Peköz: HEDEP batıda bazı belediyeleri yönetmeye talip olmalı 2023-11-28 09:00:30   ANKARA - AKP’nin kazanabileceği bazı yerleri HÜDA PAR'a verebileceğini belirten siyaset bilimci Dr. Mustafa Peköz, "belirleyici güç” olan HEDEP'in kent kent hazırlık yapması ve batıda "işbirliği" temelinde bazı belediyeleri yönetmeye talip olması gerektiğini söyledi.    Siyasi partiler, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere odaklandı. Geçmiş seçimlerde ittifak kuran partilerin bu seçimlerde ortak hareket edip etmeyeceği konusu en çok merak edilen konuların başında geliyor. Mevcut politik dengeler ve ilişkiler, Cumhur İttifakı’nın ana bileşenleri olan AKP ile MHP’nin ortak hareket edeceğine işaret ediyor. CHP'nin başını çektiği Millet İttifakı'nda belirsizlik sürüyor. İttifaktaki partiler halen net bir strateji ortaya koymuş değil. "3'üncü Yol" çizgisinde hareket eden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) ise, yerel seçimlerde "kazan-kaybet" yerine, "kazan-kazan" stratejisi izleyeceğini açıkladı. Buna göre partinin birinci ve ikinci olduğu tüm kentlerde aday gösterilecek. Metropollerin de yer aldığı kentlere dair nasıl bir yol izleneceği ise önümüzdeki süreçte kamuoyuyla paylaşılacak.    Siyaset bilimci Dr. Mustafa Peköz, yerel seçimlerin önemi, ittifak tartışmaları ve partilerin durumuna dair sorularımızı yanıtladı.   Yerel seçimler gündemine girdik ve partiler büyük önem atfediyor. Bu seçimleri önemli kılan nedir?     Yerel seçimler dediğimizde aklımıza şu gelir; bir beldeden büyük şehirlere kadar o bölgeyi yönetecek belediye başkanının seçilmesidir. Yerel alanlarda partiler kadar adayların da ön planda olduğu bir seçim olarak yansır. Bu durum iktidar veya muhalefet bakımından ülkenin genel politikasını çok fazla etkilemez gibi bir yaklaşım söz konusudur. Ancak gerçek durum böyle değildir. Hele bizim ülkemizde bu hiç böyle olmaz.     Nasıl olur?   Yerel seçimler genelde genel seçimlerden sonra yapılmaktadır. İki seçim arasında genellikle 1-2 yıl fark oluyor. Böylelikle seçmen iki yıl arasında iktidarın iki yıllık politikasını gözlemler, başarı ve başarısızlıklarına göre yerel seçimlerde bir mesaj verir. Bu bakımdan yerel seçimlerde yerel alanların sorunları, tercihleri ve adayların kim olduğunun belirli bir etkisi olur. Ama esasen özellikle iktidarın ülke geneline dair izlediği ve uyguladığı politikalar son derece etkilidir.   Bu kapsamda değerlendirirsek eğer son seçimlerin Mart 2024 seçimlerine yansıması nasıl olur?   Mayıs 2023’te hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Üçlü bir ittifak grubu seçimlere dahil oldu. Merkezinde AKP’nin olduğu ittifak parlamentoda çoğunluğu sağladı. Ancak esas belirleyici olan cumhurbaşkanlığı seçimiydi. Erdoğan yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı oldu. Muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu ise yüzde 48 oy aldı. Bu oran Cumhurbaşkanı Erdoğan için mutlak bir zafer oluşturmadı. Devletin bütün olanakları sınırsızca kullanılmasına rağmen yüzde 52 oy oranı sanıldığı gibi "büyük bir zafer" değil. Bunu en iyi bilen cumhurbaşkanıdır.  Yaklaşık 11 ay sonra ikinci bir seçim olacak. Doğal olarak AKP’nin kendi politik gücünü tesis etmesi için Mart 2024 yerel seçimlerinde mutlak bir şekilde galip gelmesi gerekir.   