MUĞLA - Akbelen Ormanı için direnenler, ağaçların kesildiğini ancak toprak ve suyun yerinde olduğuna işaret ederek, "Akbelen yaşıyor, sahip çıkalım" çağrısı yaptı.
Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mahallesindeki Akbelen Ormanı, Yeniköy-Kemerköy (YK) Enerji tarafından açılmak istenen linyit ocağı için büyük oranda yok edildi. Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) verilerine göre bölgede 65 bin ağaç kesildi. Geriye kalan ağaçların kesilmesini önlemek için direniş sürerken, yaklaşık 70 ağacın kaldığı alana karakol kurulması dikkati çekti.
Askerler, İkizköylü Hasan Demir'in tapulu arsası olan alana baskın düzenleyerek, çadır ve konteynere el koydu. Asker ablukası sürerken, direnişçiler Milas Sulh Hukuk Mahkemesi’nden jandarmanın el koyduğu alanla ilgili tespit çalışması istedi. Mahkeme, bilirkişilerin tespit çalışması için onay verdi. 14 Eylül’de keşif yapılan alana avukat ve tarla sahipleri alınmadı. Nöbet alanına alınmayan direnişçiler, eylemlerini tarlalarda sürdürüyor.
Akbelen Ormanı için 4 yıldır mücadele eden İkizköylüler ve yaşam savunucuları, direniş alanındaki son duruma dair konuştu.
'AKBELEN YAŞIYOR, SAHİP ÇIKALIM'
Dört yıldır mücadelelerini sürdürdüklerine dikkati çeken İkizdere Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık, “Buradaki bütün ağaçları kestiler, sadece nöbet alanımız kaldı. İki yıldır nöbet tuttuğumuz yerdeki bize ait çadır, baraka, tuvalet... her şeyimizi aldılar. Şu an işgal eden onlar ama burada işgalci muamelesi görüyoruz. Biz direnişimizi sürdürüyoruz” dedi.
Ağaçlar kesilse de toprak ve sularının yerinde durduğunu belirten Işık, Akbelen’i yaşatmak için mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı. Işık, insan için en önemli şeyin oksijen, ekmek ve su olduğunu vurgulayarak, "Ama elektrik ve madeni en öne koydular. Şirketin işini kolaylaştırmak için buraya karakol kuruyorlar. Burada ağaçlar, çiçekler, kuş, toprağımız duruyor. Biz bunları korumak için mücadelemize devam edeceğiz. Akbelen hala yaşıyor, Akbelene sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.
‘TOPRAĞIMIZI KORUYORUZ'
Akbelen mücadelesinde ekolojistlerin kendilerini yalnız bırakmadığını belirten İkizköylü Aytaç Yakar, nöbet tuttukları özel mülke ait bölgeye en son el konulduğunu söyledi. Yakar, “Bizim suçumuz ne? Doğamızı, toprağımızı koruyoruz. Kim bir saat su içmeden, hava almadan yaşayabilir. Toprağımızı serbest bıraksınlar. Ellerini ayaklarını buradan çeksinler. Mücadelemize devam edeceğiz" diye belirtti.
'TOPRAĞIMIZI ALAMAYACAKLAR'
Akbelen’de çocuklarına güzel bir gelecek bırakmak istediğini ama dedelerinden kalan zeytinliklere göz dikildiğini belirten İkizköylü İlkay Demir, "Hırsız gibi insanların arazisine girdiler. Kuşun kurdun yuvasını bozmak suç değil mi? Gözümün önünde hayvanları katlettiler. Şimdi konteynerimiz, sobamız, battaniyemiz yok. Ama benim evimde battaniye bitmez. Çadır, uyku tulumu alıp nöbet bekleyeceğim. Çamlarımızı aldılar ama topraklarımızı alamayacaklar" diye konuştu.
İNSANLIK SUÇU
Desteğe gelen ekolojist Ahmet Tatar ise, devletin şirkete menfaat sağlamak için ormanları yok ettiğini söyledi. Tatar, "Teslim olmayacağız. İtaat etmeyerek direnişimizi sürdüreceğiz. Köylünün kendi hakkı olan toprağını, havasını, suyunu, zeytinliklerini geri almasını arzuluyoruz. Yapılanlar insanlık suçudur. Bu insanlık suçunun sona ermesi gerekiyor” diye belirtti.
MA / Delal Akyüz