Çözüm umuduyla 3'üncü kez sınırı geçti: Yakılan ateş özgürlüğe vesile olsun 2025-07-17 09:27:53   İZMİR - Çözüm için üçüncü kez Federe Kürdistan Bölgesi’ne giden ve Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun silahları imha töreni izleyen İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, grubun yaktığı ateşin özgürlüğe ve umuda vesile olmasını istedi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın "Barış ve Demokratik Toplum Süreci" kapsamında yaptığı çağrı üzerine 30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu, 11 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kırsalında bulunan Şikefta Casenê bölgesinde silahları imha etme töreni düzenledi. Töreni Türkiye ve birçok ülkeden siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve insan hakları savunucuları izledi.    TARİHİ TANIKLIK    Törene katılanlar arasında yer alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, tören sonrası devlet-iktidar, muhalefet ve toplumun yapması gerekenler üzerine değerlendirmelerde bulundu. Kürt sorunun çözümü adına yapılan tarihi törene tanıklık etmenin anlamlı olduğunu söyleyen Birdal, "O heyecan ve duyguyla gittik. Habur kapısından 3'üncü girişim. Daha önce PKK'nin elindeki askerleri alma nedeniyle gitmiştim. PKK o zaman da sorunun demokratik yollarla çözümü için fırsat yaratmıştı, ama devlet bunu yapmadı. Aradan 29 yıl geçti, çok sayıda acılar yaşandı... Bir kez daha Kürt sorunun çözümü için gittik" dedi.   ATEŞİN ANLAMI   Silahların yakılmasının anlamına dikkati çeken Akın, ateşin Kürt Halkı başta olmak üzere Ortadoğu halkları için önemli olduğunu hatırlattı. Birdal, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun silahları yakarak imha etmesinin seçilmiş en iyi yöntem olduğunu vurgulayarak, yakılan ateşin özgürlüğe ve umuda vesile olmasını diledi.    TOPLUMSAL BARIŞ    Toplumun tüm kesimlerinin süreci sahiplenmesi gerektiğini belirten Birdal, "Toplumsal barış insanıyla, havasıyla, suyuyla, hayvanıyla olmalı. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da Kürt bir aile Kürtçe müzik dinlediği için polisler tarafından şiddete maruz kaldı. Kaç gündür yetkililerden bu konu hakkında bir soruşturma yapılmasını bekliyoruz. Süreç hakkında yapılması gerekenlerden bahsederken, önce bu tür hukuksuzlukların son bulması gerekiyor. Böylesi bir süreçte yapılan saldırı süreci baltalıyor"  dedi.    'TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÖYLEMİ BIRAKILMALI'   Birdal, bundan sonrası için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: "Öncelikle devlet tarafından dilendirilen 'Terörsüz Türkiye' söylemi bırakılmalı. Bu yanlış bir adlandırma. Devlet önce bundan vazgeçmeli. Diğer yandan hala barışçıl toplantılar, emekçilerin hak arayışları engelleniyor, Cumartesi Anneleri halen barikatların üzerinden karanfilleri atıyor. KHK ile ihraç edilenlerin işlerine geri iadeleri yapılmalı. Kayyım atanan belediye başkanları görevlerine iade edilmeli. Süreç bağlamında öncelikle bu hukuksuzlukları ortadan kaldırmak gerekiyor."    KOMİSYON VE KAPSAYICILIK    Meclis’te kurulacak komisyona da dikkat çeken Birdal, "Komisyon çalışmalarında şeffaf olmalı. Birde kendi alt komisyonlarını kurmalı. Bu alt komisyonlar herkesi sürece dahil etmeli. Toplumsal barış kapsayıcı olmalı. Sadece Cumhur İttifakı ve DEM Parti arasında gelişen bir barış kuşku götürür. Kürt sorunun demokratik yollarla çözümünün yasal ve anayasal bir dayanağının oluşturulması mecliste olacak. Bu yüzden şu anda birinci parti olan ana muhalefet partisinin de sürecin dışında bırakılması söz konusu olamaz. Bu noktada DEM Parti'ye ve demokrasi güçlerine rol düşüyor. Sürece destek verdiğini söyleyen tüm kesimlerle yuvarlak bir masa oluşturabilinir. Bu masada sorunun çözümünün ve çözümsüzlüğünün Türkiye'ye getirileri konuşulmalı. Çözümü için bir konsensüs oluşturulmalı" diye vurguladı.    'ABDULLAH ÖCALAN ÖZGÜR OLMALI'   Birdal, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğini belirterek, "Örneğin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala AİHM kararları gereğince serbest bırakılmalı. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı uygulanmalı. Toplumsal barış diyorsak insanlığa karşı suç işleyenler hariç genel bir af çıkarılmalı. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması umut hakkının tanınması ve özgür olması gerekiyor. Sürecin yol haritasının çıkarılması ve bir ajandaya bağlı kalınması gerekiyor" diye belirtti.     'ZEHİRLİ DİL TERK EDİLMELİ'   Öte yandan birtakım çevreler halen zehirli, nefret içeren, ayrımcı ve düşmanlık dilini kullandığına dikkati çeken Birdal, "Bu dilin değişmesi gerekiyor. Süreç için bir konsensüs oluşturulursa bu ayrımcı dili kullananların hiçbir karşılığı olmaz. Böyle zehirli bir dili kullananların medyada çıkarılmaması gerekiyor. Eğer barıştan yana olduklarını söylüyorlarsa böyle kişilere böyle bir zemini ve kürsüyü oluşturmamak lazım" diye belirtti.    ENTEGRASYONA YASAL DÜZENLEME   Birdal, adım atmanın devlette, iktidarda, mecliste, toplumsal ve siyasal muhalefette olduğunu vurguladı. Kürt sorunun çözümü için daha önce başlatılan süreçlerin heba olduğunu hatırlatan Birdal, "Bu süreç diğerlerinden farklı çünkü artık devlet de bu işin içinde. Sayın Devlet Bahçeli de 'bu devlet politikasıdır' dedi ve cumhurbaşkanına da 'bu artık sizin sorumluluğunuzdadır' diye böyle bir pas verdi. Bu sürecin küresel ve bölgesel etkileri var. 4 ülkede Kürtlerin çok önemli bir rolü var. Bu rol ve etki bilindiği için el uzatıldı. Bu elin artık eşitlik ve demokrasiye evirilmesi lazım. Geri gelecek gerillalar için özel bir hukuk oluşturulmalı. Bu kişilerin entegrasyonunu sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı" diye konuştu.    MA  /  Uğurcan Boztaş