Deştin raporu: Çimento fabrikası doğaya ve insan sağlığına zararlı

img
MUĞLA - Menteşe ve Yatağan ilçelerinde bulunan Bayır ve Deştin’de yapılması planlanan çimento fabrikası ve hammadde tesisine ilişkin yayınlanan raporda, fabrikanın doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar vereceği vurgulandı.
 
Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu, Muğla’da yapılmak istenen çimento fabrikası ve hammadde tesisine ilişkin “Muğla Bayır/Deştin’de Kurulmak İstenen Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocaklarının Çevre ve İnsan Sağlığına Etkileri” isimli bir rapor yayınladı.
 
Çimento fabrikaları hem hammadde ocakları, kırma ve öğütme tesisleriyle, hem fosil yakıt kullanarak yapılan çimento üretim teknikleriyle havayı, suyu, toprağı kirleten en önemli kirletici tesislerden birisi olduğu belirtilen raporda, “Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Deştin Mahallesi ile Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ortak sınırında olan Tekağaç sırtı mevkiinde, etrafında yerleşim yerleri, bağ, bahçe, zeytinlik alanlar, tarım alanları, dere ve baraj gibi su kaynakları bulunan ve tamamen orman alanı içerisinde, 7 bin 751 dönümlük alana Entegre Çimento Fabrikası kurulmak isteniyor. Muğla Çimento San. ve Tic. A.Ş tarafından, tamamen orman alanı içinde, 13 adet kil ve kalker ocağı, bir beton santralı ve çimento fabrikası ile Bayır Ovası sulama sahasını, Kazan Göleti yağış havzasını ve yağışlı dönemlerde buraları besleyen sulu ve kuru dereleri, Bayır barajını, nitelikli tarım alanlarını, zeytinlikleri, arıcılık dahil bütün tarım ve hayvancılık faaliyetlerini ve o yörede yaşayan tüm canlıları olumsuz etkileyecek, hastalıklara ve dönüşü olmayan sonuçlara yol açacaktır” denildi.
 
ÇİMENTO KİRLETİCİDİR
 
Çimento üretiminin her aşamasında farklı kirleticilerin ortaya çıktığı belirtilen raporda, çimentonun kendisinin de önemli bir kirletici olduğuna vurgu yapıldı. Çimento tozunda arsenik, kurşun, krom, kobalt, bakır, nikel, kalay, çinko, civa gibi metallerin bulunduğuna dikkat çekilen raporda, “Çimento üretiminde fosil yakıt yakmanın yanı sıra yakıt maliyetini düşürmek amacıyla alternatif yakıt olarak kullanılan sanayi atıklarının yakılması atmosfere daha çok ağır metaller, dioksin ve furan gibi zehirli gazların atılması ve çevrenin daha çok kirletilmesi demektir. Termik santralların radyoaktif elementler içerdiği bilinen ve bilim insanlarının yapı malzemesi olarak kullanılması sakıncalıdır dedikleri küllerinin çimento üretiminde kullanılmak istenmesi ayrı bir sorundur” diye belirtildi.
 
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİSİ YÜZDE 5
 
Çimento fabrikalarının bacalarından salınan ve havayı kirleten küçük partiküllerin de hastalıklar ve ölüme neden olduğuna değinilen raporda, “Her bir 50 kilogramlık çimento torbası için 25 kilogram kömür yakılır. Yaklaşık her bir ton toz çimento üretiminde bir ton karbondioksit açığa çıktığı hesaplanmaktadır. İklim değişikline neden olan sera gazlarının yüzde 5-6’sı çimento üretimi kaynaklıdır. 16 yıldır Bayır’da/Deştin’de çimento fabrikası kurulmaması için mücadele eden başta Deştin ve Bayır köylüleri olmak üzere tüm yaşam savunucuları olarak bizler yıllardır termik santralların havayı, suyu, toprağı kirletmesi, tüm canlıları ve insanları zehirlemesi yetmezmiş gibi yeni bir kirletici tesis olan çimento fabrikası kurulmasını istemiyoruz” ifadeleri yer aldı.
 
SU KAYNAKLARINA ETKİSİ
 
Fabrika ve ocakların kurulmak istendiği alanın tarım alanlarının sulanması için su üretim alanı olduğu aktarılan raporda, “Çimento fabrikası çevresinde ve batısında kil ve killi kireç taşlarında açılacak ocaklar, doğusunda (Kuzeydoğuya uzanan) kireç taşı ocakları yer almaktadır. Ancak burada bir seri sorun vardır. Kazan Göletini besleyen Koca Dere ve kolları kireç taşı ocaklarının açılacağı araziden geçmektedir. Güneydeki Bayır Barajı havzası da kireç taşı ocaklarının açılacağı alana komşudur. DSİ 21. Bölge Md’lüğü uyarı ve çekinceleri ile kil ve kireçtaşı ocaklarının açılacağı alanlar çelişmektedir. Açık ocak işletmesi yapılmak istenen kızılçam ormanı Yatağan Barajı, Kazan Göleti ve Bayır Barajı su yüzeylerinden ve bu barajlardan sulanan tarım alanlarından buharlaşan suyun oluşturduğu nemli havanın etkisinde bulunmaktadır” diye belirtildi.
 
