Mahkemeden gazeteci Değer’e: Dağa gitmeyi düşündün mü? 2023-05-16 12:21:52   İSTANBUL- Zaman, mekan ve isimi olmayan “eylemlere” katıldığına dair suçlandığını belirten gazeteci Öznur Değer’e mahkeme başkanı, dağa gitmek isteyip istemediğini sorması üzerine Değer, “Şu anda burada gazeteci olarak yargılanıyorum” dedi.    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022'de gözaltına alındıktan sonra 29 Ekim’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in de aralarında bulunduğu 12 gazetecinin yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.    MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın ve Selman Güzelyüz, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, aynı soruşturma kapsamında 20 Mart 2023’te tutuklanan gazeteci Hamdullah Bayram, tutuldukları Sincan Kapalı Cezaevi’nden salona getirildi. Duruşmaya salonuna getirilen gazeteciler, zafer işaret yaptı. Bu esnada salonda bulunanlar ise gazetecileri alkışladı. Tutuksuz yargılanan Zemo Ağgöz ve Mehmet Günhan da duruşma salonunda hazır bulundu.   Duruşmayı, gazetecilerin aile ve yakınları, gazeteci Hüseyin Aykol, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Özgür Öğret, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Yöneticisi Cuma Daş, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın-İş Ankara Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi temsilcilerinin yanı sıra ve çok sayıda kişi izledi.   KÜRT, KADIN VE GAZETECİ   Kimlik tespiti esnasında mahkeme başkanı, gazetecilere tek tek mesleğini ve okuma yazmasının olup olmadığını sordu. Bu salonda gülüşmelere neden oldu. Duruşmada söz alan Avukat Özgür Erol, Öznur Değer ve Emrullah Acar’ın “Kürtçe savunma” yapma talebinin olduğunu paylaştı. Mahkeme başkanı, kafasında bir “kurgu” yaptığını, ilk olarak MA Yazıişleri Müdürü Diren Yurtsever’den savunma alacağını söyledi. Ancak avukatların ısrarı üzerine mahkeme talebi kabul etti. Duruşmada ilk olarak savunma yapan gazeteci Öznur Değer, duruşmayı takip eden avukat, gazeteci, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisine davanın takibi için teşekkür etti. Değer, Savunmaya başlamadan önce kendinden söz etmek isteyen Değer, kendini Kürt, kadın ve gazeteci kimliği ile tanımladığını ve bu kimlikler nedeniyle şu anda duruşma salonunda olduğunu ve bu kimlikler nedeniyle Kürtçe savunma yaptığının altını çizdi.   KÜRTÇE SAVUNMAYI ENGELLEMEYE ÇALIŞTI   Mahkeme başkanı, bu esnada Değer’in sözünü keserek, “Kendi isteğinle mi Kürtçe savunma yapıyorsun” demesi dikkat çekti. Değer, mahkeme başkanına, ana dili ile savunma yapmak istediğini dile getirerek, tepki gösterdi. Yıllardır gazetecilik yaptığını aktaran Değer, kadın ve çocuklarla ilgili daha çok haber yaptığını dile getirdi. Bu alanda haberlerin yapılmadığını ve bu nedenle bu alana daha çok eğildiğini dile getiren Değer, bu doğrulta yaptığı haber nedeniyle Apê Musa (Musa Anter) ve Özgür Basın Şehitleri Ödülleri Yarışmasında ödül aldığını söyledi.    ‘YAŞAM TARZI’   Gazeteciliğin kendisi için, “Yaşam tarzı” olarak değerlendiren Değer, “Gazetecilik bir sorgulama uğraşadır. Kendini, toplumu ve evreni sorguluma ile gazeteciliğe yöneldim. Gazeteciler, gazetecilik tarihin yazımının bir halkasıdır. Bizler yazdıkça tarih yazılır. Halka, halkı ilgilendiren konularda bilgi veriyoruz. 