Bu seçimler AKP için başarısız sonuçlanırsa ne gibi sonuçlar ortaya çıkar?      AKP-MHP, İstanbul ve Ankara'yı kazanamaz ve birkaç belediyeyi kaybederse cumhurbaşkanının otoritesi ve politik geleceği tartışma konusu olur. Erken seçim tartışmaları gündeme gelir.    AK Parti'nin iktidarı özellikle Ankara ve İstanbul gibi 2 ili kazanamaz, buna paralel olarak bugünkü belediyelerden bir kaçını kaybeder ise Erdoğan’ın 28 Mayıs 2023 tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması çok ciddi oranda tartışmaya açılacaktır. Böylelikle AK Parti’nin mutlak zaferinden bahsedilemeyeceği gibi ülkenin karşı karşıya bulunduğu ekonomik sorunların gündelik yaşama etkisi, otoriterleşme eğilimlerin hızla yükselmesi, Türkiye’nin bölgesel ilişkilerde önemli oranda etkisiz kalması gibi olumsuz faktörler, erken genel seçim tartışmaları hızla gündeme getirecektir. Bunun başka bir anlamı AK Parti-MHP ittifakı, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere muhalefetin elinde bulundurduğu büyükşehir belediyeleri yeniden kazanabilmek için devletin bütün gücünü ve olanaklarını en üst noktada kullanacaktır. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine verdiği öneminin birkaç katını Ankara ve İstanbul’u kazanmaya verecektir. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehir belediyeleri kazanılmazsa, cumhurbaşkanının otoritesi ve politik geleceği çok yönlü tartışma konusu olacaktır.   AKP-MHP ittifakı, bu yerel seçimlerde devam eder mi?    AK Parti ile MHP arasında ciddiye alınabilecek bir kısım sorunların oluştuğu görülüyor. AK Parti'nin zorunlu olarak MHP ihtiyaç duyması, gelecekte tahmin edilenden çok daha ciddi gelişmelere yol açacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak bugünkü politik dengeler ve ilişkiler içerisinde Cumhur İttifakı’nın ana bileşeni olan MHP ve AK Parti’nin Mart 2024 yerel seçimlerinde ortak hareket edeceklerine bir kısım veriler ortaya çıkmış durumdadır. Bu ittifakın -kendi aralarına nasıl bir pazarlık yapacaklarından bağımsız olarak- esasen muhalefetin elinde bulunan büyükşehir belediyelerinin yeniden kazanmak için bir konsensüs sağladıklarını söyleyebiliriz.   Özellikle Ankara ve İstanbul’un MHP-AKP ittifakına dayanan iktidar tarafından kazanılması demek, psikolojik, toplumsal ve politik üstünlüğü mutlak bir şekilde ele geçirecekleri anlamına gelir. Böylesi bir durum önümüzdeki süreçte tartışmanın merkezine konulan Anayasa Mahkemesi dahil olmak üzere yargının yeniden dizayn edilmesinde önemli bir inisiyatifi ele geçirmiş olacaklar. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aralık ayından itibaren bütün dikkatini özellikle Ankara ve İstanbul’a verecektir.   İktidar adına Cumhurbaşkanı Erdoğan mı yarışacak?   AK Parti kurumsal bir parti görüntüsü çizse de esasen Cumhurbaşkanı Erdoğan himayesinde çok dar bir grup tarafından yönetilmektedir. Doğal olarak tek mercii de tek başına cumhurbaşkanıdır. Bu durum AK Parti açısından önemli dezavantaj yaratacaktır. Çünkü kim aday olursa olsun kaybetme durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hanesine yazılacaktır. Çünkü her iki ilde aday fiilen cumhurbaşkanı olacaktır. Eğer AK Parti, yerel seçimlerden başarıyla çıkarsa Erdoğan’ın ülke genelindeki otoritesi çok daha fazla artacaktır. Tersine yerel seçimlerde güç kaybına uğraması durumunda faturanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kesilecek ve liderlik misyonu tartışılmaya başlanacaktır. Bu nedenle Erdoğan merkezli yürütülecek yerel seçim kampanyasının içeriği özel olarak belirlenecektir.    