'Kayyım talan ve gasptır' 2024-06-11 09:05:53   WAN - İrade gaspına karşı ortak mücadele verilmesi gerektiğini vurgulayan Wan'daki siyasetçiler, kayyımların "talan ve gasp" olduğunu söyledi.    Wan’da 3 Haziran’da gözaltına alınan Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alınarak, yerine Vali Ali Çelik kayyım olarak atandı. Akış, hakkında açılan davanın 5 Haziran’da görülen karar duruşmasında 19 yıl 6 ay hapis cezası verilerek tutuklandı. Colemêrg halkının iradesinin 3’üncü kez gasp edilmesi ise tepki ve öfkeyi beraberinde getirdi. Kayyım atanmasına karşı Kurdistan’da bulunan DEM Partili belediyeler önünde 4 Haziran’da başlatılan nöbet eylemleri devam ederken, Wan’daki parti yönetici ve seçilmişleri konuya dair değerlendirmede bulundu.    ‘BELEDİYELERİMİZİ KORUYACAĞIZ’   Wan Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Mehmet Salih Özdemir, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardaki “kayyım” tehdidine tepki gösterdi. Özdemir, “Üçüncü kezdir Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atandı. Her kayyım sonrası halk iradesine sahip çıkıyor ve belediyesini geri alıyor. Halk ve seçilmişler olarak ne tehditlerinden ne de kayyımlarından korkuyoruz. Bir adım dahi geri atmayacağız. Bunun somut örneği Colemêrg’tir. Yine Wan’da belediyelerin 14’te 14 kazanılmasıdır. Belediyelerimiz kayyıma karşı koruyacağız” diye belirtti.   ‘ÖZGÜRLÜKÇÜ PARADİGMA KORKUTUYOR’   Belediyecilikte demokratik ulus paradigmasını esas aldıklarını söyleyen Özdemir, duyulan korkunun da buradan geldiğini dile getirdi. Bu sistemin inşasını engellemek için her dönem kayyım atandığını vurgulayan Özdemir, “Özellikle eşbaşkanlık sistemine karşılar. Kayyım sadece bir belediyeyi ele geçirme değildir. Bu anlayış aynı zamanda kadına, demokrasiye, eşitlik ve komin yaşama karşıdır” dedi.    KENTİN SORUNLARI    31 Mart seçimlerinin üzerinden iki ay geçtiğini hatırlatan Özdemir, “Kayyım, büyükşehir belediyesine yaklaşık 9 milyar TL borç bıraktı. Yapılan borç karşılığında halka hizmet de yok. Milli Eğitim’e okul ya da saha yapmışlar. Sağlık Bakanlığı, Müftülük gibi yerlere makam aracı tahsis etmişler. Yine bu kurumların elektrik ve doğal gaz faturaları belediye üzerinden tahsis edilmiş. Oysa belediyelerin öncelikli görevi halka hizmettir. Okul yapma öncelikli görevi değildir. Okul yaparak, belediyeyi borca sokuyorsan diğer yandan öncelikli görevin olan mahalledeki yolu yapmıyorsun. Örneğin; Xaçort Mahallesi’nin yolu yok. Yine alt ve yapı yok. Kent tarıma elverişli olmasına kanal sulama yok. İçme suyu yok denecek kadar az. Ulaşımda büyük sorunlar yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Yönetime geldikleri ilk günden kentin sorunlarına çözüm aradıklarını söyleyen Özdemir, “Belediyenin mevcut durumuna rağmen 5 yıl içerisinde bu sorunları aşacağız ve kentin gelecek 15 yıllık sorunlarını çözmüş olacağız” dedi.    ÇÖZÜM BİRLİKTE MÜCADELE    Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana birçok katliama maruz kaldığını dile getiren Özdemir, şöyle devam etti: “Ancak Kürtler hiçbir zaman teslim olmadı. Hiçbir zamanda bu irade yok edilemedi ve edilemeyecek de. Bu nedenle AKP’nin yolu yol değildir. 