Afganistan’da varoluş duruşu: Direniş 2025-11-19 09:52:51 HABER MERKEZİ - Afganistan’da kadınlar, Taliban rejimine karşı geliştirdikleri mücadele yöntemleriyle direnişi elden bırakmıyor. Pashtana Durrani, “Etrafımızdaki erkekler, küresel toplum ve uluslararası aktörler değil. Kendi kurtarıcımız biz olmalıyız” dedi.  Afganistan’da Taliban’ın iktidara dönüşünün dördüncü yılında kadınlar, eğitimden çalışma hayatına, kamusal görünürlükten sosyal yaşamlarına kadar her alanda sistematik baskı ve yasaklarla karşı karşıya. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, 2021-2024 arasında 2 milyon 200 binden fazla kız çocuğu eğitim hakkından yoksun bırakıldı, genç kadınların iş hayatına katılımı neredeyse tamamen engellendi. Kadınlara yönelik şiddet, zorla evlilikler, kamu alanlarından silinme ve bedenlerin denetlenmesi Taliban yönetiminin uyguladığı politikaların merkezinde yer aldı.   Son dört yıl, Afganistan’daki kadınlar için aynı zamanda ağır bir insani ve psikolojik kriz anlamına geliyor. Depremler ve doğal afetler sonrası sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması, göçmenlerin zorla geri gönderilmesi ve cinsiyete dayalı şiddetin artmasıyla ülke kadınlar için yaşanılmaz bir hale geldi. Bu süreçte Afganistan’daki “intihar” oranları ve ruh sağlığı krizleri, dünyanın en yüksek seviyelerine ulaştı. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, Afganistan’da her beş kişiden biri ruh sağlığı sorunu yaşıyor. Ancak kadınlar, daha iyi bir gelecek için yasaklara ve tehlikelere rağmen gizli sınıflar, yeraltı ağları ve protestolarla direnmeye devam ediyor.   Kadın ve çocuk hakları aktivisti, eğitim savunucusu ve Learning for Empowerment and Advancement of Nutrition (LEARN) isimli sivil toplum kuruluşunun kurucusu Pashtana Durrani, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Afganistanlı kadınların mücadelelerinin boyutunu Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.     HİÇBİR YASAL MEKANİZMA YOK   Afganistan’da kadın ve kız çocuklarının ikinci sınıf muamelesi gördüğünü ve kamusal alana erişemediğini belirten Pashtana Durrani, kadınların yalnızca birer üreme mekanizmasına indirgendiğini söyledi.  Pashtana Durrani, “Kadınların evlerinde ‘güvende’ olduğu varsayılıyor. Ancak ev içinde fiziksel, sözlü veya başka türlü bir şiddete maruz kalsalar dahi hiçbir korumaları yok. Afgan kadınlar okula gidemiyor, çalışamıyor, dışarıda yürüyüş yapamıyor ya da ekranda görünerek röportaj veremiyor ama bunların yanında aynı zamanda onları koruyan hiçbir yasal ya da kurumsal mekanizma da bulunmuyor” diye belirtti. Taliban’ın rejimi yeniden devralmasından bu yana Afganistan’da kız çocuklarının altıncı sınıftan itibaren okula gidemediğini hatırlatan Pashtana Durrani, “Bu durum bile Afganistan’ın bugünkü hali ve mevcut rejim hakkında çok şey söylüyor” dedi. Pashtana Durrani, artan intihar oranları ve ruh sağlığı krizlerinin yanında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin de son dört yılda arttığını vurguladı.    KADINLARIN DİRENİŞ BİÇİMLERİ    Ülkede eğitim, sağlık ve çalışma alanlarına erişim yasaklanmış olsa da kadınların bu baskıları aşmak için bulduğu yollarla mücadele ettiğini dile getiren Pashtana Durrani, “Hala yeraltı okullarımıza gelen öğrencilerim var. Bu okullara gelip ders veren öğretmenlerim var. Genç annelerin kızlarının eğitim almasını sağladığını gördüm. Yaklaşık bir ay önce meydana gelen depremden sonra, genç ebelerin ve doktorların etkilenen bölgelere giderek halkına hizmet ettiğini gördüm. Kadınlar, farklı bir Afganistan’a inandıkları için ve aldıkları eğitim onları buna yönlendirdiği için bunları yapıyorlar. Örneğin; öğrencilerimden biri ailesinin borcunu kapatmak için evlendirilmişti ve onu koruyacak hiçbir ulusal ya da uluslararası mekanizma yoktu. Ancak öğrenci olduğu ve haklarını bildiği için doğru kişilere ulaştı ve bugün eğitimine devam ediyor ve çalışıyor. Afgan kadınlar bireysel yollarıyla bir direnç biçimi geliştirmiş durumda. Ancak dünya bunu fark etmekte hala çok geride” ifadelerini kullandı.   