Kim aday olursa olsun Ankara ve İstanbul'u kaybetme durumu Erdoğan'ın hanesine yazılacaktır. Çünkü her iki ilde de aday olarak fiilen cumhurbaşkanı olacaktır. Muhalefeti ise kendi gündemine göre yönlendirmek isteyecektir.   Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaptığı gibi sorunları dar bir alan içerisinde tartışarak, muhalefeti kendi gündemine göre yönlendirmek ve özellikle ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunların üstünü kapatmak, dikkatleri yeniden terör gibi meselelere çevirmek ya da bugün için güncel olan İsrail-Hamas meselesini ön plana çıkartmak gibi faktörler seçim stratejisinin önemli halkalarından olacaktır.   AKP, bu seçimlerde Kürt seçmen için nasıl bir politika izleyecek?   AK Parti’nin İstanbul, Mersin, Antalya, Adana ve Hatay gibi illerde 2019 yerel seçimlerini kaybetmesinde tek başına belirleyici olan faktör Kürt seçmeninin tercihiydi. AK Parti’nin Kürtlere yönelik izlediği tasfiye politikasında belirli bir değişimin olacağına dair bir işaret veya emare henüz ortada yok. Bu nedenle özellikle HDP veya bugünkü HEDEP seçmeni üzerinde belirlediği özel bir strateji yok. Bunun olabilmesi için politik temsilcileriyle görüşmesi gerekir. En azında bugün için böyle bir durum yok. Önümüzdeki günler içinde böyle bir süreç gündeme gelebilir mi? Siyaseten her şeyin mümkün olduğunu söyleyeyim.   Ancak başta İstanbul olmak üzere birçok ilde bir dönem AK Parti’ye oy veren Kürt seçmenin, Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde ve Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde önemli bir kesiminin oy kullanmadığı biliniyor. AK Parti’nin bu dönemdeki önemli çalışmalarından biri de metropol kentlerde AKP’ye oy veren ancak son yıllarda sandığa gitmeyerek fiilen protesto eden, bir başka partiye de gitmemiş Kürt seçmenini yeniden kazanmak olacaktır. AKP’nin bugünden başlayarak ‘küskün’ Kürt seçmenini yeniden sandığa götürmek için çok ciddi hazırlıklar yaptığı görülmektedir.    AKP’nin Kürt illerindeki politikasına dair bir öngörünüz var mı?   AK Parti’nin Kürt illerindeki politik planı ise öncelikli olarak mevcut belediyelerini korumak, kayyum atanan bazı belediyeleri alabilmektir. Arka plan stratejisi ise HÜDA PAR’ı bölgede görünür kılmaktır. Bunun için AKP kazanabileceği bazı ilçe belediyelerini HÜDA PAR’a vererek, Kürt illerindeki politik dengeleri HEDEP aleyhine bozmanın altı yapısını oluşturmaya çalışacaktır.    AKP kazanabileceği bazı ilçe belediyelerini HÜPAPAR’a vererek, Kürt illerindeki politik dengeleri HEDEP aleyhine bozmanın altı yapısını oluşturmaya çalışacaktır. Bu plan 2029 yerel seçimleri için şimdiden güçlü bir alt yapı oluşturmaktır.   