Bir oğlunu kaybetti, diğeri dağda: Adım atma sırası devlette 2025-08-03 09:59:25 WAN- Bir çocuğu çatışmada yaşamını yitiren bir çocuğu da hala dağda olan Kadriye Gezici, ömrünü baskı, sürgün, köy yakmalara karşı mücadeleye adadı. Öcalan’ın başlattığı süreci destekleyen Kadriye Gezici, herkesi de barış için mücadeleye çağırdı.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısıyla birlikte başlayan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ne dair birçok gelişme yaşanıyor. Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrılar tüm dünyada yankı uyandırırken sürece ilişkin destek açıklamaları da devam ediyor.    İki çocuğu PKK’ye katılan Kadriye Gezici de süreci desteklediğini belirtiyor. Kadriye Gezici ve ailesinin yaşamı Kürtlerin yaşadıklarının özeti niteliğinde. Devletin baskıcı politikaları nedeniyle 33 yıl önce köyleri yakılan Gezici ailesi topraklarından göçertilse de baskıya karşı mücadele yolunu seçti.    KÖY YAKMA, SÜRGÜN, KATLİAM    Yapılan tüm zulüm ve işkencelere rağmen mücadele etmeye devam ettiğini söyleyen Kadriye Gezici, “33 yıl önce köyümüz devlet tarafından yakılarak göçe sürüklendik. Mal varlıklarımızın çoğu ateşe verildi. Bir kısmımız Wan’a diğer bir kısmımız ise İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı. Köyümüze dönmek istedik ama askerlerin şiddetine maruz kaldık. Askerlere ait bir bombanın patlaması sonucu annem, babam, amcalarım yaralanırken amcaoğlum da yaşamını yitirdi. Ama hiçbir zaman boyun eğmedik” dedi.    Bu süreçte devletin baskı politikalarına karşı ailesinden birçok kişinin mücadele ettiğini ve PKK’ye katıldığını dile getiren Kadriye Gezici’nin oğullarından Suat Gezici (Çiya Koçer) 2011’de Hikmet Gezici (Êrîş Garzan) ise 2013 yılında PKK’ye katıldı. Hikmet Gezici, 1 Haziran 2021’de Xizan’ın Owanis köyünde çatışma sürecinde yaşamını yitirdi. Kadriye Gezici’nin bir kardeşi ise 29 yıldır cezaevinde tutuluyor.    OĞLUNU KAYBETTİ    Oğlu Hikmet Gezici (Êrîş Garzan) siyasi çalışmalardan sonra 9 ay boyunca tutuklu kaldıktan sonra PKK’ye katıldığın belirten Kadriye Gezici, “Oğlum İstanbul’da tutuklandı. Heyetle beraber İstanbul’a gittik. Cezaevinin önünde oğlum Hikmet’e hakaret ve işkence etmişlerdi. 9 ay boyunca zulüm yaptılar. 9 ay sonra oğlumu bıraktılar. Ardından tekrar oğlum Hikmet’ten hiçbir haber alamadık. Bir süre sonra bize ölüm haberi geldi. Ben o zaman yaylada kalıyordum. Xizan tarafında bir silahlı çatışma olduğunu gördüm. Daha sonra oğlumun Owanıs köyünde şehit düştüğünü söylediler. Cenazeyi Bedlîs’e götürmüşlerdi. Morga gittik ve cenazeyi aldık, sonra köyümüze geri döndük” diye anlattı. PKK’ye katılan diğer oğlundan hiçbir haber alamadığını da belirten Kadriye Gezici, baskı ve zulüm politikalarına karşı sessiz kalmayacaklarını ifade etti.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin arkasında olduklarını ve desteklediklerini belirten Kadriye Gezici, Öcalan’ın ve PKK’nin üzerine düştüğü sorumlulukları yerine getirdiğini ve adım atma sırasının devlette olduğunu ifade etti.    ‘ÖCALAN ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI’   Yıllardır halkın tek talebinin barış olduğunu söyleyen Kadriye Gezici, “Sayın Öcalan ve PKK üstüne düşeni yaptı ama devlet nezdinde aylardır halen atılmış somut bir adım yok. Halk ve örgüt üzerine düşeni yaptı. Devlet de bunu iyi bilmelidir ki Kürtler artık eski Kürtler değildir. Ölüme, katliama hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz ve devletin oyunlarına da kanmayacağız. Kürtlerin tüm mücadelesi kendileri içindir. Aynı zamanda sadece Kürtlerin tek değil ezilen tüm halkların hakları tanınmalıdır. Yıllarca Sayın Öcalan ve bu halk onurlu bir barışın olabilmesi için çabaladı ve çalıştı. Ama devlet her zaman barışı değil savaşı konuştu. Şuan ise barışın sağlanabilmesi için çabalıyorlar. Bizler barış sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.    EŞİT YURTTAŞLIK TALEBİ    Halen retçi bir politikanın devrede olduğunu söyleyen Kadriye Gezici sözlerini şöyle tamamladı: “Amacımız: eşit yurttaşlık şartların sağlanması, Kürtçenin resmi dil olarak tanınması ve eğitim dili olmasıdır. Tüm annelere sesleniyorum; gelin bizler bu barışı sağlamak için üzerimize düşeni yapalım. Artık iki taraftan da gözyaşı dökülmesin huzur ve refahın olduğu bir ortamda yaşayalım. Siyasi partilerin üzerine bu dönemde çok görev düşüyor.”    MA / Bilal Babat