1924’ten bu yana devam eden inkar ve imha politikalarından artık vazgeçilmelidir. Tüm muhalefet partilerine sesleniyorum;  kayyım talandır, buna karşı durun. Buna karşı çıkmak en demokratik haktır. Gelin bu sisteme karşı birlik olalım   ve en demokratik tepkimizi dile getirelim. Eğer Can Atalay’ın vekilliği düşürüldüğünde yeteri kadar ses çıkarılsaydı bu kayyım yaşanmayacaktı. Bu gün kayyıma sessiz kalınırsa yarın CHP’e belediyelerine ve diğer belediyelere de kayyım atanır.”    ‘TEK ADAM’ REJİMİ    Tûşba Belediyesi Meclis üyesi Azad Aydın da, Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Akış’ın 10 yıldır devam eden yargılamasının seçimlerden sonra iki günde karara bağlanıldığına dikkati çekti. Aydın, Akış’ın adaylık başvurusundan seçim sürecine kadar hukuki herhangi bir sorunla karşılamazken seçimden sonra 2014 yılındaki dosyanın karara bağlandığını söyledi. Aydın, “Velev ki mahkeme sonuçlandı ve görevden alındı. Ancak bu durum kayyım atamayı gerektirmez. Görevden alınan başkanın yerine meclis toplanır ve aralarından birini başkan vekili olarak seçer. Belediye çalışmaları böyle devam eder. Ancak tek adam rejiminde böyle işletilmiyor süreç” diye belirtti.   Seçim sonrası kayyım yönetimindeki tüm belediyelerin nasıl bir borç batağında olduğunun ortaya çıktığını belirten Aydın, “Van Büyükşehir Belediyesi’nin 8 milyarı aşkın bir borcu var. Tûşba Belediyesi’nin 237 milyon TL güncel borcu var. Hizmet için kullanılmayan bu paranın nereye gittiği bilinmiyor. Yüklü borca rağmen DEM Partili belediyeler halka hizmet vermeye çalışıyor” dedi.    MÜCADELE ÇAĞRISI    DEM Parti Wan İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt ise, iktidarın her sıkıştığında Kürt halkının iradesine saldırdığını söyledi. Colemêrg’de 3 dönemdir halkın iradesine kayyım atadığını hatırlatan Kurt, “Bunun ne hukukta ne demokraside yeri yoktur. Özellikle kayyım gaspı, Kürdün kimliğine, toprağına, kültürüne dönüktür. Bu hukuksuzluğu her yerde dile getireceğiz” ifadelerini kullandı. Gaspın sadece Colemêrg halkının iradesine yönelik olmadığının altını çizen Kurt, “Tüm halklara yönelik bir gasptır. Bu nedenle demokrasiden yana olan her kesim bunun karşısında olmalıdır. Bugün Colemêrg için ses çıkarılmadığı takdirde bu, yarın başka kentlere yayılır. Bu nedenle demokrasiden yana olan, kendine demokratım diyen tüm kesimleri kayyım gaspına karşı durmaya ve direnişi büyütmeye çağırıyoruz. Bunu kabul etmiyoruz çünkü her insanın en temel hakkı seçme ve seçilme hakkıdır. Kayyım bu haktan mahrum bırakmak demektir. Bunun anayasada da hukukta da yeri yoktur. Bunun mücadelesini veriyoruz” diye belirtti.    İlk irade gaspının Wan’da gerçekleştirilmek istendiğini hatırlatan Kurt, ancak halkın gösterdiği direnişin geri adım attırdığını söyledi. Kayyımların özellikle kadın mücadelesi ve kazanımlarına dönük saldırı olduğunu belirten Kurt, şöyle devam etti: “Özellikle eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırıdır. Kadınlar olarak bu hukuksuzluğu hiçbir zaman kabul etmedik. Bundan sonra da kabul etmeyeceğiz. Özelikle kadın dernekleri, sivil toplum örgütleri, kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütlerini bu hukuksuzluk karşısında durmaya çağırıyoruz.”