Bu plan anlık bir kazanımdan öte, devletin aktif desteğiyle 2029 yılı yerel seçimleri için şimdiden güçlü bir alt yapı oluşturmaktır. Bu bakımdan AK Parti'nin yerel seçim stratejisi özellikle MHP ve HÜDAPAR üzerinden şekillenmiş gibi görünüyor. En azından bugünkü veriler içerisinde HEDEP ile yerel seçimler için yakın bir diyalog kuracağına dair olumlu bir işaret henüz oluşmuş değil. AKP, eğer anketlerde beklediği olumlu sonuçları göremezse HEDEP’in kapısını çalması sürpriz olmaz.   Muhalefet ve özellikle CHP için önümüzdeki yerel seçimlerin önemi nedir?    Muhalefet bakımından hem avantaj ve dezavantaj sayılabilecek önemli faktörler bulunmaktadır. Türkiye’nin yarısı bugünkü iktidara karşıdır. AK Parti ve Erdoğan, devletin bütün olanakları kullanmasına rağmen Mayıs 2023 seçimlerinde mutlak bir zafer elde edemedi. Büyükşehir belediyelerinin olduğu metropol kentlerde AK Parti’nin önemli ölçüde gerilediği ve oy kaybettiği görülmektedir. Bu durum muhalefet bakımından önemli bir avantaj. Ancak Mayıs 2023 genel seçimlerinden sonra Millet İttifakı'nın dağılmış olması ve özellikle İYİ Parti’nin tasfiyeci politikaları da önemli bir dezavantaj oluşturmaktadır. Çünkü seçimler yerel olmakla birlikte genel seçimler provasından ve rövanş alma olarak geçeceği açıktır. Bu bakımdan muhalefetin merkezini oluşturan CHP’nin izleyeceği seçimler politikası önem arz ediyor. Ankara ve İstanbul merkezli yürütülecek seçim kampanyasında CHP’nin belirleyeceği politika, ittifaklar ilişkisi açık ve net olarak kazanma üzerinde olmalıdır.   CHP’nin seçim stratejisi sadece İstanbul ve Ankara üzerinden mi gelişecek?   Hiç şüphesiz ki ekonomik başkent İstanbul ve politik başkent Ankara son derece önemlidir. CHP’nin bu iki ili koruması psikolojik üstünlük bakımından önemli ama tek başına yeterli olmaz. CHP’nin büyükşehir belediye başkanlıklarını elinde bulundurduğu Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, Antalya ve Hatay gibi illeri yeniden kazanmak ve Bursa, İzmit, Balıkesir, Manisa ve Denizli gibi illerden bir kaçını kazanabilmek için seçmenlerin sosyolojik ve toplumsal tercihlerini dikkate alması bir zorunluluktur. Bu seçimleri yerel görüp, seçmenin sadece adaylara oy vereceği algısı üzerinden bir politika oluşturmak yanlış olacaktır. Telafisi zor sonuçlar ortaya çıkaracağı bilinmelidir. Bu bakımdan ülkenin genel politik sorunlarını seçim sürecinde sürekli gündemde tutmak önemli ve gereklidir.   CHP’nin yerel seçimlerde belirlediği ya da belirleyeceği ittifak veya işbirliği politikasına dair neler söylersiniz?    CHP bugüne kadar izlediği seçim stratejisinde ve taktiklerinde cesur, kararlı ve güven verici adımlar atmaktan hep kaçınmıştır. Örneğin CHP bugüne kadar Kürtlerin oyunu alabilmek için açık bir siyaset izleme cesaretini gösteremedi. Hep kapalı kapılar ardından işleri bitiren taktik politikalarla hareket etti. Hem CHP Genel Merkezi'nin hem de CHP İstanbul İl Örgütü yönetiminin ve Ekrem İmamoğlu’nun artık bu sürecin dolduğunu bilince çıkarmaları gerekir.   CHP’nin yerel seçimlerde HEDEP ile olası bir işbirliği nasıl mümkün olabilir?   Açık ve şeffaf bir politika izlenmediği sürece özellikle Kürt seçmeninin oylarının alınamayacağı bilinmedir. Yani CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA, Demokrat Parti ile olduğu gibi HEDEP ile de açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyu önünde görüşmelidir. Örneğin İstanbul’da HEDEP’in oyu yüzde 9-12 arasındadır. Ayrıca HEDEP’in İstanbul’daki sosyolojik tabanının çok önemli bir kesimi Kürt seçmeninden oluşuyor. Bu oy oranı tek başına seçimi kazandırma veya kaybettirme gücünü temsil ediyor. 