11 ay içinde 33 Kürt gazeteci bu nedenle tutuklandı. Onlar için de soruyorum? Neden tutuklular?” diye sordu.   ‘YERİMİZDE OTURABİLİR MİYDİK?’   15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimine dikkat çeken Değer, bu tarihten itibaren toplumun yaşam hakkının engellendiğini belirtti. Yaşanan ekonomik ve siyasal krizlere de dikkat çeken Değer, “Bu güne kadar en çok demokrasiyi özledik. İnanıyorum ki siz de en çok demokrasiyi özlemişsinizdir. Bu tarihten itibaren binlerce kadın öldürüldü, binlerce çocuk istismar edildi. Yine binlerce kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. Size soruyum; bu tabloya karşı yerimizde oturabilir miyiz? Vicdanımız kabul eder mi? Bu nedenlerden ötürü gazeteciliğe başladım. Hakları gasp edilen, ezilen ve baskı altında olanların sessinin duyulmasını istenmiyor. Kadınların, çocukların sesi duyulmuyor. Bunları esas aldım ve tüm dünyaya yaymak istedim. Bu benim için vicdan ve ilke meselesidir. Bu nedenle bir Kürt, kadın ve gazeteci olarak karşınızdayım” diye belirtti.   NİÇİN JİNNEWS?   Binlerce yıldır yüzbinlerce kadının katledildiğine dikkat çeken Değer, kadınları istismar edilmesine, taciz edilmesine ve toplumun tüm alanlarının dışına itilmesine ve sosyal tecrit uygulanmasına da dikkat çekti. İsmail Ağa Cemaatinde yer alan Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki çocuğunu evlendirmesine dikkat çektiği esnada mahkeme başkanı Değer’in sözünü keserek MA ve JINNEWS’in “örgüt” ile bir bağının olup olmadığı yönünde savunma yapmasını istedi. Değer, mahkeme başkanına “sözünü” kesmesi nedeniyle tepki gösterdi. Değer, anlatımlarına dikkat  çekerek, bu nedenlerden ötürü JİNNEWS’te çalıştığını dile getirdi. Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan İpek Er’e işaret eden Değer, “İpek Er, sırandan bir kadın değildir. Kürt bir kadındır. Onun karşısında kim var? Bir asker var. Musa Orhan nedeniyle yaşamına son verdi. Er, bütün kadınlara miras bıraktı. Bu miras neydi? Haykırışıydı. Yaşamını yitirmeden önce kadınlara seslendi ve haklarının savunmasını istedi. Mücadelesini yerde bırakılmamasını ve hesap sorulmasını istedi” diye kaydetti.   İYİ Kİ JINNEWS VAR!   Mahkeme başkanı bu sırada, “Size mi dedi?” diye sordu. Değer, “Bütün kadınlara” dedi. Değer, bu durumu JİNEWS’in ortaya çıkardığını paylaştı. Değer, “JINNEWS kadınların haykırışını tüm dünyaya, kadınlara duyuruyor. Bu nedenle bu gün JINNEWS’teyim. Çünkü tüm kadınları savunuyor. Kadınlar, Ortadoğu’da, Türkiye’de yaşananları JINNEWS’ten duyuyor. Bir kez daha söylüyorum; İyi ki JINNEWS var. Bu cümle nedeniyle de yargılanıyorum. Onun için tekrar ediyorum ve altını çiziyorum” dedi.   ‘BAŞIM DİKTİR’   JINNEWS’in terörize edildiğini dile getiren Değer, bunun nedenine de işaret etti. Değer, kadınların JINNEWS’i takip ettiği için ve esas aldığı için “suçlu” olarak görüldüğünü söyledi. JINNEWS’in bir değer ve alternatif yaşam alanı olduğunu dile getiren Değer, şunları söyledi: “JINNEWS’in tüm çalışanları kadındır. Bu nedenle alternatif bir yaşamdır. Bu nedenle de bu gün burada yazıyorum. Bu yüzden de başım diktir.”   ‘FEZLEKE İDDİANAMEYE DÖNÜŞTÜ’   Değer, gözaltına alındıkları sırada polisin kendilerine işkence uygulandığını ve bunu da anlatmak istediğini söylemesi üzerine mahkeme başkanının, “Çok uzatma ama. Başka bir soruşturma konusu” demesi dikkat çekti. Değer, mahkeme başkanına tekrar tepki göstererek, “İşkenceyi anlatacağım. Bunun tarihe geçmesini istiyorum. Bize baş eğdirmek istediler ancak baş eğdiremediler. Arkadaşlarımız onların kurgularını, mizansenleri de boşa çıkardı” diye kaydetti. Değer, kendisine işkence yapan polisin hazırladığı fezlekenin iddianameye dönüştüğünü ve şu anda bu iddianame nedeniyle yargılanmak istendiğini dile getirdi.   İDDİANAMEDEKİ ÇELİŞKİLERE DİKKAT ÇEKTİ   İddianamedeki detaylara da değinen Değer, savcının kendisine yönelik suçlamalarda banka kartının kullanmadığına dair iddia da bulunduğunu ve bu şekilde ise “örgüt gizliğini korumaya çalıştığı” şeklinde yer aldığını dile getirdi. Değer, banka kartının olduğunu söyledi. İddianamede MA muhabiri olarak gösterildiğini ve ev adresinin de olmadığı yönünde ifadelerinin yer aldığına dikkat çeken Değer, bu ifadelerin de doğruluğunun olmadığını ve savcının aleyhlerine “delil” üretmek için “büyük” çaba gösterdiğini ifade etti. MASAK raporundaki “tespitlere” de değinen Değer, kendisine gönderilen 300 TL ile suçlandığını dile getirdi. Değer, “Bu para bana gönderildiği sırada ben cezaevindeydim. Ancak savcı bu parayı dışarda çektiğimi söylüyor” diyerek, savcının hazırladığı iddianamelerdeki çelişkilere dikkat çekti.    MAHKEME BAŞKANININ KÜRTÇE TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ   Değer, iddianamede yer alan ve aleyhlerinde beyanda bulunan “gizli” tanıklara dikkat çekti ve bu beyanları kabul etmediğini kaydetti. Birgün Gazetesi’nde yer bir habere de dikkat çeken Değer, bu haberde “muhbirlik” faaliyeti için devletin para verdiğini ve bu şekilde insanların birbirleri hakkında ifade vermeye zorlandığını dile getiren Değer, bu bağlamda devletin 12 milyon 390 bin 551 TL para dağıttığına dikkat çekti. Bu sırada mahkeme başkanı Değer’e, “Yanlış çevirdiğini düşünüyorsan Türkçe çevirebilirsin!” demesi dikkat çekti. Değer, savunmasına Kürtçe devam etti.   ‘KURDİSTANLIYIM’   Kullandığı “Kurdistan” ifadesinin de iddianamede yer aldığını dile getiren Değer, Kurdistan’ın kelimesinden yola çıkarak, Kurdistan’ın devlet olarak lanse edildiğini ancak Kurdistan’ın bir coğrafya olduğunu ifade etti. Değer, kendisinin de Kurdistanlı olduğunu kaydetti. Değer, “Bu ifadeler nedeniyle yargılanıyorum. Siyasetçiler Kurdistan’a gittiğinde Kurdistan diyebiliyor. Ancak onlara dair bir suçlama yok. Resmi evraklarda Kurdistan bir eyalet olarak geçiyor. Tarihten bu güne ismi Kurdistan olan coğrafyanın ismi değişti mi? Zaman göre coğrafya değişir mi? Coğrafya değişmez. Bu nedenle haberlerimde ‘Kurdistan’ diyorum. Sonuç olarak; Trakya nasıl ki suç değilse Kurdistan da suç değildir” diye belirtti.   ANADİL BAYRAMI PAYLAŞIMI SUÇ MU?   