Şırnak’ta ağaç kıyımı: Ortak mücadele çağrısı

img
ŞIRNAK - Şırnak’ın Besta bölgesinde devam eden ağaç kıyımına tepki gösteren ekolojistler, kıyım durdurulmazsa ekolojik krizin başlayacağını belirterek, buna karşı ortak mücadele birliğinin sağlanmasının önemine vurgu yaptı.
 
Şırnak’ın Besta Bölgesi’nde bulunan Cinîwer, Xerbige, Navyan, Bêlûzer, Şerevan ve Rîsor bölgelerinde askerlerin gözetiminde korucuların katılımıyla başlatılan ağaç kıyımı devam ediyor. Bölgede kesilen tonlarca ağaç kamyon kasalarında kent dışına çıkarılıp, buralarda satışa sunuluyor. “Güvenlik” gerekçesiyle başlatılan ağaç kıyımı aralıksız sürerken, İstanbul, Mardin ve Diyarbakır’dan Şırnak’a gelen ekolojistler, doğa talanına tepki gösterdi. 
 
‘AĞAÇ KIYIMI ÖZEL SAVAŞIN BİR PARÇASI’  
 
Munzur Çevre Derneği üyesi İbrahim Hakkı Eren, bölgedeki talanın özel savaş politikalarından bağımsız yürütülmediğini söyleyerek, “Yaşam alanlarının tahribatı bizim gibi sömürge ülkelerde çok daha yoğun, sermaye burada doğa talanı üzerinden rantı daha rahat gerçekleştiriyor. Şırnak Barosu’nun verilerine göre Şırnak’ta genel orman haritasının 6 ayda yüzde 8’inin yok edildiği bilgisi var. Bu çok ciddi bir oran. Bu doğanın rant için kurban edilmesini aşan bir durum. Burada özel bir politika var. Bunu çok net ve açık bir şekilde ifade etmek gerekiyor ki bu talanın burada uyarlama biçimi bir savaş politikası şeklinde gelişiyor. Geçmiş dönemlerde de doğaya dönük saldırıları biliyoruz. 90'larda helikopterlerle ‘cırcır böceği var’ adı altında kimyasallar atılarak orada ki yaşam yok edilmeye çalışıldı. Özellikle de yaz aylarında operasyonlar sonucu orman yakmalar söz konusu. Geçen yıllarda Dersim'de Hozat bölgesinde orman yangınları başlamıştı. Halk ve ekolojistler müdahale etmeye çalıştı. Ama önümüze askerleri araçlarla, barikatlarla bir set örüldü ve orman yangınlarına günlerce müdahale edilmedi. Çok ciddi bir alan yandı. Bugün de daha pervasızca, daha düşmanca bir şekilde Şırnak'ta ağaç kesimleri yapılıyor. Bu duruma çevre ve doğa koruma noktasında kendisini sorumlu gören herkesin tepki göstermesi gerekiyor. Yoksa burada bir yaşam yok olacak" dedi. 
 
ORTAK MÜCADELE
 
Eren, bölgedeki kıyımına karşı ortak bir tepkinin önemine dikkat çekerek, “Burada ulusal bir sorun var. Ezen ve ezilen bir ulus sorunu var. Bugün Kürdistan'da yaşanılanlara sessiz kalınmakta. ‘Burası bir savaş alanı dolayısıyla ağacının kesilmesi mübahtır' düşüncesi topluma empoze ediliyor. Bir şoven dalga ile ‘meşruluğunu’ kitlelere anlatıyor. Kitleler de bu şoven etkinin altında hareket ediyor. Ekoloji çevrelerinde de benzer durumların olduğunu belirtmek gerekiyor. Ama bu çevrelere meseleyi anlatmak ve harekete geçirmek gibi bir sorumluluğumuz var. Dolayısıyla o şoven etki kırıldığında duyarlılığın olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bu saldırılara karşı ortaklaşılmadığı sürece ve güçlü bir politika ortaya konulmadığı sürece biz de sadece izleyen ve dönemsel olarak gündemine alan bir durumla karşı karşıya geleceğiz. Yeterince görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz sürece bu süreç devam edecektir. Ortak bir söz ve mücadele birliği bizim için gereklidir” diye konuştu. 
 
‘ÖNÜ ALINMAZSA EKOLOJİK KRİZ BAŞLAYACAK’
 
Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Murat Bilgiç de, “Biz, ‘Neden ağaçlar kesiliyor?’ sorusunu sorma aşamasını çoktan geçtik. Yüzyıldır, Kürtler adına ne varsa kırımdan geçiriliyor. Irkçılıkları Kürdün ağacına kadar uzandı. Ancak, Türkiye’de bulunan ekolojistlerin bu konu hakkında yeteri kadar bilgisi yok. Devlet yetkililerinin açıklamalarına baktığımızda, sanki burada sadece ‘güvenlik sorunu’ var da ve onun dışında başka bir sorun yokmuş gibi gösteriliyor. Bundan dolayı da tepki de gelişmiyor. 1990’lı yıllarda köyleri boşaltarak bölgeyi yok etmek istediler. Bu tutmadı, halk geri döndü. Şimdi de ağacını keserek yaşam alanını yok ediyorlar” şekline konuştu. 
 
“Susmak bu kıyıma destek vermektir” diyen Bilgiç, “Kısa sürede bu kırımın önüne geçilmezse bir ekoloji krizi başlayacaktır. Ekoloji hareketlerinin buna karşı duyarlı olması gerekir. Bu bütün insanlığın, canlıların ve dünyanın sorunudur” dedi. 
 
‘ŞIRNAK’A NEFES OLALIM’
 
Mardin Ekoloji Birliği’nden Yekta Zankırkıt ise, “Bu katliamı durdurmak için ne gerekiyorsa yapmalı ve alanlarda olmalıyız. Türkiye’nin batısından doğa kıyımı için çıkartılan ses buradaki kıyım için çıkartılmıyor. Doğayı korumak arasında ikiyüzlülük var. Elimizden geldiği kadar karşı durmalı ve ses çıkartmalıyız. Gelin hep birlikte Şırnak’ın nefesi olalım” diye konuştu. 
 
MA / Zeynep Durgut