2019 seçimlerinde CHP’nin kazandığı büyükşehirlerin tamamında HEDEP seçmenin özel bir etkisi bulunuyor.     CHP, diğer partilerle olduğu gibi HEDEP ile de açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyu önünde görüşmelidir. Aksi taktirde oyalama, son günü bırakma ya da 'Kürtler bize oy verir' gibi bir yaklaşım açıktan kaybettirir.   İstanbul’da yaklaşık 1,1 milyon seçmeni olan dünkü HDP bugünkü HEDEP, İmamoğlu’nu destekleme kararı almamış olsaydı, İmamoğlu bugün başkan olmayacaktı. CHP ve özellikle İmamoğlu, bu gerçeği görerek HEDEP ile kuracağı ilişkinin etkili ve sonuç alıcı olmasını sağlamalıdır. CHP merkezi, İstanbul İl Başkanlığı ya da İmamoğlu, HEDEP seçmeninin geçmişte olduğu gibi koşulsuz bir şekilde kendilerine tekrar oy vereceklerini düşünürlerse yanılacaklarını bilmelerinden yarar var. HEDEP seçmeni, partisinin adayına veya işaret edeceği adaya oy verir. Bu gerçeğin dikkate alınarak bir planlamanın şimdiden yapılması gerekiyor. Aksi taktirde oyalama, son günü bırakma ya da 'Kürtler bize oy verir' gibi bir yaklaşım açıktan kaybettirir.   CHP, doğru, objektif, gerçekçi ve pratikte uygulanabilir bir politika ile Mart 2024 Yerel Seçimleri'ne hazırlanırsa bugünkü pozisyonunu büyük bir olasılıkla korur ve ek olarak birkaç belediye kazanabilir. Eğer İmamoğlu, İstanbul Belediye Başkanlığını kazanamazsa, cumhurbaşkanlığı yolunun kapanacağını, politikayla az çok ilgilenen herkesin görebildiği bir durum. İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı yolunu Kürtler belirleyecektir. Bu da geçmiş seçimlerde olduğu gibi koşulsuz olmayacağı açıktır. Bu nedenle CHP, HEDEP ile açıktan şeffaf görüşerek, önce karşılıklı birbirini anlama sonra talepleri birlikte masaya yatırmalıdırlar.   HEDEP için yerel seçim sonuçlarını belirleyecek güç dediniz. Biraz açar mısınız?   Seçimlerin sonucunu etkileyecek önemli gücün HEDEP olacağını iktidar da muhalefet de biliyor. Bunu etkileyen önemli faktörlerden biri, HEDEP seçmenin ana gövdesinin tercihinin partinin genel politikalarıyla sürekli uyumlu olmasıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de HEDEP’in politik etki alanını arttırmaktadır. HEDEP’in yerel seçim stratejisi, özellikle Mart 2019 Yerel Seçimleri'nde belirlediği politikadan ciddi oranda farklılaşmaya başladığını görebiliyoruz. HDP, Mart 2019’deki politikasını; Kürt illerinde kazanmak ve mevcut belediye sayısını arttırmak, batıda ise AK Parti'ye kaybettirmek üzerine kurmuştu. Bu politikası esasen başarılı oldu. Özellikle Mayıs 2023’ten itibaren ortaya çıkan dengeler nedeniyle HEDEP’in Kürt illerinde kazanma stratejisini devam ettirirken, batı illerinde AKP’ye kaybettirme politikasından vazgeçtiği görülüyor.   HEDEP’in bugünkü süreçte doğru politik-taktik hamleler yaptığını mı belirtiyorsunuz?    HEDEP için belirleyici olan; taraflar gelip görüşmek isterse, buna politik olarak açık olması ve sorunları karşılılık diyalog içinde görüşmesidir. Masaya oturulmadan bir şeyin konuşulmayacağını herkes bilir.    