10 Ekim Katliamı Davası: Davutoğlu ve Özdağ sorgulansın 2022-12-27 14:41:32   ANKARA - Ankara Gar Katliamı Davası’nda dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın dinlenmesi ve haklarında suç duyurusunda bulunulması talep edildi.    Ankara Gar’ında 10 Ekim 2015’te düzenlenen “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yönelik DAİŞ’in bombalı saldırıda yaşamını yitiren 103 kişinin ölümüne ilişkin açılan davanın 18’nci duruşması, Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. DAİŞ’li Erman Ekinci ve diğer firari 16 sanığın “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “kasten öldürme”, “nitelikli şekilde kasten öldürme”, “resmi belgede sahtecilik”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “tasarlayarak öldürme” ve “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarıyla yargılandığı davanın duruşmasına, katliam failleri Erman Ekinci, İbrahim Murat Akca, Talha Güneş, Hacı Ali Durmaz ve Resul Demir, Ses ve Görüntü Bilişim sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve bağlı odalar, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 10 Ekim Barış Derneği (10 Ekim-Der) ve Emekçi Hareket Partisi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube’nin de izlediği duruşma, kimlik tespitinin ve belgelerin okunmasının ardından başladı.   Duruşmada, Erman Ekinci’nin avukatının davadan çekilmesi gerekçesiyle savunması alınmadı.   7 YILDIR İLERLEME KAYDEDİLMEDİ    Duruşmada söz alan Av. İlke Işık, 7 yıldır yürütülen yargılamaya rağmen ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekti. Işık, başvurulara rağmen katliamla ilişkili Muhammet Cengiz Dayan’a yönelik işlemler yapılmadığını belirterek, şunları söyledi: “Ahmet Davutoğlu ve Ümit Özdağ’ın dinlenmesi ve haklarında suç duyurusunda bulunulması yönünde talepte bulunduk. Savcılık işleme koymama kararı verdi, soruşturmaya kısıtlılık kararı koydu. Karşımızda İŞİD’liler ve onları araştırmak söz konusu olunca, 2-3 yıldır işlem yapmayan bir savcılık var. Heyetin başvuru yaptığı bir soruşturmada kısıtlılık kararı vermenin anlamı yok. Bu katliam 8 ay boyunca kısıtlılık kararı ile soruşturuldu. Karşımıza saklanmış dosyalar çıktı. Evraklar saklanmıştı ve evraklar kısıtlılık kararı altında yürütülen soruşturma ile saklandı. Aynı savcı konu Fincancı (TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı) olunca 13 günde iddianame yazdı. 10 Ekim konusunda adım atmayan emniyet Sibel Tekin’i, Mezopotamya Haber Ajansı’ndaki (MA) arkadaşlarımızı tutuklayabiliyor. Ne işlem yapıldığının ayrıntılı olarak anlatılmasını istiyoruz. Bu dosyada neden kısıtlılık kararı alırsınız, sorularımıza ilişkin müzekkere yazmanızı talep ediyoruz.”   ‘SORUŞTURMA EKSİK YÜRÜTÜLDÜ’   Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik saldırının sorumlusu DAİŞ sınır emiri İlhami Bal’ın 10 Ekim davasındaki rolü hakkında yürütülen soruşturmanın yetersizliğine değinen Av. Tonguç Cankurt, soruşturmanın bilinçli şekilde eksik yürütüldüğünü belirterek, “İlhami Bal’ın bu tür faaliyetleri 2014-15 yılı boyunca dinlendi. İlhami Bal hakkında eksik soruşturma yürütülmesinin sebebi, savcının çarpıtması sonucu bu konuşmaların dosyaya eklenmemesi. 7 yıl geçmesine rağmen hala yeni bilgi ve belgelerin toplanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.    ‘MİT DELİLLERİ KARATIYOR’   Ardından söz alan Av. Senem Doğanoğlu, 10 Ekim yargılamasında adli ve idari soruşturma açılması amacıyla yargılama makamının görevini yerine getirilmesinin engellendiğini belirtti. MİT’den gelen raporlar ve bilgilerin iddianame inşasında bir delil olduğunu vurgulayan Doğanoğlu, MİT’in elde ettiği delilleri yargı kurumları ile paylaşması gerektiğini, bunu yapmadığı taktirde delileri kararttığının altını çizdi. Doğanoğlu, “Beyaz ayakkabı ile katliamı aydınlattığını belirten emniyet, kamera kayıtları ile bir şey bulamadık diyemez. Olay anının yeniden canlandırılması konusunda yeniden karar almanızı talep ediyoruz” şeklinde konuştu.   ‘İSTİHBARAT BİLGİLERİ KULLANILMALI’   Av. Oya Aydın, istihbarı bilginin delil olarak kullanılması noktasında birçok örneğin olduğunu, söz konusu bilgilere dayanılarak birçok hak ihlalinin yaşatıldığını belirtti. “İstihbarı bilgiler delil gibi kullanılarak temel hak ve özgürlükleler kısıtlandı” diyen Aydın, “Söz konusu durumun mağdurlar aleyhine okunması, sanıkların yanında yer alındığının göstergesidir. Polisin görevinin kanunun ikinci maddesinde verilen bütün emirleri yerine getirmek ve suç işlediği kişilerin yakalanması görevinin olduğu hatırlatılarak bu bilginin tekrar istenmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.    Avukatların beyanlarının ardından savcı mütalaasını sundu. Mütalaada, sanıkların tutukluluk halinin devam edilmesi talep edildi.    DAİŞ’LI SANIK’TAN DAVANIN KAPATILMASI TALEBİ   DAİŞ’li Talha Güneş, mahkemenin bitirilmesini talep etti. Güneş, savunmasında gazetecilere ve Fincancı’ya yönelik “terör” söylemini kullanarak, mağdur edildiğini iddia etti. “Terör” söylemine karşı katılanların tepkisi üzerine hakim, “Mahkemeyi kapatırım” tehdidinde bulundu.    Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına, Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkerelerin beklenmesine, patlama alanı krokisine yönelik Ankara Emniyeti’ne yazı yazılmasına karar verdi. Dosyanın geldiği aşama gerekçesiyle avukatların tahkikat taleplerini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 23 Mart’ta erteledi.    DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMAYA SALDIRI   Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapmak isteyen kitleye polis saldırdı. Polis saldırısına rağmen gerçekleştirilen açıklamada, “10 Ekim’i unutma, unutturma”, “Gün gelecek, devran dönecek, katiller halka hesap verecek”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı. 10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, katliamın 8’nci yılına girdiğini belirterek, 7 yıldır süren mahkeme sürecini psikolojik savaş olarak değerlendirdi. 10 Ekim katliamı faillerinin yakalanmadığını ifade eden Coşgun, şunları söyledi: “Biz biliyoruz ki bu dava süreçlerini bu şekilde takip etmezsek, katledilen canlarımızın bir kez daha katledilmesine izin vereceğiz. İnsanların da sabrının sonunun geldiği bir noktadayız, çünkü 8 yıldır hiçbir şey değişmiyor. Taleplerimize rest çeken mahkeme heyetlerinin de adalet dilendiği günler gelecek. Adalet herkes için gerekli. Adalet bugün bize gelmiyorsa, kimse için de adalet gelmeyecek. Gerçek adaletin geldiği günler olacak. Türkiye’nin neresinde bir katliam varsa, sonrasında bir zulüm süreci başlıyor. İsyanımız, öfkemiz buna. 10 Ekim’i unutturmayacağız, davamıza sahip çıkacağız. 23 Mart’ta da adalet demek için burada olacağız.”   ‘IŞID KATLİAMINI AYDINLATMAYAN YARGI’   Dava avukatlarından İlke Işık, adalet talep ettiklerini belirterek, sorumluların bulunmasını talep etti.  Dosyaya hala kazandırılmayan pek çok evrakın eklenmesini talep ettiklerini söyleyen Işık, “Kendi yaptığın suç duyurusunu bile talep etmiyorsun ey heyet dedik ama mahkeme ara kararda onu bile takip etmeyeceğini söyledi. Teknik açıdan bazı hususları kabul etti. Bu dosyada yapılması gereken hiçbir şey yapılmadı ve bunların toplamında hala aydınlatılmayan bir dosya var karşımızda. Geldiğimiz noktada taleplerimizin neredeyse tamamı reddedildi. Yargılamayı bütün taleplerimize rağmen görmezden gelen bir yargı sistemi var. IŞID katliamını aydınlatmayan bir yargı mekanizması var karşımızda” şeklinde konuştu.