Kadınların inşa ettiği ‘demokratik ulus’ yaşam 2024-07-19 09:25:04 RIHA - “Rojava Devrimi”nin en büyük kazanımlarından biri olan Jinwar Köyü, inşa edilen ortak yaşamın sadece küçük bir örneğini gözler önüne seriyor. Jinwar Yöneticisi Ruken Rojda, proje için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, “Kadınlara sığınma evleri değil, yaşam alanları, kadın şehirleri kurulmalı” değerlendirmesinden yola çıkıldığını söyledi.   DAİŞ karanlığına karşı ortaya konulan direnişle tarihe geçen ve dünyada ezilen tüm halkların umudu haline gelen Rojava Devrimi, 12’nci yılında. Siyasetten ekonomiye, adaletten eğitime kadar tüm aşamalarda kadın özgürlük ilkesinin esas alınması, devrimin aynı zamanda "Kadın Devrimi" olarak hafızalara kazınmasını sağladı. “Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik” paradigmaya dayanan devrim, 12 yıldır devam eden tüm saldırılara rağmen ortadan kaldırılmadı. Aksine yaşamın tüm alanlarında büyük bir ilerleme sağlandı. Farklı kimlik ve inançlardan kesimler büyük bedeller ödeyerek, ortak bir yaşamı ilmek ilmek ördü.    DEVRİMİN ÖNCÜSÜ KADINLAR   Devrime öncülük eden kadınlar, ekonomiden sanata, kültürden sağlığa, diplomasiden özsavunmaya kadar birçok alanda etkin bir rol üstlendi. Kuzey ve Doğu Suriye’de komünal bir yaşamı ören kadınların önemli kazanımlarından biri de Jinwar köyü oldu. Cizîr Kantonu'nun Dirbêsiyê kentinin batısında yer alan Jinwar Köyü, Kurdistan ve Ortadoğu'nun ilk kadın köyü. Köyün projesi 2016 yılının sonunda oluşturuldu. 10 Mart 2017’de temelleri atılan köydeki 30 ev, 2018 yılında tamamlandı ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde köyün kapıları kadınlara açıldı. Kadınların kendilerini güvende hissettiği bir mekan olan köyde, 30 evin yanı sıra bir okul, komünal bir yemekhane, bir dükkan ve bir Şîfa Jin (Kadın Kliniği) bulunuyor. Tarım ve hayvancılık yaparak ihtiyaçlarını karşılayan kadınlar, ayrıca köyün güvenliğini de sağlıyor. Eğitimden sağlığa tüm ihtiyaçlarını karşılayan kadınlar, güneş enerjisiyle kendi elektriğini üretiyor. Böylece kadınlar, güneş enerjisiyle hem doğayı koruyor hem de elektrik ihtiyaçlarını gidermiş oluyor. Erkekler ise, sadece ortak iş olduğunda köye gelebiliyor.   Köyün idaresi oluşturulan meclis tarafından yürütülüyor. Ayda iki kez toplanan meclis, köydeki yaşam dahil bölgede yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, tartışıyor. Köyde yaşayan 35 kadın da meclisin doğal üyesi olarak kabul ediliyor. Köyde kurulan Jinwar Akademisi’nde genel tarih, kadın anatomisi ve tarihi ile jineolojî eğitimleri veriliyor.    ÇOK KÜLTÜRLÜ VE İNANÇLI BİR YAPI    Tarihten esinlenerek oluşturulan köyün sembolü ise bereketi temsil eden hermel.  Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan hermel otunun olumsuz enerjiyi uzaklaştırdığına inanılıyor. Ortak bir yaşamın kurulduğu köyde, Dirbesiyê, Kobanê, Derazor, Şedadê, Şengal, Şehba, Süleymaniye, Mexmur ve Serêkaniyêli kadınlar yaşıyor. Burada yaşayan kadınlar ise, erkek şiddeti mağduru ve eşlerini kaybetmiş kadınlardan oluyor. Aileleri köyde yaşayan kadınları ziyaret edebiliyor ancak erkeklerin köyde kalmasına izin verilmiyor.   