HEDEP’in ‘AKP’ye kaybettirme ve CHP’ye kazandırma’ gibi dar alanla kendisini sınırlayan politika yerine, iktidar ve muhalefetle görüşmeye açık ve şeffaf bir taktik izleyeceği, kamuoyunda gizli bir işbirliğini sürdürmeyecekleri izlenimi veriliyor. AKP ile yapılacak olası görüşmelerin politik arka planında Kürt sorununa dair önemli stratejik meseleler bulunuyor. Muhalefet ve özellikle CHP ile yapacağı görüşmelerde yerel seçimler, yani doğrudan belediyeler ön plana çıkacaktır. Bu iki alanda hangisinin ön plana çıkacağını doğal olarak HEDEP değil, AKP ve CHP’nin politik kararları ve tercihleri belirleyici olacaktır. HEDEP için belirleyici olan; taraflar gelip görüşmek isterse, buna politik olarak açık olması ve sorunları karşılılık diyalog içinde görüşmesidir. Masaya oturulmadan bir şeyin konuşulmayacağını arka plan diplomasisini yürüten herkes bilir.    Sizce HEDEP’in yerel seçimlerde politik öncelikleri ne olmalıdır?   HEDEP'in politik stratejisinde Türkiye’nin demokratikleştirilmesi var. Bunun anlamı, sadece Kürt illerini kapsayan bir alanda değil, batıda da etkin bir güç olmasıdır. HEDEP seçmeninin yarısı metropol şehirlerde yaşıyor. Ancak buna uygun bir politik etki alanı yaratamıyor. Bu bakımdan HEDEP, önümüzdeki süreçte batı kentlerinde kendisini hissettirmesi önem arz ediyor. Bunun önemli etkilerden biri de batı illerinde/yerellerde etkin olmaktır.    Örneğin HEDEP ile CHP arasında yerel seçimler üzerine görüşmeler olursa, batı illerinde veya ilçelerinde kendisine ait politikalarını ortaya koyacak ya da uygulayacak koşulları yaratmak isteyecektir. Bunun öncelikli yolu da batıda etkin olabileceği bazı belediyeleri yönetmeye talip olacaktır. Yani seçmenin talepleri doğrultusunda toplumsal etki gücünü arttıracak bir yerel seçimler politikasını hayata geçirmeye çalışacaktır.    HEDEP, batı illerinde toplumsal etki gücünü hissettirmesi ve varlığını ortaya koyması için etkili ve sonuç alıcı politik pazarlıklar yapmalıdır. HEDEP, batıda tek tek iller için bir hazırlık yapmalıdır.    HEDEP, batı illerinde toplumsal etki gücünü hissettirmesi ve varlığını ortaya koyması için etkili ve sonuç alıcı ‘politik’ pazarlıklar yapmalıdır. Bu bakımdan HEDEP, batıda tek tek iller için bir hazırlık yapmalıdır. Örneğin İstanbul’da, Adana’da, Mersin’de, Hatay’da, Antalya’da, Kocaeli’nde, Bursa’da, Aydın’da, Muğla’da veya başka illere özgü bir politik planlama yapmalı ve buna uygun olarak somut talepler üzerinde görüşmelerde bulunmalıdır. Örneğin İstanbul’da tek tek ilçeler üzerinde bir çalışma yapmalı ve ona göre taleplerini gündemleştirmelidir.   HEDEP yerel seçimler için yeni bir ittifak mı kurmalı?    Bence ülke genelini kapsayan bir ‘ittifakın’ çok mantıklı ve gerekli olduğunu düşünmüyorum. Her il veya ilçe bazında görüşmeler yapılarak, ‘işbirliği’ yapılması daha mantıklı olur. Batıda bazı illerde HEDEP kendi adayını çıkartabilir ama bazı illerde veya ilçelerde işbirliği yapabilir. İttifak deyince ülke genelini kapsar, işbirliği deyince her ile göre değişir. Bu nedenle ittifak kavramı yerine göre daha lokal olan işbirliğini tercih etmek, politik sonuçları bakımından dana etkili olabilir. Bunun için HEDEP, zaman geçirmeden özellikle kendi seçmenin yoğun olduğu illeri ve ilçeleri tespit etmeli ve işbirliği yapacağı partiyle görüştüğünde masaya somut talepler koymalıdır.   MA / Selman Güzelyüz