'İzmir'in su kaynakları tehdit altında'

img

İZMİR - İzmir'in su kaynaklarının altın madeni tehdidi altında olduğunu belirten sivil toplum örgütleri, İzmir'in "kanser kenti" olmakla karşı karşıya olduğunu belirtti. 

İzmir Tabip Odası (İTO), TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), İzmir Barosu ile TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), "İzmir'in suyuna sahip çıkıyoruz" başlığı ile ortak açıklama yaptı. Çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı toplantıda açıklamayı İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Oya Otyıldız yaptı. 
 
'SUYUN YÜZDE 40'I TEHDİT ALTINDA'
 
Gaziemir ilçesi sınırlarında bulunan Efemçukuru'nda 2011 yılından bu yana altın madeni işletildiğini belirten Otyıldız, mutlak koruma alanı içinde olmasına rağmen İzmir'in içme suyunun yaklaşık yüzde 40’ının bölgede bulunan Tahtalı Barajı'ndan sağlandığını hatırlattı. Maden işletmesinin ağır metal kirliliği yaratacağı ve bölgenin yeraltı ile yerüstü su kaynaklarını kirleteceği uyarısında bulunan Otyıldız, "Yörenin bitki ve orman örtüsüne zarar vereceği, bölgede uygulanan ekolojik tarımı sona erdireceği, kısaca ekolojik ve toplumsal yıkıma yol açacağına dair çok sayıda bilimsel çalışma bulunmaktadır" dedi. 
 
'İZMİR KANSER KENTİ Mİ OLACAK'
 
Yapılan bilimsel incelemelerle verilen hukuki mücadelenin kazanıldığını anımsatan Otyıldız, "ÇED olumlu" raporlarının da iptal edildiğini vurguladı. Ancak tüm mahkeme kararlarına rağmen firmanın bir şekilde yeni raporlar aldığına işaret eden Otyıldız, son yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında 7 sayfalık bir bilirkişi raporu hazırlandığını kaydetti. Hazırlanan 7 sayfalık bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ancak itirazlarının reddedildiğini aktaran Otyıldız, "Kapasite 2 kattan fazla arttırılınca bu kirlenmenin artacağı, arsenik ve diğer ağır metallerin sularımızı kirleteceği gerçeğini yok mu sayacağız. Ağır metaller vücuttan atılamaz, vücutta birikerek başta farklı sistem kanserleri olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açar. İzmir'in kanser kenti olmasına sessiz mi kalacağız? Bizler kentlinin sağlığını korumakla yükümlüyüz, aslolan hastalanmayı önlemektir. Ne için bu riskleri alacağız? İzmirlinin sağlığı, yaşamı mı önemli altın şirketinin karı mı?" diye sordu. 
 
İzmir'in su kaynaklarının tehdit altında olduğunun altını çizen Otyıldız, mücadele etmeyi sürdüreceklerini ifade ederek, kamuoyuna "İzmir'in suyuna sahip çıkalım" çağrısında bulundu. 
 
'HUKUK DIŞINDA İŞLEYEN BİR SÜREÇ VAR'
 
Açıklamanın ardından kurumlar adına kurum temsilcileri söz alırken, Avukat Arif Ali Cangı'da bölgede 15 yıldan bu yana açtıkları tüm davaları kazandıklarını söyledi. Cangı, Efemçukuru'ndaki sürecin hukuk dışında işletildiğini dile getirerek, "ÇED raporu alınırken, yöredeki kirliliğin tespitinin yapılmasının mümkün olmadığı gibi bir ibare, bilirkişi raporunda yer almıştır. Bu, sürecin yanlış yürütüldüğünün kanıtıdır" diye konuştu.