Çepni: Marmara ölümle pençeleşiyor

img
İSTANBUL - Marmara bölgesinde yaşanan ekolojik tahribatlara dikkati çeken HDP Milletvekili Murat Çepni, “Marmara ölümle pençeleşiyor. Ama bunlar iktidarın umurunda değil” dedi.
 
Marmara Bölgesi Türkiye nüfusunun dörtte birine ev sahipliği yapıyor. Büyük sanayileşmenin olduğu Çorlu, Gebze, Dilovası, Tuzla, İzmir Körfezi gibi yerlerde bulunan çeşitli fabrikalar bölgenin havasını, suyunu ve denizini oldukça etkiliyor. Sadece doğayı etkilemekle kalmayan fabrika ve sanayi atıkları bölgede yaşayan insanların da yaşamlarını zorlaştırıyor. Dilovası ve Çorlu başta olmak üzere bölgede yaşayanların yarısına yakını kanser, Kronik Tıkayıcı Akciğer Hastalığı (KOAH) gibi hastalıklardan bir şekilde etkilenmiş durumda.
 
‘TÜRKİYE’Yİ FELAKETE GETİRDİLER’
 
Marmara Bölgesi’ndeki hava kirliliği, yaratılan ekolojik tahribatlar ve çeşitli nedenlerle çıkan, çıkartılan orman yangınlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekolojiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, hükümet için doğa, orman, nehir ve dağların para kazandırdıkça değerli olduğunu belirtti. Çepni, “Bunlara göre her şey alınıp satıldıkça, ekonomik değeri oldukça değerlidir. Yoksa bir hiçtir. Varsa yoksa şirketlerinin, ayakkabı kutularındaki paranın artmasıdır. Göz göre göre Türkiye’yi felakete getirdiler. Tarım bitti. Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz” dedi.
 
‘BÖLGEDEKİ YANGINLAR İNTİKAM HİSSİYLE YAPILIYOR’
 
Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü'nün resmi verilerine göre, Ağustos ayı boyunca ülke genelinde 300 civarında orman yangını yaşandığına dönük açıklamalarını hatırlatan Çepni, “Bu yangınlarda yaklaşık bin 500 hektar orman yandı. Yangınların nedeninin büyük bir kısmı ‘faili meçhul’ kalıyor. Çoğunlukla turizm bölgelerindeki yangınların yapılaşma için kasten yapıldığına inanılıyor. Yangınların büyük kısmı da insanların tedbirsizlikleri, orman içlerinde piknik yapmalarıdır. Kürt coğrafyasında ise yangınlar genellikle ‘güvenlik’ gerekçesiyle yapılan bombardımanlar vb. yüzünden çıkıyor. Hatta bölge halkından intikam almak hissiyle yapılıyor. Buna dair görüntüler medyada yer almıştı” ifadelerini kullandı. 
 
‘ORMANLARA ZARAR VEREN SANAYİ YATIRIMLARIDIR’
 
“Yangınlarda gördük ki, millete yerli uçak yapıyoruz diyen iktidarın yangın söndürecek uçakları, helikopterleri yok” diyen Çepni, “Bakan utanmadan, uçakların motorlarının eski olduğundan yakındı. Küresel ısınmaya, iklim krizine karşı tek çaremiz ormanlık alanları korumak. Havadaki karbondioksiti temizleyen ormanlar. Türkiye’de mutlak koruma altındaki orman alanı yüzde 4-5 oranında. Bu alanlar da gerektiği gibi korunmuyor” diye belirtti. Çepni, yangınların yoğun yaşandığı böylesi yerlerde yapılması gerekenin ise, koruma oranlarının arttırılması ve ticari sanayi faaliyetlerine artık izin verilmemesi gerektiğini dile getirerek, “Ama yapılan tam tersidir. Ormanlara yangınlardan daha fazla zarar veren de, enerji, inşaat, turizm adına yapılan sanayi yatırımlarıdır” sözlerini kullandı. 
 
'MARMARA DENİZİ CANLILIĞINI YİTİRİYOR’ 
 
Otomotiv sanayisinin gelişkin olduğu Bursa’nın hava kirliliğinin de en fazla olduğu illerden biri olduğunu söyleyen Çepni, “Çanakkale, Bursa, Tekirdağ’da birçok termik santral, maden alanları var. Kuzey ormanları, Kırklareli’ndeki longoz ormanları her yer hiçbir şekilde doğanın ve toplumun çıkarına olmayan inşaat vb. yatırımları yüzünden yok ediliyor. Marmara denizi canlılığını yitiriyor. Karadeniz zaten büyük oranda ölü bir deniz ve şimdi Marmara ölümle pençeleşiyor. Ama bunlar iktidarın umurunda değil” diye vurguladı.
 
‘TOPLUMSAL MUHALEFE DE ÇOK BÜYÜK PAY DÜŞÜYOR’
 
Ekoloji ve çevre hareketlerinin payına çok büyük işler düştüğünü dile getiren Çepni, “Küresel koşulları da düşündüğümüzde, Marmara’daki ekolojik yıkım için seferberlik ilan edilmesi gerekiyor” diye konuştu. “Son yaprak düştüğünde, son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, paranın yenmediğini anlayacaksınız” Kızılderili sözüne atıf yapan Çepni, “İktidardan, şirketlerden önce bizim, hepimizin ‘paranın yenmediğini’ anlamamız gerekiyor. Toplumsal muhalefetin, başta da sendikaların ekoloji için acil durum ilan etmeleri gerekiyor. Çünkü bu ekolojik yıkımın faturasını emekçiler ödüyor” dedi. 
 
‘HASANKEYF BARAJ SULARINA GÖMÜLMEYE BAŞLADI’ 
 
Son günlerde sık sık gündeme gelen Kaz Dağları'nda Kanadalı Alamos Gold ve yerli taşeronları tarafından kurulmak istenen altın madeni projesinin çalışmalarına da değinen Çepni, “Kaz Dağları’nda altın madeni için gerçekleştirilen orman katliamı gerçekten toplum vicdanında infial yarattı. Tepkiler ve direniş sürüyor. Sürmesi de gerekir. Çünkü bu ve benzeri çevresel yıkım projeleri tüm dünyada olduğu gibi bizde de artarak sürüyor” şeklinde konuştu. İstisnasız dünyadaki tüm hükümetlerin enerji, inşaat, endüstriyel tarım ve madencilik gibi alanlardaki şirketlere yeni kar sahaları açmak için uğraştıklarına vurgu yapan Çepni, “Kaz Dağları’ndaki orman katliamı yaşandığında aynı zamanda Hasankeyf’te baraj sularına gömülmeye başlandı. Uşak’ta Murat Dağı, Dersim’de Munzur Dağı maden sahası ilan edildi. Artvin’in neredeyse tamamı maden sahası ilan edildi” ifadelerini kullandı.
 
Çepni, “Kısacası hükümetler yaşadıkları ekonomik krizde ilk ormanları, su varlıklarını, parkları, tarım alanlarını gözden çıkarıyorlar, buraları şirketlere peşkeş çekiyorlar” diye vurguladı. 
 
MA / Barış Ceyhan