SEL RİSKİ
 
Bölgede çam balı üretiminin önemli geçim kaynaklarından olduğuna işaret edilen raporda, buradaki ormanların çam balı üretimi bakımından değerli olduğu ve tahrip edilemeyeceği vurgulandı. Açılacak taş ocaklarının çukurlarının doldurulup ağaçlandırmanın mümkün olmadığı belirtilen raporda, “Taşın üstüne de fidan dikip, ağaçlandırma yapılamaz. Çimento fabrikasının kurulacağı alana düşecek yüksek yağışların yüzeysel akışa dönüşüp, sel oluşturacağı göz önüne alınarak, bu suların akıtılacağı dereler işaretlenmiştir. Açılacak kireç taşı ocaklarına düşecek yüksek yağışların yüzeysel akışa ve sele dönüşüp, kazı materyallerini derelere, tarım alanlarına taşıyacağı, Kazan Göleti’ni dolduracağı da hesaba katılmalıdır. Çünkü Kazan Göletini besleyen Koca Dere ve yan kolları taş ocaklarının açılacağı arazidedir” diye aktardı.
 
KORUNMASI GEREKEN TÜRLER
 
Proje alanının fauna listelerinin incelendiği belirtilen raporda, “Tablo incelendiğinde proje alanında tespit edilen iki yaşamlıların tamamının; sürüngenlerin yüzde 66,7sinin; kuşların yüzde 88,9’unun; memelileri ise yüzde 57,1’inin Bern Sözleşmesi uyarınca koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Toplamda ise alanda tespit edilen türlerin yüzde 75’i Bern Sözleşmesi ile koruma altındadır. Tüm bu bulgular ışığında ÇED raporunun çalakalem yazıldığı ve gerçekleri yansıtmadığı düşünülmektedir. ÇED raporunda sunulan veriler mevzuat bağlamında incelendiğinde projenin, Türkiye’nin 24 Aralık 1979 onayladığı Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarının Korunması (Bern) Sözleşmesi’nin 4’üncü maddesine 21, 6’ıncı maddesine 9, 7’inci maddesine 12 defa aykırı olduğu açıkça ortadadır. Ayrıca proje, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20’inci Maddesine de aykırıdır” ifadeleri yer aldı.
 
HASTALIK RİSKİ YÜKSEK
 
Toplanan verileri veya anketleri kullanan çalışmaların, bir çimento fabrikasının yakınında yaşayanlarda solunum veya kardiyovasküler hastalıklar arasında pozitif ilişkiler saptadığı aktarılan raporda, “Spirometri ve göğüs tomografisi gibi tetkikler kullanılmış ve çimento fabrikalarından uzakta yaşayanlara kıyasla yakınlarda yaşayanlarda daha yüksek solunum bozukluğu veya pulmoner amfizem riski gösterilmiştir. Kanserle ilgili çalışmalar kanser sıklığı veya ölüm oranı ile çimento fabrikasının yakınlığı arasında pozitif bir ilişki bulmuştur. Bir çalışma, çimento fabrikalarının bitişiğindeki alanlarda tüm kanserler ve kolorektal ve periton kanseri (sadece erkeklerde) gibi hava kirliliği ile ilgili olmayan neoplazmalar için daha yüksek bir ölüm oranı saptamıştır. İki çalışmada çocuklarda gelişen kanserler değerlendirilmiş, bunlardan biri çimento fabrikasının yakınında yaşayan popülasyonda uzakta yaşayan popülasyona göre yaklaşık dört kat daha yüksek pediatrik kemik tümörü insidansı saptanmıştır” denildi.
 
HAVA KİRLİLİĞİ OLUŞACAK
 
Kurulacak çimento fabrikasının ciddi hava kirliliği yaratacağına vurgu yapılan raporda, “Nihai ÇED raporunda verilen baca gazı emisyon modellerinde hesaplanan PM2.5 düzeyleri Deştin bölgesinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarının üzerindedir. Bu hali ile bölge halkı için başta akciğer ve mesane kanseri için risk oluşturabileceği gibi, yeni doğan döneminden başlayarak tüm yaş gruplarının akciğer ve damar sistemi üzerinde kalıcı olumsuz sağlık etkileri söz konusudur. Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan kömürlü termik santrallerinin olduğu alan Muğla’daki ana kükürt dioksit sıcak nokta kümesinin olduğu kısma denk düşmekte ve Türkiye’deki en büyük sıcak emisyon noktası olma özelliği taşımaktadır. Bu küme aynı zamanda dünyadaki on birinci en büyük insan kökenli emisyon kaynağı olarak biliniyor” ifadeleri yer aldı.
 
PROJENİN İPTALİ İSTENDİ
 
“Kurulması planlanan çimento fabrikasının doğaya ve insan sağlığına zararlı etkilerinin olması kaçınılmazdır” denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Ayrıca bölge de yakınında üç termik santral, çok sayıda mermer ocağı olan ormanlık bir alandır. Doğru olmayan yere çimento fabrikası yapılması, halka rağmen yeni çimento fabrikası yapılması en temel insan haklarından olan sağlıklı yaşama hakkının, temiz hava soluma hakkının hiçe sayılması anlamına gelmektedir. Bunun için bizler; 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli planlardan sanayi alanı tanımının çıkarılmasını, mahkeme kararı ile iptal edilmiş 1’inci ÇED raporunun kopyası olan 2’inci ÇED raporunun iptal edilmesini, Entegre Çimento Fabrikası amaçlı hazırlanmış 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptalini, Menteşe Belediyesi tarafından verilmiş Yapı Ruhsatının iptalini istiyoruz.”