Bubo Taş’ın mücadele arkadaşı: Rehavete cevap oldu 2023-02-14 09:02:57 MÊRDÎN - Tecride karşı bedenini ateşe veren Bubo Taş’la birlikte askeri tugayda işkence gören ve cezaevinde direnen İbrahim İzgi, Taş’ın eylemiyle rehavete kapılanları uykularından uyandırdığını belirterek, “Yeni bir yaşamı kurmak istiyorsak, başarmak zorundayız” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye teslim edilmesi 25’inci yılına girdi. Kürt halkı, Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği gün olan 15 Şubat’ı “Roja Reş” (Kara gün) olarak tanımlarken, komploya karşı “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri damga vurdu. Mereş Cezaevi’nde 9 Ekim 1998’de bedenini ateşe veren Mehmet Halit Oral tarafından başlatılan ve ilerleyen süreçlerde Kurdîstan ile Türkiye’nin yanı sıra Avrupa kentlerine de yayılan “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri, 2023 yılının ilk günlerinde Bubo Taş ve Mehmet Akar’la devam etti.    BUBO TAŞ’IN EYLEMİ   Mêrdîn’in Artuklu ilçesine bağlı İstasyon Mahallesi’nde 12 Ocak’ta bedenini ateşe veren Bubo Taş, arkasında bıraktığı videolu mesajında, “Bu eylemim Kurdistan’ın başkanı Abdullah Öcalan içindir. 22 aydır tecrit altında. Ben bu tecridi lanetliyorum” dedikten sonra “Gülerek gidiyorum. Ben aşk ve kendi irademle gidiyorum. Baskı altında gitmiyorum. Kimse yanlış anlamasın. Bu eylem, siyasi bir eylemdir. Önderliğimiz içindir. Ben bunu anlamanızı istiyorum” sözleriyle eyleminin anlaşılmasını istedi.   12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce Bubo Taş ile birlikte günlerce askeri tugayda işkence gören ve ardından Amed Cezaevi’nde birlikte ağır işkencelere karşı direnen İbrahim İzgi, Taş’ın eylemine, 15 Şubat uluslararası komploya ve tecride ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.    AĞIR İŞKENCELER GÖRDÜ    Taş ile beraber gözaltına alınmadan önce mahalleden tanıştıklarını söyleyen İzgi, Taş’ın o dönem şoförlük yaptığını belirtti. 1982 yılında bir çatışmada yaşamını yitiren Hüseyin Gelincik ile birlikte siyasi çalışmalar yürüttüklerini ifade eden İzgi, eylem sonrası Gelincik’in kendisinden Taş’ın çocuklarının olması nedeniyle bir süre uzak durmasını söylemesini istediğini dile getirdi. Ancak Taş’ın buna rağmen çalışmalardan uzaklaşmadığını kaydeden İzgi, 12 Eylül’den önce gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü askeri tugayda tutulduğu sırada Taş’ın da gözaltına alındığını söyledi.   Birlikte şok odasına alındıklarını ve ağır işkenceler gördüklerini kaydeden İbrahim İzgi, “Tugay Komutanlığı’na saldırı olmuş, ajanları öldürülmüştü. Bizim arkadaşımız Xelef (Kavri) de şehit düşmüştü. Bu nedenle o eylemin üzerinde çok durdular. Bir gün Bubo arkadaşı battaniyeyle getirdiler. Ayakları üzerinde duramıyordu. Kendisine bir şey anlatmamasını söyledik. O da ‘Bildiklerimi bile vermem’ dedi. 15 gün bu şekilde geçti. Taviz vermedi. Beni bıraktılar. Onu cezaevine götürdüler” diye anlattı.    AMED CEZAEVİ   12 Eylül darbesiyle birlikte yeniden tutuklandığını ve Taş’ın tutulduğu Amed Cezaevi’ne götürüldüğünü belirten İzgi, işkencelere rağmen Taş’ın cezaevini örgütlenme ve öğrenme yönünde fırsata çevirdiğini ifade etti. Cezaevinden aynı dönemde çıktıklarını ve siyasi çalışmalarına devam ettiklerini söyleyen İzgi, “Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Bubo arkadaş Kürt yurtseverliğinin hakkını veriyordu. O dönem partili arkadaşların yanında olmak idam fermanını imzalamak anlamına geliyordu. Ekonomik olarak da durumu iyi değildi ama çok fedakârdı” ifadelerini kullandı.    TAŞ VE AKAR’IN MESAJLARI   Bubo Taş’ın geride bıraktığı mesajını değerlendiren İzgi, devletin toplumu ahlaki değerlerinden uzaklaştırmak için çok çalıştığına dikkat çekerek, “Bubo arkadaş buna büyük bir cevap verdi. Yine toplumda oluşan rehavete karşı Bubo arkadaş eylemiyle halkımızı uykusundan uyandırdı. Düşmanın politikalarının tesiri altına girmiş olanları uykularından kaldırdı. Bubo arkadaş, ‘Bu uyanış yaşanmazsa siz İmralı’da Önderlik üzerindekinden daha ağır bir tecrit altına alınacaksınız’ diyordu. Ve şu büyük mesajı verdi: ‘Direniş devam ediyor. Hiçbir şey bitmemiş. Rehavete kapılmayın.’ Amed’te Mehmet Akar arkadaş da gençlere benzer mesajı verdi. Kürt halkı bu kahramanlara sahip çıkmalı” dedi.    'BAŞARMAK ZORUNDAYIZ'   İbrahim İzgi, Abdullah Öcalan üzerinde devam eden ağır tecride karşı herkese sorumluluk düştüğünü vurgulayarak, şunları söyledi: “Günde 1-2 saat değil, en az 9-10 saatimizi vermeliyiz. Ne kadar gücümüz varsa bu düşmanın karşısında milletimizin yanında çalışmalıyız. Parti ahlakı ve fikrini halkımıza anlatmalıyız. Düşmanın anti propagandasına karşı düşmandan daha fazla çalışmalıyız. ‘Önderliğin kurtuluşu bizim kurtuluşumuzdur’ demeliyiz. Eğer yeni bir yaşamı kurmak istiyorsak, başarmak zorundayız.”   MA / Ahmet Kanbal