Tabip Odası: İstanbul Wuhan’ı geride bıraktı

img
İSTANBUL - AKP’nin salgın karşısındaki politikalarının tamamen çöktüğünü ve İstanbul’un Wuhan’ı geride bıraktığını belirten İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, İstanbul için acil “Kapanma” çağrısı yaptı
 
İstanbul Tabip Odası, koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı mücadelede yaşanan eksikliklere dikkat çekmek amacıyla yaptığı yazılı açıklamada, alınması gereken önlemleri sıraladı. Cağaoluğu’nda bulunan Tabip Odası binasında gerçekleşen açıklamaya, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Güray Kılıç ve Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ile Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğu katıldı.
 
Açıklama, salgın nedeniyle yaşamını yitiren Dr. Mesut Cem İlkin ile Dr. Yalçın Özdemir için yapılan anmayla başladı. Açıklamada İlkin ve Özdemir’in resimleri ile “Onlar başarı hikayesi anlatadursun, biz ölüyoruz” yazılı pankart eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu.
 
5 GÜNLÜK EYLEM KARARI
 
Tabip Odası Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, salgının alınmayan önlemler nedeniyle kontrolden çıktığını söyledi. Küçükosmanoğlu, yaşamını yitiren ve hastalanan sağlık emekçilerine dikkat çekmek amacıyla Türkiye genelinde yarından itibaren 5 gün boyunca akşam saat 21.00’da ışık yakma ve kapama eylemi gerçekleştireceklerini duyurdu. 
 
‘BAKANLIK VERİLERİ DOĞRU DEĞİL’
 
Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, AKP’nin salgın politikasının bütünüyle iflas ettiğini belirterek, İstanbul için acil “Kapanma” çağrısı yaptı. Sağlık Bakanlığı’nın kriterlerine göre ölüm sayısı 9 Kasım itibarıyla 10 bin 972’ye ulaştığını belirten Ömeroğlu, “Türk Tabipleri Birliği’nin Türkiye nüfusunun yüzde 36,5’ini temsil eden 11 ilin 1 Ocak-31 Ağustos 2020 tarihleri arasındaki belediye e-devlet ölüm verileri, TÜİK’in aynı döneme ait 2015-2019 verileri ile karşılaştırarak yaptığı hesaplama ise son 5 yılın ortalamasına oranla 2020'nin ilk 8 ayında 10 bin 950 fazladan ölüm olduğunu ortaya koydu. Keza, Sağlık Bakanlığı’nın son ‘Kovid-19 Haftalık Durum Raporu’nda, İstanbul’da 25 Ekim dahil olmak üzere, Kovid-19’a bağlı toplam ölüm sayısı 3 bin 253 olarak gösteriliyor. Oysa Bilim Akademisi’nin platformu sarkac.org’ta 09 Kasım tarihinde yayınlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine dayanarak yapılan çalışmaya göre, 12 Mart-4 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da 2015-2019 ortalamasına kıyasla toplam 8 bin 456 ek ölüm gerçekleşti” diye belirtti.
 
‘İSTANBUL WUHAN ‘I GEÇTİ’
 
Ömeroğlu, gerçek vefat sayılarının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin yaklaşık üç katı olduğunu ifade ederek, “En ağır bedeli ise Sağlık Bakanı’nın daha salgının başlangıcında ‘Türkiye’nin Wuhan’ı’ olarak tanımladığı, bugün ise Wuhan’ı geride bırakmış olan İstanbul ödüyor. İstanbul Tabip Odası olarak, meslektaşlarımızdan topladığımız bilgiler ve sahadaki gözlemlerimiz durumun nasıl bir vahamet kaybettiğini gösteriyor” dedi.
 
SERVİSLER YETERSİZ
 
Ömeroğlu, hastanelerin durumuna ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: “Ambulanslar Kovid-19 hastalarını taşımaya yetişemiyor, hastalar saatlerce sedyelerde bekletiliyor. Hastanelerde mevcut servisler yetmiyor, her gün yeni yeni Kovid-19 servisleri açılıyor. Servise yatması gereken birçok hasta yeterli yatak olmadığı için acillerde tutuluyor. Yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yoğun bakım yataklarının ‘boşalması’ bekleniyor. Sadece Kovid-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden sağlık hizmeti alamıyor. Kamu hastaneleri ihtiyaca cevap veremediği için devreye sokulan özel hastaneler Kovid-19 hastalarını ancak ücret karşılığında kabul ediyor. Bütünüyle İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmaları vakaların ancak çok az bir bölümüne yetişebiliyor.”
 
İSTANBUL İÇİN ÖNLEM ÖNERİLERİ 
 
İstanbul’da sağlık kurumlarının kötü bir durumda olduğunu ve AKP’nin sağlık politikasının bütünüyle çöktüğünü dile getiren Ömeroğlu, İstanbul için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
 
“* Salgınla mücadele hastanelerde değil, sahada kazanılır. Etkin bir filyasyon çalışması için birinci basamak sağlık hizmetlerindeki Aile Hekimliği-İlçe Sağlık Müdürlüğü ikiliği kaldırılmalı, Aile Sağlığı Merkezleri hızla bölge tabanlı olarak organize edilmelidir. 
 
* Salgının kontrol altına alınamamasının sorumluluğunu vatandaşlara yıkıp sadece ‘Maske-Mesafe-Hijyen’ tekerlemesiyle pandemiyle başa çıkılamaz. Yapılması gereken, Dünya Sağlık Örgütü’nün başından beri önerdiği gibi çok sayıda test yaparak hastalık tanısı konanlara katı bir izolasyon uygulamak, evde izolasyon koşullarının sağlanamadığı durumlarda yerel yönetimlerle de işbirliği yaparak barınma olanakları sağlamaktır.
 
* Pandeminin bütün insanlığı tehdit ettiği koşullarda sağlık piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez, özel hastanelerin Kovid-19 hastalarından para talep etmesine hiçbir şekilde göz yumulamaz. Kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
 
* Kovid-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla bekletilemez. Bölge ve nüfus özellikleri dikkate alınarak ‘pandemi dışı hastaneler’ belirlenmeli ve ilan edilmelidir.
 
* Salgın mücadelesi ancak yüksek motivasyonlu ve yeterli sayıda sağlık çalışanlarıyla kazanılabilir. Kovid-19 pandemisinin oluşturduğu istihdam ihtiyacı göz önüne alınarak KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan hekimler/sağlık çalışanları acilen göreve başlatılmalı; aylardır pandemi mücadelesi nedeniyle yorgun düşmüş sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir.
 
* Türkiye’de salgının sekiz aydır kontrol altına alınamamasının sorumlusu kuşkusuz onbinlerce yurttaşımızın hayatına mal olan pandemi sürecinden başarı hikayesi çıkarmaya çalışan AKP zihniyetidir. Bugüne kadar izlenen eksik, yanlış, tutarsız uygulamalara derhal son verilmeli, acilen aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık yeni bir salgın politikası oluşturulmalıdır.”