Din görevlilerin okullara atanmasına karşı başvuru 2023-06-11 09:08:41   İZMİR - ÇEDES kapsamında okullara din görevlilerinin atanmasından kaygılı olduğunu belirten Veli-Der İzmir Şubesi Başkanı Necati Kalafat, yüzlerce velinin çocuklarının proje kapsamı dışında kalması için okullara dilekçe verdiğini aktardı.    Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın imzaladığı “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” Protokolü kapsamında İzmir ve Eskişehir'de okullara imam, vaiz, Kur'an Kursu öğreticisi gibi din görevlilerinin “manevi danışman” adı altında atanmasına yönelik tepkiler büyüyor. Eğitim emekçileri ve veliler, günlerdir bu protokolün iptal edilmesi için Türkiye'nin birçok noktasında eyleme gerçekleştiriyor.    Okullar, milli eğitim il müdürlükleri ve kent meydanlarında açıklamalar yapılırken, yüzlerce veli bu projeye karşı okullara dilekçeler vermeye başladı. İzmir'de de Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Şubesi üyesi velilerin yanı sıra yüzlerce kişi de bağımsız olarak hem okul önlerinde eylemler yaptı hem de okullara çocuklarının bu proje kapmasının dışında tutulması için dilekçeler verdi.    PROEJENİN KALICILAŞTIRILMASI   Veli-Der İzmir Şubesi Başkanı Necati Kalafat ile projeye neden karşı çıktıklarını ve buna karşı neler yapacaklarını konuştuk. ÇEDES ve benzeri projelerin 10 yıldır eğitim bürokrasisi içinde konuşulan projeler olduğunu dile getiren Kalafat, ÇEDES'in okulların temel ihtiyacını salt “maneviyat” olarak değerlendiren bir proje olduğunu söyledi. Eğitimin sorunlarının bilimin ve eğitimin pedagojik ihtiyaçları dışında çözülmeye çalışıldığını kaydeden Kalafat, "Basit bir proje olarak kalsa denenir, karşılığı olmadığı deyip geçeceğimiz bir uygulama. Ama İzmir'de 844 okulda bu konuyla ilgili görevlendirme yapıldı. Demek ki gelip geçici bir şey değil, bir hizmet verilecek" dedi.    ‘POLİTİK BİR HAMLE’    Projenin İzmir ve Eskişehir gibi kentlerden başlamasının da bir politik mesaj olduğuna dikkat çeken Kalafat, eğitim sisteminin çok ciddi yapısal sorunları olduğunu söyledi. Öğrencilerin bu sistemden memnun olmadığını dile getiren Kalafat, "Pandemi ile başlayan ve depremle devam eden süreç içerisinde özellikle kız çocuklarının eğitim hayatına devamı yüzde 20-25 azalmış durumda. Bunları konuşmak yerine şükretmeyi ve kabul etmeyi öneren manevi danışmanlık sistemini getirirseniz, bunun arkasında politik bir durum ararız" diye belirtti.    ‘KARANLIK BİR SÜREÇ’    “Manevi danışman” olacak kişilerin pedagojik formasyon almadığını aktaran Kalafat, bu eğitimi almayan kişilerin çocuklara ders anlatmasını doğru bulmadıklarını söyledi. İmamın görevinin dini mekanlar olduğunu vurgulayan Kalafat, “ÇEDES projesi kapsamında 3 kurumun imzası olmasına rağmen İzmir'de Milli Eğitim Müdürü ile görüştüğümüzde projenin nasıl işleyeceğini, okullarda hangi müfredat üzerinden eğitim vereceklerini bilmediklerini söyledi. Proje kapsamında bu kişileri okullara atayan kurumun başındaki insan detaylarını bilmediğini söylüyor. Ya bizi kandırıyorlar ya da gerçekten bilmiyor. Bilmiyorsa ortada daha büyük bir problem var. Dolayısıyla karanlık bir süreç oluşuyor" ifadelerini kullandı.    ÜÇ AYAKLI TEPKİ    Okullarda Din Kültürü ve Rehber öğretmenlerinin yapacağı işi soran Kalafat, bu durumun da eğitim ortamındaki iç barışı bozacağını ve öğrencilere zarar vereceğini ifade etti. Projeye karşı ciddi bir tepki oluştuğunu sözlerine ekleyen Kalafat, şöyle devam etti: "Birinci ayak olarak, basın yoluyla kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Bu olay başladığından beri sadece ben yüze yakın veli ile itiraz dilekçeleri üzerine konuştum. Veliler kendiliğinden okul müdürlüklerine dilekçe veriyorlar. Eğitimciler ve veliler okul önlerinde itirazlarını dillendiriyor. İkinci olarak barolar ve avukatlarla hukuksal olarak ne yapacağımızı değerlendiriyoruz. Son ayak olarak ise milletvekilleri ve bakanlara eleştirilerimizi iletiyoruz."   'SORUNLAR ANKARA'DAN ÇÖZÜLMÜYOR'   Bu sorunun çözümünün eğitimin temel bileşenleriyle oluşacağını vurgulayan Kalafat, "Eğitimin sorunlarıyla karşı karşıya olanlar öğrenci, veli ve öğretmenler. Ankara'daki bürokratlar ya da din alimlerinin oluşturduğu bir projenin eğitim alanına gittiğinde karşılık bulmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla öğrenci, veli ve öğretmen üçgeni tepkilerini net olarak gösterdiğinde, çekilmeyecek proje yoktur" dedi.    MA / Tolga Güney