Fındık yetiştiricileri: Çözüm kooperatifleşmede

img

GİRESUN - “Bu bahçenin otlarını ben temizledim, gübresini ben attım ama fındığın fiyatı belirlenirken kimse bana sormadı” diyen fındık yetiştiricileri, sorunların tek çözümünün bağımsız kooperatifleşmeden geçtiğini söyledi. 

Doğu Karadeniz başta olmak üzere Karadeniz halkının önemli geçim kaynağı olan fındık hasadına kısa bir süre kalırken, yetiştiriciler birçok sorunla boğuşuyor. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz haftalarda fındığın taban fiyatını 22 buçuk lira olarak açıklamasından sonra yetiştiriciler bu fiyatın yetersiz olduğunu, giderleri karşılamaya bile yetmeyeceğini söylüyor. Öte yandan Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık kotası koymasından kaynaklı üretici fındığını önemli oranda özel işletmelere satmak zorunda kalırken, bu alanda tekelleşen firmalar ise üreticinin ekonomik sıkıntısından yararlanarak fiyat düşürmenin peşinde. Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin (FİSKOBİRLİK) işlevini yerine getirmediğini ifade eden yetiştiriciler, yeni ve bağımsız bir birlik oluşturmasını istiyor.
 
ÜRETİCİ DESTEKLENMİYOR
 
Espiyeli fındık yetiştiricisi Hulusi Bilgin, devletin çay ve diğer ürünlerde olduğu gibi fındıkta da tarım politikası olmadığını söyledi. Mevcut iktidarın yetiştiriciyi desteklemediğini belirten Bilgin, “Marketlerden aldığımız ürünlere baktığımız zaman hepsinin ithal olduğunu görebiliriz. Bu da yerli üretimin bittiğini gösteriyor. İktidar halkı yoksullaştırıp, fon yardımları ile beraber kendisine bağlamış durumda. Uygulanan bu kirli tarım politikası ülkenin hem iklimini hem de yapısal üretim biçimini değiştiriyor. Bu değişim ile beraber üretici desteklenmediği gibi elindeki toprakları da tefecilere vermek zorunda kalıyor” dedi.
 
YETİŞTİRİCİ GEÇİNEMİYOR 
 
“Bu bahçenin otlarını ben temizledim, gübresini ben attım ama fındığın taban fiyatı belirlenirken, bana kimse sormadı” diyerek tepki gösteren Bilgin, fındık yetiştiricilerinin kendi kaderine bırakıldığını dile getirdi. Bilgin, “Biz köle olarak anılmak istemiyoruz. Şuandaki durumumuz ise kölelik. Kendi toprağımızda tüccarların marabası olduk. Fındığın maliyetini neye göre hesapladılar, bana göre en düşük 27 lira olmalıydı. Dolar almış başını gidiyor. Üreticinin tükettiği ürünlerin maliyeti yükselmiş. Bu insanın 1 ton fındığı olsa 25 liradan satsa bu üretici 25 bin lira ile bahçesine bakabilir mi? 4 kişilik bir aile olduğunu düşünsek kendi hayatını idame ettirebilir mi” diye sordu.
 
‘BİRLİK OLMALIYIZ’
 
Bu tekelleşmenin önüne geçilmesi gerektiğini aktaran Bilgin, “Bunun altından çıkmamızın tek yolu fındık üreticilerinin bağımsız olarak yeniden kooperatifleşmesidir. Eğer fındık üreticisi örgütlenip, birliğini kuramazsa 3 yıl sonra fındık üreticisi de bitecek. Ondan sonra bu bahçeler kurumaya başlar, üretici fındığın yüzüne bakmaz, toplamaya gelmez. Pandemiyle birlikte insanlar şehirlerden köylerine kaçtı. Bahçelere geri dönüş yaşandı. Bu aslında bir şans devletin bu şansı değerlendirmesi lazım” diye konuştu.  
 
