Semsûr’da 700 kişilik gönüllü ekiple yaralar sarılıyor 2023-02-12 20:59:18   SEMSÛR - Binlerce kişinin hayatını kaybettiği Semsûr’da HDP ve DBP’nin kurduğu Kriz Koordinasyon Merkezi; 700 kişiyle yaraları sarmak için mücadele ediyor.  Mereş Bazarcix (Pazarcık) ve Dîlok merkezli depremlerden en ağır hasarı alan kentlerin başında gelen Semsûr’da, arama kurtarma çalışmalarının yerini enkaz kaldırma çalışmalarına bıraktı. 7 gün geçmesine rağmen kentte olan bitene dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. 630 bini aşkın nüfuslu kent merkezinde, yaklaşık 960 bina enkaz haline döndü, 6 bine yakın kişi hayatını kaybetti. Binlerce kişi farklı göç etmeye başlarken, kentte Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile sivil toplum örgütleri ve meslek odaları tarafından kurulan Kriz Koordinasyon Merkezi yaraları sarmaya çalışıyor. Yüze yakın enkaz ekipleriyle birlikte yaklaşık 700 kişiyle yürütülen dayanışma çalışmaları kapsamında farklı kentlerden gönderilen yardımlarla, yurttaşların beslenme, giyim, barınma ve sağlık sorunları çözülmeye çalışılıyor. Merkezi Yenimahalle Cemevi’nde kurulan Kriz Koordinasyon Merkezi, her gün kentin dört bir yanına gıda yardımında bulunarak, kurulan Sağlık Kabini ile de cerrahi işlem gerektirmeyen acil sağlık sorunlarına müdahale ediyor. Merkez bünyesinde aynı zamanda çadır kent kurulması yönünde çalışmalar da başlatılırken, acil tüm ihtiyaçlar merkez üzerinden karşılanıyor. Merkez bünyesindeki gönüllü ekipler aynı zamanda enkazlarda arama-kurtarma faaliyetleri de yürütüyor. İSTANBUL’DAN DESTEĞE KOŞTU İstanbul’dan gönüllü olarak çalışmalara dahil olan Önder Cengiz, giyim bölümünde tasnif işlemlerini yürütüyor. “Halkımız ile dayanışma ve yardımlaşma için geldim” diyen Cengiz, “Burada hiçbir yetkili yok. Halkımıza yardım etmeye çalışıyoruz. 3 gündür buradayım. Depoda çalışıyorum. Dışardan gelen yardım malzemelerini burada istifleyip gruplandırıyoruz ve halkın taleplerine göre dağıtımını sağlıyoruz” dedi.  Kentin en acil ihtiyacının çadır ve ısınma olduğunu kaydeden Cengiz, “İnsanlar dışarda yatıyor. Devletin hiçbir desteği yok. Kendi çabalarımızla yardım sağlamaya çalışıyoruz” diye belirtti. ‘KADIN VE ÇOCUKLARA ÖNCELİK VERİYORUZ’ Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) grubuyla birlikte depremin ikinci gününde Mêrdîn’den kente gelen Berivan Güneş, “Ertesi gün hemen çalışmalara başladık. Burada bulunmamızın amacı halkla bir dayanışma göstermektir. Kent dışından gelen yardımları Cemevinde depolayıp, daha sonra halka ulaştırmaya çalışıyoruz. Burada bir kriz masası kurduk. Bu kriz masası ilçelerdeki ve köylerdeki eksiklikleri tespit ederek bize bildiriyor. Bizde ona göre malzemeleri hazırlayıp gönderiyoruz. Özellikle kadın ve çocuk öncelikli çalışma yürütüyoruz. Düzenli olarak kadınların ve çocukların ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Koordinasyon eksik olan malzemeleri diğer illere bildirip, yardımın gelmesini sağlıyor” diye anlattı.  ÇADIRLAR DİKİLMEYE BAŞLANDI Özellikle Kurdistan kentlerinden çok yardım geldiğini kaydeden Güneş, “Gelen yardımlar fazla olduğu için diğer illere göndermeye başladık. Bu tarz günlerde özellikle çeşitli sivil toplum örgütü ve belli siyasi partilerin çalışmalarının yoğun olduğunu görüyoruz. Bu şekilde dayanışmaların olması gerekiyor. Bu tarz günlerde halkın birbirine olan desteği önemlidir. 6 gündür buradayız. Bu süreçte hiçbir devlet yetkilisini görmedik. Halkın yoğun talebi çadır, genel olarak bir çadır eksikliği var. Mardin ile iletişime geçtiğimizde, tekstillerde çadır diktirmeye başladıklarını söylediler. Şuan bir çadır kent kurmaya çalışıyoruz. Özellikle soba, aydınlatma noktasında ihtiyaçlarımız var” ifadelerini kullandı. 