LEARN SÜRECİ VE EĞİTİM YÖNTEMLERİ    Kırsal bölgelerdeki kız ve erkek çocukları için farklı bir geleceğe inandığını ve bu nedenle LEARN’ü kurduğunu söyleyen Pashtana Durrani, “Bu bölgeler, çoğu zaman dışarıdan bakanlar tarafından Taliban’ı destekleyen topluluklar olarak resmediliyordu. LEARN öncelikle bu anlatıyı değiştirmek için kuruldu” dedi. Kuruluş sürecinde hem olumlu hem de olumsuz pek çok durumla karşılaştığını belirten Pashtana Durrani, “Afganistan’da açık şekilde çalıştığım zamanları hatırlıyorum. Okullara giderdim, herkes beni tanırdı, ben de onları tanırdım. Öğrencilerimin isimlerini, hangi sınıfta olduklarını, öğretmenlerini, hikayelerini bilirdim. Bunlar çok güzel anlardı. Bugün ise öğrencilerimle ve öğretmenlerle görüşmek için aylarca planlama yapmak, çok fazla çaba harcamak ve ciddi güvenlik önlemleri almak gerekiyor. Bu zorlayıcı bir süreç. Ayrıca kızları aktif biçimde baskılayan bir rejime karşı çalışmak, duygusal açıdan da ağır ve yıpratıcı. Harika eğitimciler olabilecek, muazzam okullar yönetebilecek potansiyeldeki kadınların evlerinde oturmak zorunda kalması bugün Afganistan’ın en acı gerçeklerinden biri” diye belirtti.   LEARN ile farklı eğitim modellerine odaklandıklarını dile getiren Pashtana Durrani, topluluklarındaki kız çocukların bir araya gelerek yüz yüze eğitim aldığı sınıfların yanında, yaklaşık 6 milyon dinleyiciye ulaşabildikleri bir radyo programları olduğunu, 2 milyon kişiye SIM kartı tabanlı eğitim programları olduğunu söyledi. Bunların yanında uydu üzerinden eğitimleri olduğunu ve televizyondan da eğitim içerikleri sağlayabildiklerini söyleyen Pashtana Durrani, “Yani tek bir yöntem değil; dijital öğrenme, topluluk öğrenmesi ve yeraltı okullarının birleşiminden oluşan bir sistem var” dedi.     ‘KENDİ KURTARICIMIZ OLMALYIZ’   Uluslararası kamuoyunun Taliban rejimine ve Afganistanlı kadınlara yönelik tavrını eleştiren Pashtana Durrani, şunları belirtti: “Bir dönem, küresel toplumun tavrından derin hayal kırıklığı duydum. Başta ‘Afgan kadınlarını kurtarmalıyız’ diye ayağa kalkanlar, daha sonra Taliban’ı aklamaya yöneldi. Küresel toplumun her zaman bir gündemi olur. Bir gün Afgan kadınlarını kurtarmak, ertesi gün Taliban’ı aklamak, üçüncü gün onları tanımak olabilir. Ama Afganistan halkı, özellikle de genç kadınlar için gündem çok basittir; kendi kurtarıcımız biz olmalıyız. Kendi kararlarımızı vermeliyiz. Etrafımızdaki erkekler değil, küresel toplum değil, uluslararası aktörler değil. Bu kabul edilmediği sürece ilerlemek çok zor olacaktır. Şunu da belirtmeliyim ki, bu gerçeği bize anlatmak için dağları yerinden oynatan çok güçlü Afgan kadın liderler var ve ben bugün bunu söyleyebiliyorsam, bu onların sayesinde. Uzun vadede Afgan kadınlar ayağa kalkıp kendi adına konuşabildiği, kendi kararlarını verebildiği ve uluslararası toplumun kendi bedenleri ve zihinleri üzerinde gündem oluşturmasına izin vermediği bir seviyeye ulaşırsa, işte o zaman haklarımız için müzakere etmeye başlayabiliriz.”   ‘DOĞRU OLANI SEÇİN’   Küresel topluma “doğru olanı seçin” çağrısı yapan Pashtana Durrani, “Afganistan nüfusunun yarısı açlıkla mücadele ediyor, ruh sağlığı çöküşünde, en yüksek intihar oranlarına sahip, dört yıldır okula gidemiyor ve dört yıldır yasal olarak çalışamıyor. Bu utanç verici. Bu durum Afgan kızlarının ve kadınlarının başına, yabancı güçlerin başlattığı savaş ve ardından gelen siyasi hatalar nedeniyle geldi. Kötü kararlar yüzünden bir ülkenin yarısının temel haklara erişimi kesilemez. Afgan olsun olmasın, Müslüman olsun olmasın, Orta Asya’dan olsun olmasın vicdan sahibi herkes, Afgan kızlarının ve kadınlarının yaşadığının yanlış olduğunu görebilir. Bu gerçeği kabul eden herkes, eğitim ve fırsatlara erişim sağlayacak mekanizmaları desteklemelidir. Mesele doğru olanı yapmaktır” ifadelerini kullandı.   DÜNYA KADINLARINA ÇAĞRI   Dünyadaki kadınların birbirini desteklemesi gerektiğini vurgulayan Pashtana Durrani, dayanışmanın küresel olması gerektiğini vurgulayarak, ekledi: “Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet yalnızca bir boyut. Çocuk yaşta evlilikler, ergen gebelikleri, kız çocuklarına yönelik istismar, insan kaçakçılığı, yaşlı kadınların sağlık hizmetlerine erişememesi, cinsiyet ücret farkı… Yalnızca bir cinsiyetle doğduğumuz için önümüzde zaten sayısız engel var. Yapabileceğimiz en iyi şey, yalnızca kendimizi değil, şu anda bu dayanışmaya en fazla ihtiyaç duyan kadınları da birlikte yükseltmektir.”   YARIN: Kürt kadınların mücadelesi özgürlük vadediyor    MA / Hivda Çelebi