İŞÇİ SIKINTISI YAŞANIYOR
 
Asıl mesleği bankacılık olan fakat uzun zamandır işsiz olduğu için umudunu fındığa bağlayan Giresun Merkezli fındık üreticisi Onur İnç de, girdi maliyetlerinin artmasının üreticiyi fakirleştirdiğini belirtti. Karadeniz’de arazi koşullarının büyük bir insan gücü gerektirdiğini söyleyen İnç, “İnsanlar da köylerden şehirlere göç ettiği için o insan gücüne de erişilemiyor. Şehir dışından gelen işçiler yardımcı oluyordu fakat pandemiyle birlikte işçi sıkıntısı da yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
 
Dönüm başına verilen destekleme parasının yanlış bir uygulama olduğunun altını çizen İnç, bu uygulama ile üreticinin bahçelerden uzaklaştırıldığını vurguladı. Bu paraların büyük üreticilere aktarıldığını savunan İnç, “Bu desteklemeler üretim başına olursa çiftçi ürününe daha çok dikkat edecek, üretimini arttıracak. Tabu üzerinde yeri olan herkes bu destekten yararlanabiliyor ama fındık toplamıyor. Bu yanlış bir uygulama. Bence bu desteklemenin üretime verilmesi gerekiyor” dedi. 
 
KÖYLÜLER BİLGİLENDİRİLMİYOR
 
Tarım bakanlığı yetkililerinin köylere gelmediğini de sözlerine ekleyen İnç, yetkililerin kulaktan duyma bilgilerle hareket ettiğini köylülerin sorunlarını dinlemediğini söyledi. Köylülerin sorunlar ile mücadele konusunda bilgisiz olduğunu belirten İnç, bu sorunların afiş, broşürle çözülemeyeceğini, köylülerin ciddi bilgilendirmeye ihtiyacı olduğunu aktardı. 
 
Fındık üretiminden 8 milyon kişinin geçinmeye çalıştığını ifade eden İnç, sözlerine şöyle devam etti: “Fındık tarladaki üreticiden yanında çalışan işçisine, tüccardan kamyoncusuna, fındık işlemesinden çalışan işçiler, nakliyeciler gibi çok çeşitli sektörlere geçim kaynağı olarak hitap ediyor. Ama fındık üreticisi geçinmiyor. Bu kaynak bir yerde toplanıyor, büyük üreticide, tüccarda toplanıyor pastayı onlar alıyor. Biz sadece kendi toprağımızda işçi oluyoruz. Ücretimizi kendi ürettiğimiz fındık ile alıyoruz. Bu köylere kışın gelsek, 100 haneden 10 hane vardır. Eğer insanlar geçinebilseydi 100 hanede burada olurdu.”
 
‘CEBİMİZDEN HARCIYORUZ’ 
 
Fındığın fiyatını devletin değil üreticinin belirlemesi durumunda üreticinin para kazanabileceğini ifade eden İnç, “Seçim ne kadar yakınsa fındık fiyatı o kadar artıyor, ama seçim geçerse 1-2 lira oynuyor. Açıklanan en düşük enflasyon oranıyla belirleniyor bu fiyat. Ama kurlardaki diğer oynamalar hesaplanmadığı için biz cebimizden harcıyoruz” diye konuştu.
 
‘BİZİ TÜCCARA BIRAKMASINLAR’
 
Bulancaklı fındık üreticisi Murat Telli ise fındığa sahip çıkılmadığını söyledi. Devlet eliyle tüccara mahkum bırakıldıklarını belirten Telli, “Bu sene zaten fındık yok, bizi tüccarın kucağına atmasınlar. Üreticiye sahip çıksınlar. Tarım yapamazsak aç kalırız, önce tarım sonra gelişim. Tarıma destek çıkan yok, bizde saman yetişirken Avrupa’dan niye saman alıyoruz. Gübreler giderler çok pahalı, üretici bunun altından çıkamaz” dedi.
 
Bu sene fındığın yetkililerin söylediğinden az olduğunu da dile getiren Telli, şunları söyledi: “Hiç değilse 30 lira versinler ki üreticinin yüzü gülsün. Bu ürün ülkeye döviz getiren bir üründür. İlacını, gübresini ucuzlatabilir. Tarım kredilerinde faiz indirimi, erteleme yok, üretici sürekli devlete çalışıyor. Vatandaşa bir şey yok, vatandaş aç.” 
 
MA / Tolga Güney