Campbell’in ailesi cenazeyi almak için Türkiye ve İngiltere’ye dava açıyor

img

ANKARA - Dirk Campbell, 2018 yılının Mart ayında Efrîn’de yaşamını yitiren kızı Anna Campbell’in cenazesi almak için Türkiye ve İngiltere hükümetleri hakkında yasal işlem başlatmaya hazırlanıyor.

YPJ savaşçısı Anna Campbell (Helin), Efrîn’e yönelik askeri operasyon sırasında 24 Mart 2018 tarihinde, savaş uçaklarını saldırısı sonucu yaşamını yitirmişti. Campbell ailesi, aradan geçen zamana rağmen halen çocuklarının cenazesini alamadı. Baba Dirk Campbell, kızının cenazesinin ülkesine getirilmediği için Türkiye ve İngiltere hükümetlerine karşı yasal işlem başlatıyor.
 
Dirk Campbell, geçen hafta Londra’da gerçekleştiren “Rise up For Rojava” eyleminde “Anna’yı eve getirelim” kampanyası başlattığını duyurdu. Campbell, hukuki süreçler için gerekli olan fonu neredeyse sağlamış durumda.
 
Campbell, içinde bulunduğu sürece dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu. Kızı Anna'nın politik genç bir kadın olduğunu ifade eden Campbell, Anna’nın tüm zamanını ve enerjisini protesto eylemlerine ayırdığını, siyasi tutuklulara mektuplar yazdığını, İngiltere'de yaygın bir “eğlence” olan at üstünde gerçekleştirilen tilki avlarına sabotaj eylemleri gerçekleştirdiğini, Calais Jungle adlı Fransız mülteci kampında gönüllü çalıştığını, Dale Farm'dan polis şiddeti ile atılan gezginlerle beraber direndiğini, Le Zad komünüyle birlikte bir havaalanı inşaatını durdurduğunu, silah üreticilerine karşı eylemler gerçekleştirdiğini anlattı.
 
Campbell, üniversiteyi bitirmesi ardından 2017 yılının Mart ayında Anna’nın kendisine “Rojava devrimi için savaşmak istiyorum” dediğini aktardı.
 
RESMİ MAKAMLAR CEVAP VERMEDİ
 
Anna’nın yaşamını yitirmesinden sonra Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC), İngiltere Dış İşleri Bakanlığı ve Milletler Topluluğu Ofisi ile toplantılar yaptığını anlatan Campbell, bu kurumların kendisine yardımcı olacaklarını beyan ettiklerini ancak aradan geçen zamana rağmen bir gelişme olmadığını söyledi. Campbell, "Rojava'ya gidip kızımı kendim bulmak istedim. Bunun için Londra'daki Türkiye Büyük Elçiliği’ne defalarca gidip, güvenli geçişimi sağlamalarını istedim. Fakat hiç bir başvuruma resmi cevap alamadım” diye belirtti.
 
‘KIZIM GÖMÜLMEDİ’
 
Campbell, kızı Anna’nın yaşamını yitirmesi ardından gömülmediğini belirterek, “Türklerin cenazeleri düştükleri yerde bırakmak gibi bir politikaları var. Ve o cenazeleri almaya çalışan herkesi de vuruyorlar. Tam olarak nerede öldürüldüğünü biliyorum, Mahmudiye'de bir evin hemen dışında, Efrîn'in kuzey doğusunda. Kızım hala orada yatıyor" diye konuştu.
 
‘DEFNETME HAKKIMI ELİMDEN ALDILAR’
 
Campbell, Türkiye hükümetine, kızının cenazesini defnetme hakkını engellediği için dava açacağını kaydederek, "Türkiye hükümeti uluslararası kanun gereği yasal olarak cevap vermek zorunda. Bu zorunluluğu yerine getirmezlerse dava açacağım. İngiltere hükümetine karşı da yasal işlem başlatacağım. Çünkü Türkiye hükümetine, vatandaşlarının haklarını korumak amacıyla baskı oluşturmadılar. Bu çok uzun bir süreç olacak, bilgi, kanıt, tanık bulmam ve yasal olarak su geçirmez bir dosya oluşturmam gerekiyor" ifadelerini kullandı.
 
‘ERDOĞAN HAKKINDA ZORLA GETİRME KARARI’
 
Campbell, Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlatılan askeri operasyona karşı da batı ülkelerinin somut tepkiler göstermemesinin skandal olduğunu söyledi. Campbell, şunları ifade etti: “ABD diplomatları Kürtlere yardım etmek adına tek bir şey yapmadı. Bu hem ihanettir hem de batının Erdoğan'ın sert tavırları karşısında zayıflığının kanıtıdır. Protestolarla bir yere gelinemez. Ki zaten bu nedenle yasal işlem başlatıyorum. Erdoğan'ın benim davamda uluslararası hukuka uymadığı taktirde, o ve dostları için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde zorla getirme kararı çıkartılacak. Bu hukukun gerektirdiğidir. Batının eylemsizliğinin en önemli nedenlerinden biri de Türkiye’nin bir NATO ülkesi ve silah alımında iyi bir müşteri olması. NATO dahilinde ABD’den sonra en büyük orduya sahip Türkiye. Politik olarak da Rusya, İran ve Suriye'ye komşuluğu nedeniyle çok önemli bir coğrafyada. Dolayısıyla batı da Erdoğan'ın tepesini attırmak istemiyor.
 
Yatıştırma politikaları 1939'da Hitler'de işe yaramadığı gibi şimdi 2019'da da Erdoğan'da işe yaramıyor. Sosyopatlar gerçekleri kişisel çıkarlarına bağımlı kılarlar. Halkı ezerek yükseliyorlar. Felidae'den Akif Pirinççi'nin dediği gibi, 'Karşı çıkılmayan kötülük sırtını her zaman iyi niyetli bir boyun eğişe dayayabilir', yani her şey olmasına izin verdiğimiz kadar kötü olacaktır.”
 
“Anna’yı eve getirelim” kampanyası için ve Dirk Campbell’e ulaşmak için ilgili link: crowdjustice.com/case/bring-anna-home