Eğitim emekçileri: İmama değil öğretmene kadro 2023-06-10 20:19:35   İSTANBUL- ÇEDES’in iktidarın "siyasi-ideolojik biçimlendirme girişimlerinin bir parçası" olduğunu ifade eden eğitim emekçileri, kaldırılması için mücadele çağrısı yaptı.    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul Şubeleri, veli dernekleri ve Alevi kurumları, Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Protokolü (ÇEDES) kapsamında okullara imam, vaiz gibi din görevlilerinin atanmasına yönelik Kadıköy'de bulunan Süreyya Operası önünde basın açıklaması düzenledi. "Laik ve Bilimsel Eğitim düşmanı ÇEDES Protokolü İptal edilsin" pankartı açılan açıklamada "Okulumuzda imam istemiyoruz", "ÇEDES protokolü iptal edilsin”, "Kindar, dindar değil özgür nesiller", "Laik bilimsel anadilde eğitim istiyoruz", "Çocukların güvende yaşaya yaşayacağı bir ülke için laiklik şart” yazılı dövizler taşındı. Açıklamada Sık sık "Laik bilimsel demokratik eğitim", "karanlığa teslim olmayacağız", "AKP elini öğrencimden çek", "İmamlara değil öğretmene kadro" sloganları atıldı.    Çok sayıda kurumun katıldığı açıklamaya Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki ve Kezban Konukçu’nun yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu katıldı.   ‘YAŞAM TARZI HEDEF ALINIYOR’   Kurumlar adına basın açıklama yapan Eğitim - Sen İstanbul 4 No’lu Şubesi’nden Yurttaş Yıldırım, Türkiye'de siyasi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda, dini kural ve referanslara göre biçimlendirmek istediğini vurguladı. Yıldırım, son yıllarda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalandığına dikkati çekerek, bu ortak projeler üzerinden eğitimi “dinselleşme” sürecinin hızlandırıldığını belirtti.  Yıldırım, “ Doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar hayata geçirilmiştir” ifadelerini kullandı.   ‘ÇEDES İKTİDARIN SİYASAL İDEOLOJİK ÇİZGİSİ’   ÇEDES Projesi’nin iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olduğunu aktaran Yıldırım, “Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmamaktadır. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması doğru bir uygulama olmadığı gibi, farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır” diye konuştu.   ‘TEK DİN TEK MEZHEP ANLAYIŞI’   Yıldırım, Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din, tek mezhep” anlayışının, farklı kimlik ve inançlara karşı önyargıları diri tutan ve milliyetçilik temelinde yükselen resmi ideolojiyi besleyen “manevi değerler eğitimi” uygulamasının okullardan başlayarak ülkede yaratılan kutuplaştırmayı derinleştireceğini vurguladı. Yıldırım, böyle bir uygulamanın hem çocukların sağlıklı gelişiminin hem de eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesinin önünde önemli bir engel olduğunun altını çizdi.    MÜCADELE ÇAĞRISI   Yıldırım son olarak şunları söyledi: “Mille Eğitim Bakanlığı, ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.”