Kadınların görev dağılımıyla çalıştığı köyde, etkinlikler bir arada yapılıyor, yemekler birlikte yeniyor. Çocuklar Üveyş Ana İlkokulu’nda Arapça ve Kürtçe eğitim görüyor. Ekmek fırınında kadınlar dönüşümlü olarak çalışırken, sağlık merkezinde daha önce otlardan ilaç yapımı hakkında eğitim almış kadınlar yer alıyor. İlaç yapımında kullanılan otlar ise köyün bahçesinde yetiştiriliyor.    Jinwar Köyü Yönetim Kurulu üyesi Ruken Rojda, köydeki yaşamı ve işleyişi “Rojava Devrimi”nin yıldönümü dolayısıyla ajansımıza anlattı.   ‘DÖNÜŞÜM KADIN DEVRİMİYLE MÜMKÜNDÜ’   “Kadın Devrimi” tanımlamasının yerinde ve anlamlı bir tanımla olduğunu dile getiren Rojda, “Çünkü üzerinde yaşadığımız topraklarda, ancak kadın renginde bir devrim binlerce yıllık sorunlara çözüm olabilir, milliyetçi, dinci, cinsiyetçi gerçekliği dönüştürebilirdi. Ancak devrimi, ne tamamlanmış bir süreç ne de geleceğe ertelenen bir ütopya olarak tanımlıyoruz. Bizce devrim ‘anda’ özgürlük seçeneğini hakim kılma, onun toplumsal sistemini inşa etme ve kurumlaştırma iradesini açığa çıkarma sürecidir. Buradaki kadın kurumları tam da bu rolü oynuyor” diye belirtti.    Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi içerisinde kadınların, eşit temsiliyet, eşbaşkanlık sistemi ve paralel konfederal örgütlenmelere sahip olduklarını hatırlatan Rojda, bu sayede kadınların her alanda varlık gösterip örgütlenebildiklerini vurguladı.    TOPLUMSAL İNŞADA KADINLAR     Toplumsal inşa çalışmalarının büyük bölümünün kadınlar tarafından yürütüldüğüne dikkati çeken Rojda, özellikle eğitim alanının tümden kadınlar tarafından şekillendiğini belirtti. Rojda, devamında kadınların örgütlülüklerine dair şunları aktardı: “Basın, kültür, jineoloji ve akademilerde örgütlenildi. Savunma alanında bir kadın ordusu ve kadın özsavunma gücü oluşmuş durumda. Kadınların haklarını ve hukuklarını koruyan bir kadın adalet sistemi de örgütlenmiş durumda. Fakat toplumsal değişim zorlu bir mücadele zemininde gerçekleşiyor. Bırakılan her boşluktan ataerkillik, liberalizm anında kadınların özgürlük arayışlarına bir darbe vurmaya çabalamaktadır. Üstelik tüm bunlar 3’üncü Dünya Savaşı’nı yürüten güçlerin rol sahibi olduğu bir zeminde gerçekleşiyor. Çalışmalar saldırı ve savaş tehdidi gölgesinde yürütülüyor, bunun için bedeller ödeniyor.”   ÖCALAN’IN FİKRİYATIYLA OLUŞTURULDU   Köyün PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden esinlenerek kurulduğunu belirten Rojda, Abdulah Öcalan’ın “kadınlara sığınma evleri değil yaşam alanları yapılmalı, kadın şehirleri kurulmalı” değerlendirmelerinden ilham aldıklarını söyledi. Rojda, “Amacımız kadınların ‘sığındığı’ değil kendi kendine yeten bir yaşamı yaratmaktır. Burası adeta bir akademi gibi… Ataerkil toplumsallığın sınırlarını aşarak, kadınlara yaşamlarını kendi öz güçlerine dayanarak örgütlemesini öğretiyor” dedi.   Köydeki tüm çalışmaların meclis tarafından organize edildiğini kaydeden Rojda, 2 kadının 6 ayda bir dönüşümlü olarak köyün sözcülüğünü yaptığını aktardı. Rojda, 15 günde bir toplanan köy meclisinin çalışmaları değerlendirerek, eleştiri-özeleştiri sistemiğini pratiğiyle planlama yaptığını dile getirdi.     ÇOCUK MECLİSİ DE VAR    Köyde yaşayan çocukların da kendi meclislerinin olduğunu ve toplantılar aldıklarını söyleyen Rojda, “Kendi toplantılarını yaptıktan sonra köy toplantılarına görüş, öneri ve eleştirilerini sunuyorlar. Köyde bir ebe, bir hemşire ve iki doğal tıp çalışanı bulunmaktadır. Sağlık, tarım ve hayvancılık çalışmalarını yürüten kadınlar da meclis toplantılarına katılıyor. İhtiyaç duyulduğunda dışarıdan da kadınlar köye gelerek çalışmalara katılmaktadır” ifadelerini kullandı.    