‘Torba yasa ile köylünün geçim kaynakları elinden alınıyor’

img
İZMİR – Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri devam eden 130 maddelik torba yasa ile yapılacak değişiklikleri değerlendiren EGEÇEP Dönem Sözcüsü Ali Osman Karababa, köylünün geçim kaynaklarının elinden alınmak istendiğini söyledi. 
 
İktidar milletvekilleri tarafından Meclis’e sunulan 130 maddelik "Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye devam ediyor. Birçok maddede değişiklik yapması öngörülen tasarıda Maden Kanunu’nun 54, 55, 56, 57, 58. maddeleri ile Mera Kanunu’nun 61. maddesinde de değişiklikler yapılması öngörülüyor. Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Ali Osman Karababa, değişiklik yapılması planlanan maddeleri değerlendirdi. 
 
‘ÇED KARARI ARANMAYACAK’
 
Tasarının 54, 55 VE 56’ncı maddeleri ile Maden Kanununda yapılmak istenen değişikliklere dikkat çeken Karababa, “Buna göre çevreye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve diğer izin süreçleri 3 ay içinde bitirilmezse izin verilmiş sayılacak. Orman alanlarında yapılacak madencilik faaliyetleri için ilk 10 yıl için herhangi bir bedel alınmayacağı düzenlemesi getiriliyor. Altın gümüş, nikel gibi dördüncü grup madenlere ilişkin ek arama süresi tanınıyor. Ayrıca ‘jeolojik haritalama, jeofizik etüd, sismik, karot, kırıntı ve numune almaya yönelik faaliyetler için ÇED kararı aranmayacağı’ öngörülüyor” dedi.
 
‘SERMAYENİN ÖNÜ AÇILIYOR’
 
ÇED raporunun hazırlanmasının bilimsel bir araştırmanın yapılması anlamına geldiğini belirten Karababa, “ÇED raporunda Yapılmak istenen bir girişimin doğa ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin neler olacağı belirlenir. Bu da iyi seçilmiş uzmanlar tarafından yapılacak uzun bir çalışma süreci anlamına gelir. Tabiatıyla benzer şekilde gerekli uzunlukta bir sürecin de rapor ilgili Bakanlığa teslim edildikten sonra yazılanların gerçeklerle ne kadar bağdaştığının (günümüzde çok sayıda ÇED raporunun kopyala-yapıştır şeklinde hazırlandığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda) Bakanlıktaki uzmanlarca değerlendirilmesi için de gereklidir. Sermaye bu süreçleri beklemek istemiyor. Hükümet de onların yolunu açmak istiyor. ÇED raporlarının incelenme süreci de bu nedenle 3 ay ile sınırlandırılmak isteniyor. Özet olarak bunun anlamı ÇED sürecinin rafa kaldırılmasıdır. Bu kadar kısa sürede yeterli bir ÇED raporu değerlendirilmesi yapılamaz” diye konuştu. 
 
‘DENETİMDEN UZAK DAHA FAZLA ÜRETİM HEDEFLENİYOR’
 
Tasarının 57’nci maddesi ile Maden Kanunu'nun 24’üncü maddesinde değişiklik önerildiğini aktaran Karababa, “Buna göre, işletme izninden sonra madenlerin en kısa zamanda tam kapasite ile çalışması amacıyla projede beyan edilen üretim miktarından yüzde 30'dan az üretim yapanlara önce para cezası ardından ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor. Değişiklikle çevresel etki değerlendirmesi ve denetimlerden uzak şekilde hızla, çok daha fazla üretim hedefleniyor” diye ekledi.
 
‘DAHA ÇOK KİRLİLİİK, DAHA ÇOK CANLININ YOK EDİLMESİ GERÇEKLEŞECEK’
 
Tasarının 58’inci maddesi ile Maden Kanunu'nun Ek 1. maddesinde değişikliğe gidildiğini de hatırlatan Karababa, “Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ile Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), ellerinde bulunan maden ruhsatlarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkili kılınıyor. Bu değişikliği kısa süre önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın ‘ithal kömürle çalışan termik santrallerin yerli kömüre dönüştürülmesi ve yerli kömürle çalışacak yeni termik santraller yapılması için yeni teşvikler verileceği’ açıklaması ile ilişkilendirebiliriz. Bunun anlamı, tasarı ile TTK'nin ve TKİ'nin elindeki ruhsatlar hızla ihale edilecek. Çıkarılacak kömürlerle yeni termik santraller yapılacak. Daha çok çevre kirliliği, daha çok hava kirliliği, daha çok sera gazı emisyonu, daha çok canlının yok edilmesi böylece gerçekleşecek” diye konuştu. 
 
 ‘ZEYTİNLİKLERİN YOK EDİLMESİ İÇİN DE GİRİŞİM OLABİLİR’
 
Tasarının 61’inci maddesi ile Mera Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliğe dikkat çeken Karababa, mera, yaylak, kışlak alanlarının endüstri bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, organize sanayi bölgesi, serbest bölge olarak talan edilmek istendiğini belirtti. Köylünün geçim olanaklarının elinden alınmasının söz konusu olduğunu kaydeden Karababa, “Bu kayıplar geri dönüşümsüz. Bu aynı zamanda hayvancılığın da yok olması anlamına geliyor” dedi. 
 
Torba yasada şu an itibari ile zeytinlikleri tehdit eden bir madde olmadığını da belirten Karababa, “Zeytinlikler ve meralar geçen süreçte çıkarılan torba yasayla yok edilecekti. Ancak gerçekleşen toplumsal baskı ile bunlar tasarıdan çıkarılmıştı. Şimdi meralar gündeme geldi. Bir sonrakinde de zeytinliklerin yok edilmesi için yeni girişimler gündeme gelebilir” uyarısında bulundu.
 
‘GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ TAHRİBATA YOL AÇACAK’
 
İlgili değişikliklerle sermaye çevrelerinin önündeki tüm engellerin kaldırılmak istendiğini belirten Karababa, doğanın sermaye tarafından istenildiği gibi talan edilerek, paraya dönüştürmesine yol açacağını söyledi. Karababa, yapılacak değişikliklerle önceki uygulamalarda maden şirketlerinin yerine getirmesi zorunlu olan yükümlülüklerin ortadan kalktığını belirtirken, değişikliğin getireceği uygulamaların doğanın geri dönüşümsüz biçimde tahribine yol açacağını söyledi. 
 
MA / Ahmet Kanbal