Devletin Kürtçe ile imtihanı: Amed’de ‘barış’ sözü, Meclis’te ‘bilinmeyen dil’ 2025-10-17 17:36:09   ANKARA – Meclis’in resmi hesabında ilk kez yapılan Kürtçe paylaşım dikkat çekerken, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Amed’de “barış” vurgusuyla kullandığı Kürtçe sözler, aynı kurumun tutanaklarında hâlâ “bilinmeyen dil” olarak kayda geçiyor.   Meclis’in resmi X hesabı ilk kez Kürtçe bir paylaşım yaptı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Dicle Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı açılış töreninde dile getirdiği “Bi hev re bibin dil bi dil, dest bi dest; aşîtî li nav me ra be” (Birbirinizle dil ile dil olun, el ile el; aramızda barış olsun) sözleri Meclis’in resmi hesabında Kürtçe olarak paylaşıldı. Ancak aynı Meclis, hâlâ Kürtçe konuşmaları “bilinmeyen dil” olarak tutanaklara geçiriyor.   Paylaşım, Meclis’in resmi kanallarında ilk kez Kürtçe bir ifade kullanılması anlamına geliyor. Kısa sürede sanal medyada gündem olan paylaşım kimileri tarafından “gecikmiş bir sembolik adım” olarak nitelenirken, kamuoyunun bir kısmı tarafından ise “dil üzerindeki çifte standart” olarak yorumlandı.   AYNI MECLİS’TE KÜRTÇE ‘BİLİNMEYEN DİL’   Ancak Meclis’in Kürtçeye bakışındaki çelişki sürüyor. Kürtçe ifadelerin sanal medya üzerinden “barış mesajı” olarak paylaşılabildiği bu dönemde, Meclis Genel Kurulu’nda yapılan Kürtçe konuşmalar hâlâ “bilinmeyen dil” olarak tutanaklara geçiriliyor. Milletvekillerinin kürsüde Kürtçe birkaç kelime dahi söylemesi durumunda mikrofonları kapatılıyor; tutanaklarda bu kısımlar "bilinmeyen dil" olarak yer alıyor.   BARIŞ ANNELERİ’NİN SESİ SUSTURULMUŞTU   Bu çelişkinin en güncel örneği, Meclis’te geçtiğimiz haftalarda, “Milli Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu”nda yaşandı. Komisyona davet edilen Barış Anneleri, yıllardır sürdürdükleri adalet ve barış çağrısını Kürtçe dile getirmek istediklerini belirtti. Ancak bu talep, bizzat Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından reddedildi. Annelerin, “Biz Türkçe bilmiyoruz, acımızı kendi dilimizde anlatmak istiyoruz” sözlerine rağmen konuşmalarına izin verilmedi. Bu olay, Meclis’in resmi hesabında Kürtçe bir cümlenin paylaşılmasından sadece birkaç hafta önce yaşanmıştı.   KÜRTÇE: YASAKLA SEMBOL ARASINDA   Kürtçeye dair bu ikircikli tutum, Türkiye’nin dil politikasındaki yapısal çelişkiyi bir kez daha görünür kıldı. Bir yandan kültürel bir renklilik olarak vitrine çıkarılan Kürtçe, diğer yandan siyasal alanda hâlâ meşruiyet sınırlarının dışında tutuluyor.   ‘BARIŞ’ SÖZÜ NEREDE YANKI BULUR?   Meclis Başkanı Kurtulmuş’un “aşîtî” vurgusunun Amed’de dile getirilmesi, Kürt coğrafyasında yaşayanlar açısından sembolik bir anlam taşıyor. Ancak aynı makamın, Meclis çatısı altında Kürtçe konuşmayı reddetmesi, bu sembolizmi politik bir tutarsızlığa dönüştürüyor. Barışın dili olarak dile getirilen Kürtçe, yine aynı iktidar dili tarafından “bilinmeyen” kılınıyor. Kürtçe, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî belgelerinde hâlâ tanınmış bir statüye sahip değil. Eğitimde, kamu hizmetlerinde ve yargıda kullanılmasına izin verilmiyor. 2012’de yapılan sınırlı yasal değişikliklerle “seçmeli ders” olarak yer bulsa da devletin resmi kurumları nezdinde hâlâ “tanınmamış” durumda.   Meclis’in resmi hesabında Kürtçe bir cümlenin paylaşılması, sembolik bir “ilk” olsa da; bu adım, Kürtçeye yönelik sistematik dışlamayı ortadan kaldırmıyor. Tersine, devletin Kürtçeye yaklaşımındaki “görünürlük ile yasak” arasındaki dengeyi  daha da çarpıcı hale getiriyor. Kürtçe’nin kamu kurumlarında, özellikle de Meclis kürsüsünde hala özgürce konuşulamadığı Türkiye’de, sanal medyada paylaşılan birkaç kelimenin “barış” anlamına gelip gelmediği ise toplumun hafızasında sorgulanıyor:   MA / Fırat Can Arslan