3 ÖĞÜN YEMEK ÇIKARIYORLAR Êlîh’ten gelerek yemek bölümünde çalışan Sinan Koç, HDP yönetimindeki Çınar Belediyesi ekipleriyle çalışıyor. Koç, dayanışma için geldiği kentte günde 3 öğün yemek çıkardıklarını belirterek, “Günde 12 saat aralıksız yemek veriyoruz. Burada günde bazen bin, bazen 2 bin kişiye yemek veriyoruz. Gönüllü olarak buraya gelip çalışan ve enkazlarda çalışan kişilere yemek çıkartıyoruz. Bazen de enkazlara giderek orada arama kurtarma çalışmalarına katılıyorum” şeklinde anlattı.  HEM YEMEK YAPIYOR HEM ENKAZA GİDİYOR Yine Êlîh’ten kente gelen ve yemek bölümünde çalışan Osman Çelik de, şunları söyledi: “Şimdi yaklaşık 300 kişilik bir gönüllü ekibiyiz. Halka yardım etmek için geldik. Elimizden gelen her yerde çalışıyoruz. Bazen gıda bölümünde, bazen yemek pişirmede, bazen de enkazlarda çalışıyoruz.” Herkesin halka sahip çıkması gerektiğini belirten Çelik, “Bizden başka kimsemiz yok. Halk yoksa, kimse yoktur. Bizlerin halkımıza, toprağımıza sahip çıkması gerekiyor. Çünkü bizden başka kimsemiz yok. 5 gündür buradayız. İki sokak aşağıya yürüseniz, kimsenin olmadığını göreceksiniz. Ne AFAD ne de başka bir kurum yok. Çok kısıtlı sayıda ekipleri var, onlar da bankaların enkazlarına giderek, orada para çıkarıyorlar ya da AKP’lilerin yerlerine gidip onların dosyalarını çıkartıyorlar” diye konuştu. ‘İLK GÜN OLMAYANLAR BİZLERE SALDIRIYOR’ Gönüllü ekiplere dönük saldırılara dikkat çeken Çelik, “Amed’ten gelen arkadaşlarımızı darp ettiler. Arkadaşlarımız enkazların başına gidip cenaze çıkardılar, daha sonra onlara ‘siz hırsızsınız’ diyerek saldırlar. Biz akşamları artık dışarıya çıkamıyoruz. Enkazların başına gidip çalışamıyoruz. İnsanlarımızı binaların altından çıkartamıyoruz. Şehir zaten karanlık içinde. Hayalet bir şehir gibi. Hiçbir şey yok burada. 90’lı yıllardaki gibi bir dönem var. İlk günlerde devletten kimse yoktu burada. Biz buraya geldiğimiz zaman insanlar ayaklarımıza kapanıyordu, biz utanıyorduk. O zaman olmayanlar şimdi bizlere saldırıyorlar” dedi.  SAĞLIK ODASI OLUŞTURULDU Merkeze bağlı sağlık ekibinde yer alan Dr. Serhat Bacalan da Amed’den kente gelenlerden. Kendisiyle birlikte bir grup doktorun ilk gün kente geldiğini aktaran Bacalan, “Bir gözlem yaptık ve burada sağlık hizmetinin çöktüğünü gördük. Buradaki hem depremzedelerin hem de depremden etkilenmemesine rağmen kronik olan hastaların mağdur olduğunu tespit ettik. Bu açıdan böyle bir girişim başlattık. Hem HDK Sağlık Meclisi hem TTB hem de SES’ten arkadaşlarımızla beraber sağlık hizmeti vermeye başladık. Yine gönüllü olarak farklı kentlerden gelen sağlıkçı arkadaşlarımız da burada hizmet veriyor. Bir sağlık odası oluşturduk. Burada hem sağlık hizmeti veriyoruz hem de gruplar halinde köylere giderek orada sağlık taramaları, tedavilerini yapıyoruz. Kronik hastaların takibini yapmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.  GÜNDE 200 HASTAYA BAKILIYOR Günde 200’e yakın hastaya baktıklarını ve köylerin tamamını gezerek ihtiyaçları gidermeye çalıştıklarını kaydeden Bacalan, “Bundan sonra artık Adıyaman’ın ilçelerini gezmeye çalışacağız. Burada halkın kendine yeterliliği anlamında bir dayanışması var. İlk başladığımız zaman imkanlarımız azdı. Fakat daha sonra insanların ve kurumların duyarlılığı ile burada belli bir seviyeye ulaştık. İlk geldiğimiz zaman hastaneye gittik. Hastanenin büyük bir bölümü depremden hasar görmüştü. Sadece acil servisi çalışıyordu. Orada hastaların durumları tespit edilerek, ağır hastalar çevre kentlere nakil ediliyor ve hafif olanlar ise tedavi ediliyordu” diye aktardı. Bu tür önlemlerin afetlerden önce alınması ve hazırlıklı olunması gerektiğinin altını çizen Bacalan, “İnsanlar toplu yerlerde kalıyorlar. İster istemez toplu yaşamın getirdiği negatif şeylerde oluyor. En basitinden burada tuvaletler yok. Temiz suya erişim yoktu. İnsanlar olduk olmadık yerde ihtiyaçlarını gideriyor. Bunların hepsi ilerde sağlık sorunu yaratacak şeylerdir. Bu sorunların hala çözülmediğini görüyoruz. Önümüzdeki günlerde salgınların çıkmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor” diye belirtti. MA / Ahmet Kanbal - Ömer Akın