Sanal medyada Kürtçe yazıp paylaştığı paylaşımlar üzerinden de suçlandığını dile getiren Değer, “Sanal medya da Kürtçe yazdığım için suçlanıyorum. Orada Kürtçe yazmak suç. Burada suç olmayan bir şey orada nasıl suç oluyor? Sanal medyada 21 Şubat’ta kutlanan Anadil Bayramı’nda ‘Anadil yaşatılmalıdır’ paylaşımı suç olarak lanse edilmiş. Size soruyorum; suç mu bu?” diye sordu. Mahkeme başkanı bu esnada Değer’e, “Değerlendireceğiz” demesi dikkat çekti. Kürtçe konuşmasının PKK ile ilişkilendirildiğini dile getiren Değer, Kürtçenin binlerce yıldır yaşadığını dile getirdi. Değer, Van’a Wan, Yüksekova’ya ise Gewer demesinin de suçlama konusu olduğuna dikkat çekerek, “Kürtçe konuşmak suç mu?” diye sordu.    ÇIPLAK ARAMA UYGULAMASI   Çıplak aramaya dair yaptığı haberinin de iddianamede yer aldığını ve çıplak aramanın olmadığı yönünde ifadelerinin yer aldığını dile getiren Değer, cezaevinde bizzat kendisinin çıplak aramaya maruz kaldığını ve bu uygulamanın hala var olduğunu belirterek, tepki gösterdi. İdare Gözleme Kurulu’nun aldığı kararlara da dikkat çeken Değer, bu nedenle binlerce tutuklunun tahliyesinin engellendiğini dile getirdi. Tutuklulara “pişmanlık”  dayatıldığını ancak tutukluların bunu kabul etmemesi nedeniyle tahliye edilmediğini kaydetti. Değer, bulunduğu cezaevinde 14 kadın tutuklunun tahliyesinin engellendiğini paylaştı. Değer, “Bir kadın olarak bunları nasıl görmezden gelebilirim?” diye sordu.    IRKÇILIĞI YAZDI IRKÇILIKLA SUÇLANDI   Değer, tahliye edilmeyen hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’a da dikkat çekerek, bir gazeteci olarak bunu ihlal olarak gördüğünü ve bunu sorgulamaya devam edeceğini kaydetti. Değer, iddianamede suçlama konusu olarak yer alan haberlere değindi. Değer, Suriye’den Türkiye’ye göç edenlere dair haber yaptığını ve bu haberlerin de yer aldığını dile getirdi. Altındağ’da yaptığı bu haberleri “ırkçılığı” teşhir ettiğini dile getiren Değer, iddianamede ise haberler nedeniyle “ırkçılıkla” suçlandığını dile getirdi.   ‘EYLEME’ KATILDIĞI İLERİ SÜRÜLDÜ   İddianamede, “örgüt” talimatı ile eylemlere katıldığına dair iddialar olduğunu belirten Değer, “Ancak hangi eylem olduğu nerede yapıldığı ve içeriğinin ne olduğuna dair bir bilgi yok. Bu durum bile her şeyi ortaya çıkıyor” diye kaydetti. Yargılanan gazeteci arkadaşları ile aralarındaki para transferinin ve aldığı uçak biletleri üzerinden de suçlandığını dile getiren Değer, bu uçuşları haber için yaptığını ve suçlama konusu yapılamayacağını söyledi.  Değer, “Haber neredeyse gazeteci de oradadır” dedi. Değer, “Biz iktidarın çizdiği sınırlara göre gazetecilik yapmayız. Burada yargılanan tüm gazeteciler de bu nedenle yargılanıyor. Bu durumu göz önünde bulundurup, kararlarınızı yeniden değerlendirip tahliye kararı verin” diye kaydetti.   DAĞA KATILMAYI DÜŞÜNDÜN MÜ?   Mahkeme başkanının, gizli tanığın ilegalize edilen gazetecilik faaliyetlerine ilişkin ifadesini okumasına tepki gösteren Değer “Bunların burada okunmasını kabul etmiyorum. Bu bir itibarsızlaştırma yöntemidir” diyerek, tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Değer’e, “Dağa katılmayı düşündün mü?” diye sorması dikkat çekti. Değer, “Şu anada buradayım ve gazetecilik yapıyorum” diyerek, tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, Değer’e JİNNEWS’te kendi iradesi ile mi çalışıp çalışmadığını sordu. Değer, “Benim bir iradem olamaz mı? Kendi iradem ile çalışamaz mıyım?” diyerek, tepki gösterdi. Mahkeme, uçak biletlerinin kimin tarafından karşılandığını da sordu.   Mahkeme, duruşmaya bir saat ara verdi.