizzat halka anlattıklarını aktaran Akdeniz, deklarasyonun içeriğine ilişkin halkın düşüncelerini de alıklarını belirtti. Halk buluşmalarında ekonomik krizin her alana yansıdığını gördüklerini ifade eden Akdeniz, “Çok ağır bir ekonomik tablo var. Zenginlerle fakirler arasındaki makas açılmış durumda. Bu iktidar sadece zengini zengin yapıyor, yoksulu daha çok yoksul yapıyor. Çarpıcı olan verilenden biri de, insanlar tek işte çalışarak geçinemiyorlar. Yani ya çalışma mesaileri yükselmiş ya da 2’nci iş yapıyor. İnsanlar bu durumda. Türkiye’nin asgari ücret ortalaması da açlık ücreti zaten. Aç bir işçi sınıfıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.   KÜRSÜYÜ İŞÇİ VE EMEKÇİ KULLANDI    Halkla, Türkiye’de yaşanan sıkıntılar karşısında nasıl bir yol yürünmesi gerektiği konusunda tartışmalar yürütüldüğünü aktaran Akdeniz, halk buluşmalarında kürsüyü daha çok işçi ve emekçilerin kullandığını kaydetti.    TARTIŞILAN KONULAR   Halk buluşmalarında Federe Kurdistan ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, HDP’nin kapatılması girişimi ve Alevi inancına saldırı gibi çok sayıda konuyu tartıştıklarını kaydeden Akdeniz, kurdukları kürsülerin temel konularının bu olduğunun altını çizdi.    MUHAELFET İFLAS ETTİ   Gelinen süreçte “tek adam” yönetimi olan Cumhur İttifakı’ndan ve onun yarattığı hak gasplarıyla saldırılarından kurtulmak gerektiğinin altını çizen Akdeniz, Millet İttifakı’nın da bu kadar sorun karşısında, “Hiç bir şey yapmayın. Sokağa çıkmayın. Sesinizi çıkarmayın. Aman ha provokasyon olur” şeklindeki tutumunu da eleştirdi. Akdeniz, “İstediğiniz kadar ‘sokağa çıkmayın’ deyin. İktidar durmuyor. Peş peşe saldırı yapıyor. İmamoğlu meselesinde ne yaptınız? Mecburen halkı belediyenin önüne çağırdınız. İzlenecek yol, halk hareketinin sokağa inmesi. Biz bu düzen muhalefeti çizgisinin iflas ettiğini düşünüyoruz” dedi.    SALDIRILARA KARŞI MİTİNG KARARI     Baskılarla, saldırılarla seçime gidilen bir döneme girildiğini söyleyen ve bu yüzden de demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesinin daha önemli bir hale geldiğini vurgulayan Akdeniz, 15 Ocak’ta İstanbul’da büyük bir mitin düzenleyeceklerinin bilgisini paylaşarak, bu mitingle halkın sesinin duyulması için kanallar açacaklarını vurguladı.    ‘ŞİMDİ ANLAŞILIYORUZDUR’   İktidarın güç kaybetmekten kaynaklı Olağanüstü Hal (OHAL) süreci yaratarak seçime gitmek istediğini söyleyen Akdeniz, “Başka şansı yok. En son İmamoğlu kararı da bunu gösteriyor. Bu kadar haksız, hukuksuz verilen bu karar siyasi bir darbedir. Bölgede HDP’li belediyeler üzerinde kayyım yaptılar. Ama şimdi bu İstanbul’a uzandı. O zaman herkes söylüyordu, bizlerde söylüyorduk, ‘Bu bölgeyle sınırlı kalmayacak. Bu belediyelere, Eş Başkanlara, siyasi darbeye sahip çıkın’ diye. Ama sesimiz anlaşılmadı. Şimdi herhalde anlaşılıyordur” ifadelerini kullandı.   REJİME SON VERMENİN YOLU    AKP ve MHP blokunun seçimi kazanmak için her türlü yola başvuracağını ifade eden Akdeniz, devrimci-demokratik güçlerin buna karşı beklenti içerisinde olmaması gerektiğini aksine harekete geçmesi gerektiğini kaydederek “‘Tek adam’ rejimine son vermenin yolu halkın demokratik tepkisini sokaklara, meydanlara taşırmakla mümkündür” dedi.    NEDİR BU ‘MİLLİ GÜVENLİK TEHDİDİ?’   