Licê Katliamı davası: Sanık asker öldü, dava düşürüldü 2023-06-22 12:33:14   ANKARA - Licê Katliamı davası, sanık askerin ölmesi üzerine düşürüldü. HDP, "Davanın düşürülmesi Kürtlere karşı suçların aklanmasıdır" açıklaması yaptı.    Amed'in Licê ilçesinde 22 Ekim 1993’te 2 yaşındaki çocuğun da aralarında olduğu 14 sivil, bir asker ve Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesine dair açılan dava, 30 yıl sonrası cezasızlıkla sonuçlandı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüleri Nuray Özdoğan ve Serhat Eren, konuya dair açıklama yaptı. “Lice Katliam Davası’nın düşürülmesi Kürtlere karşı suçların aklanmasıdır” başlıklı açıklamada, dava sürecine değinildi.    DAVA SÜRECİ   Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesini bahane eden devlet güçleri 22 Ekim 1993 tarihinde tarafından Lice ilçesinde yaşayanlara yönelik tek taraflı bir askeri saldırı başlatmıştır. Bir gün boyunca ateş altına alınan Lice' de  aralarında 2 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 16 yurttaş katledilmiş, 35 tanesi yaralanmış, 402 ev 242 işyeri yakılarak yağmalanmıştır. Yaklaşık 20 yıldır tozlu raflara bırakılan dosya, Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığınca raflardan indirilerek, bir kısım deliller toplanmış, bir kısım tanıklar dinlenmiştir.   Lice katliamı mağdurları ve vekilleri tarafından toplanılması talep edilen deliller toplanmamış, insanlığa karşı suç işleyen sanıkların tutuklanması talebi kabul edilmemiş, yargılama sürüncemede bırakılmıştır. Yargılama, olayı ve failleri tespit etmekten ziyade katillerin korunması amacına hizmet etmiş, mahkeme sanıkları mağdur, mağdurları sanık olarak gören bir pratik izlemiştir. Katliama karar veren komutanları, askeri ve siyasi failleri, katliama doğrudan katılan diğer failleri görmeyen yargı makamları, tek sanık üzerinden davayı sürdürmekte ısrar etmişlerdir.   TEK SANIK ÖLDÜ, DAVA DÜŞÜRÜLDÜ   Dosyada, olay yeri, arama ve el koyma tutanakları, bilirkişi raporları ve dönemin kaymakamı başta olmak üzere diğer kamu görevlilerinin müdahale gerektirecek herhangi bir çatışma olmadığına ilişkin beyanları ile mahkeme tarafından dinlenen yüzlerce Liceli yurttaşın insanları öldürüp yaralayan, ev ve işyerlerini yakıp yıkan, yağmalayan kişilerin asker ve polis olduğuna ilişkin tüm beyanlarına rağmen, mahkeme sanığı aklamış ve beraat kararı vermiştir. Temyiz mahkemesinin bozması sonrasında sanık Eşref Hatipoğlu’nun ölmesi üzerine mahkeme davanın düşürülmesine karar vermiştir. Devletin fail olduğu suçların yargılamalarında, beraat ve zamanaşımı kararları ile uygulanan cezasızlık politikası, davaların düşürülmesi ile başka bir boyut kazanmıştır.   KONSEPT DEĞİŞTİ, 90’LI YILLAR KARANLIĞI BİTMEDİ   "İktidarlar değişse bile değişmeyen cezasızlık politikasındaki ısrar, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması önündeki en büyük engeldir" denilen açıklamada, evrensel hukuk normları içinde hareket ederek faillerin cezalandırılmasının "lütuf değil zorunluluk" olduğuna vurgu yapıldı. Açıklamada, devamla şu ifadeler yer verildi: "Bu sözde yargılamalar ve ardı ardına ortaya çıkan hukuk felaketleri de gösteriyor ki, 90’lı yılların karanlığı hiç bitmedi; sadece konsept değiştirdi. 1990’lı yıllardaki, etnik ve politik soykırım ürünü ağır insan hakları ihlalleri ile yüzleşilmedikçe ve katliamların failleri etkili bir yargılama ile cezalandırılmadıkça demokratik barışçıl bir düzenin kurulması mümkün olmayacaktır. İlgili makamlara bir kez daha sesleniyoruz: İnsanlığa karşı suç niteliğinde olan Lice katliamının tüm failleri üzerindeki siyasi koruma kalkanının kaldırılıp sanıkların yargılanması zorunludur. Yüzleşilmeyen ve cezasız bırakılan her katliam, korunan ve/veya ödüllendirilen her bir fail ülkeyi ayrı bir karanlığa sürüklemektedir.”