SİSTEMİN İŞLEYİŞİ    Köye yerleşmek isteyen kadınların ilk önce Kongra Star ve Özerk Yönetim ile bağlantı kurduğunu belirten Rojda, konuyla ilgili daha sonra köyün yönetimine bilgi verildiğini söyledi. Köy meclisinden görevlendirilen iki kadının başvuru yapanlarla görüştüğünü ve kabul edilmesi halinde ilk bir ay köyde misafir olarak kalındığını ifade eden Rojda, “Bu bir aylık süre zarfında hem gelen kişi köyü tanıyor hem de köy meclisi kendisini gözlemleyebiliyor. Köyün toplumsal sözleşmesine göre her 6 ayda bir kadınlara köyde kalıp kalmak istemedikleri soruluyor. Gitmek isteyen kadınların yaşamlarını idame ettirmeleri için yardımcı olunuyor” dedi.    Köyün kuruluşundan bu yana geçen 7 yılda kadına dönük erkek şiddetinin kapsamı ve derinliğini öğrendiklerini kaydeden Rojda, şunları belirtti: “Zorluklar altında yaşayan, baskı gören pek çok kadın, köyde kendilerini güvende hissetmekte ve kendi başlarına yaşayabilme gücü ediniyor. Zorla evlendirilmeye çalışılan, istismar ya da saldırı tehdidi altındaki genç kadınlara, kimsesiz kalmış yaşlı kadınlara köyde yaşam, çalışma imkanı sunulmaktadır.  Kadınların kendi kendine karar alma, aldığı kararı uygulama gücü ve iradesini kazanabilmesi oldukça sancılı oluyor. ‘Aile ve bir erkek olmadan kadının yaşamayacağı’ fikri derinlere işlediğinden kadınların adım atmaları için yoğun bir çabayı gerekli kılıyor. Kadınların çocuklarıyla demokratik ilişki kurabilmesi, bir arada yaşadıkları kadınlarla komünal yaşam ilişkilerini geliştirebilmeleri ancak sabırla, eğitici bir üslup ve tarzla geliştirilebildi.”   ORTAK DEĞERLER PARADİGMASI     “Rojava Devrimi”nden etkilenmiş enternasyonel kadınların da köyde yaşamayı tercih ettiğini söyleyen Rojda, “Onlar hem ekolojik, komünal yaşamı deneyimlemekte hem dil öğrenmekte hem de köydeki kadınlara uzman oldukları konularda eğitimler vermekteler. Örneğin çocuklara dil öğretmek, sportif faaliyetler, tiyatro ve müzik gibi çalışmalara katkı sunmaktadırlar. Enternasyonalist kadınlara da, Kürt ve Arap kültürü, dili öğretilmekte, Ortadoğu’nun toplumsal gerçekliğini tanımalarına katkı sunulmaktadır.  Jinwar herkesin bildiğini bir diğerine öğrettiği, birbirinin kültürel değerlerine saygılı olmayı deneyimleyen bir yaşam zeminidir. Köyde Ezidîlerin Çarşema Sor’u, Müslümanların Ramazan ve Kurban bayramları, Hristiyanların Paskalya Bayramı kutlanmaktadır. Çok dilli, kültürlü yapı korunmakta, yaşam ortak değerler etrafında yaşam şekillenmektedir” ifadelerini kullandı.     KADINLARA GÜÇ VERİYOR    Kadınların köyde edindikleri tecrübeyle toplum içerisinde daha büyük bir özgüvenle yaşamlarını sürdürdüklerini kaydeden Rojda, şöyle devam etti: “7 yılda önemli bir mesafe kat ettik. Jinwar sadece burada yaşayan kadınlar için değil, aynı zamanda varlığıyla da binlerce kadına güç veriyor. Eşleri yada babaları tarafından ‘senin gidecek bir yerin yok’ denilerek baskı altında tutulan kadınlar, Jinwar’a geleceklerini söyleyerek, erkeklere geri adım attırabilmektedir. Jinwar’ın varlığıyla kadınlar kendilerine dayatılanı reddediyor.”   MA / Ceylan Şahinli