Toplumun bütün kesimlerinin taleplerini dile getirmek için sokaklara inmek istediğini fakat bu taleplerin “milli güvenlik tehdidi ” denilerek engellendiğini belirten Akdeniz, “Ya bu milli güvenliği hep bir şeyler mi tehdit ediyor? Yani hep patronların mı çıkarına olacak bu milli güvenlik? O milli denen şeyin içinde işçi sınıfı, emekçiler, Kürtler, Aleviler, ezilenler yok mu? Bu milli güvenlik nedir?  Millet, memleket denen şey ne?” şeklinde tepkisini dile getirdi.   ‘HALK HAREKETİ OLUŞTURULMALI’   AKP’nin iktidar olmasından bu yana 200 bin işçinin grevinin yasaklandığını aktaran Akdeniz, “Yani grev hayal artık. Demek ki seçime kadar enflasyon, zam, açlık, sesini çıkartıp greve gitmek isteyen işçiye yasak. ‘Sen aday mısın? Senin de adaylığını yasaklıyorum.’ E başka? Partilere yasak, gazeteleri kapatma… Bütün bunlar yasak olabilir. Dolayısıyla bence izlenecek yol bekaert işçilerinin yoludur.  Niye onu söylüyorum? Çünkü bekaert işçileri bugüne kadar olanlardan farklı bir iş yaptı. Dediler ki, ‘Grev yasağını tanımıyoruz. Grevi yapıyoruz, üretime başlamıyoruz. Bu bizim Anayasal hakkımız. İktidar bunu yok sayıyorsa bizde iktidarı yok sayıyoruz ve fabrikaya kapanıyoruz’ dediler ve fabrikaya kapandılar. Yani buradan bir kazanımda çıkabilir. İşte olması gereken budur. Yani iktidar fiili bir OHAL yaratıyorsa, o zaman bunun karşısında yapılacak olan, fiili ve meşru bir halk hareketi oluşturulması” ifadelerini kullandı.    ANAYASA İÇİN KÖKLÜ DEĞİŞİM   Millet İttifakı’nın getirdiği “Anayasa değişikliği önerisi” paketinin çözüm olamayacağını söyleyen Akdeniz, nedenini şu sözlerle aktardı: “Anayasa paketine dair bir maddeler bütünü koydular. CHP’de Millet İttifakı’nın en büyük partisi olarak bir vizyon belgesi koydu. Bu 2’sini yan yana koyduğumuzda bir biriyle örtüşüyor. Anayasa dediğiniz şey bir siyasi partinin, ittifakın yapabileceği bir şey değildir. Biz böyle bir şey yapmıyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın farkı bu. Biz ‘Anayasa yapılacaksa bu halkla beraber yapılabilir. Anayasa’ya ‘yama’ yapılarak bir şeyler düzelmez. AKP 21 yılda şimdi Millet İttifakı’nın getirdiği maddelerden 3 kat daha fazla madde değiştirdi. Demokratikleşir mi bu Anayasa? Demokratikleşmez, böyle olmaz. Köklü bir değişim lazım” dedi.   SEÇİMLERİ KAZANMANIN YOLU     Olası seçimler için örgütleme çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Akdeniz, “Emek ve Özgürlük İttifakı mücadeleyi örgütlüyor, seçimleri örgütlemiyor diye bir şey yok. Seçimleri de örgütleyeceğiz. Orada daha geniş bir cepheyi de oluşturmak için ayrıca çalışıyoruz. Halk en zor zamanlarda bile bütün güçlerini meydanlara indirebiliyorsa, o zaman hiçbir güç bunun önünde duramaz. Erken, olağanüstü seçimler, seçim sonuçlarını yok sayma gibi şeyler de olacağı için… Yani faşist bir rejimin inşa edilmesine karşı birleşik bir emek cephesinin, demokrasi güçlerinin birliğinin örgütlenmesi gerekiyor. Ancak birleşe birleşe kazanabiliriz” dedi.   ‘OYLAR ÇANTA DA KEKLİK DEĞİL’   Emek ve Özgürlük İttifakı olarak, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda temel çizgilerinin başkanlık koltuğunu kaldıracak bir aday olması olduğunu belirten Akdeniz, bunun sözünün yurttaşlara verilmesi gerektiğini söyledi. Akdeniz, son olarak, “Başkanlık sistemini lağvedecek ve en geniş halkın mutabık olduğu bir isim ve az çok talepler manzumesinde birleşebilecek bir şey yeterli bu açıdan. Ama illa bir dayatma olursa valla kimse kusura bakmasın, daha önce de söyledik işçilerin, emekçilerin, sosyalistlerin, Kürtlerin, Alevilerin oyu çantada keklik değil” ifadelerini kullandı.    MA / Rukiye Adıgüzel