‘Kürt sorunu çözülmeden diğer sorunlar çözülemez’

img

MERSİN - Ekonomik krizin toplumu patlama noktasına getirdiğini belirten Genel-İş Mersin Şubesi Başkanı Kemal Göksoy, Kürt sorunu çözülmeden diğer sorunların çözülemeyeceğinin altını çizdi. 

Türkiye’nin 2022 merkezi yönetim bütçesinin görüşmeleri, bugün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başlayacak. Savunma ve güvenlik bütçesi için 200 milyar ayrılırken, ekonomik krizin derinleşmesi yanı sıra döviz kurundaki artış da durdurulamıyor. 
 
Ülkede yaşanan ekonomik krizi durumu değerlendiren Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, Türkiye’deki tüm sorunların çözümünün Kürt sorunuyla bağlantılı olduğunu kaydetti. 
 
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN…
 
Her türlü antidemokratik uygulamaların ayak bulduğu tek adam rejimiyle yönetilen ülkede yaşadıklarını belirten Göksoy, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) atamaların yapıldığı, işyerinin kapatıldığı, kayyımların atandığı, belediye başkanların ve siyasetçilerin cezaevine atıldığı iki dudak arasında olan bir kaderi yaşadıklarını söyledi. Bunun en büyük sebeplerinden birisinin ülkedeki demokratikleşme sorunu olduğuna vurgu yapan Göksoy, ülkedeki demokratikleşmenin önündeki en büyük engelin de Kürt sorunu olduğunu ifade etti. Kürt sorunu demokratik bir şekilde kalıcı çözüme kavuşturulmadan işsizlik, ekonomi, sosyal, kültür ve kadın sorunlarının çözülemeyeceğine dikkat çeken Göksoy, “Bunların her biri birbiriyle bağlantılı sorunlardır” dedi. 
 
‘SORUN İŞÇİ SINIFINI İLGİLENDİRİYOR’
 
Kürt sorununun işçi sınıfını ilgilendiren bir durum olduğuna işaret eden Göksoy, “İşçi sınıf olarak Kürt sorunu bizi ne ilgilendiriyor diyemiyoruz. Niye diyemiyoruz? Çünkü bu ülkede resmi rakamlarla savaşa giden bütçe ortadadır. Şimdi bunları nereden harcıyorlar? İşçilerden, emekçilerden, çiftçilerden, esnaftan alınan vergilerle harcanılıyor” diye konuştu. 
 
‘BİZ SESSİZ KALAMAYIZ’
 
İşçilerin daha yaşanabilir bir yaşam sürdürmesi için Kürt sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini ifade eden Göksoy, “Biz burada sessiz kalamayız. Bir dönem savaşa hayır demek, barış istemek suçtu. Yasakladılar. Bu ülkenin demokratikleşmesinin önünü kapatır. Tüm sorunları çözmek için öncelikle demokratikleşmenin önü açılmalı. Demokratikleşmenin önü açılmadığı sürece hiçbir sorunu çözemeyiz” dedi. 
 
‘ASGARİ ÜCRET AN AZ 6 BİN TL’
 
Açlık ve yoksulluk sınırını hatırlatan Göksoy, “Açlık sınırı 3,200 ve 3,400 diye açıklıyorlar. Asgari ücret bugün 2.824 TL bu ciddi bir şekilde çelişki. Öyle sıradan bir çelişki değil. Açlık sınırı, yoksulluk sınırı ve asgari ücret denklemini ortaya konulduğunda ciddi bir çelişki görülür. Asıl olması gereken yoksulluk sınırıdır. Yoksulluk sınırı 12 bin derken, 4 kişilik bir ailenin evine girmesi gereken miktardır. Türkiye’de yok ama her evde iki kişi çalışıyor diye düşünsek, eve 12 bin TL girmesi gerekiyor diyoruz ya her birinin 6 bin TL alması gerekiyor. Asgari ücretin her evde iki kişi çalıştığı düşülse bile en az 6 bin TL olması gerekiyor. Sendikalar, hükümet açıklama yapıyor mesele bu değil, meselenin özüne bakmak gerekiyor. İşin özünü görmek gerekiyor. Bunu görmek için filozof olmaya gerek yok. Bunun için uzman olmaya gerek yok” diye donuştu.
 
‘TOPLUM PATLAMA NOKTASINDA’
 
Asgari ücretin belirlenmesinden sonra işçilerin maaşlarını almadan zamlarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Göksoy, bu yıl zamsız günlerinin olmadığını, işçilerin daha çok fakirleştirildiğini ve yoksullaşan bir ülke durumuna geldiklerini söyledi. İşçilerin enflasyona boğdurulduğunu kaydeden Göksoy, “Asgari ücret demek en az ücret demektir. Ama artık ülkemizde asgari ücret normal ücret haline getirildi. Asgari ücretle bir iş bulmak artık güç oldu. Asgari ücretli bir işe gireceksin, torpilin olmadan giremiyorsun. Bunun topluma bir faydası olur mu? Olmaz. Toplum patlama noktasına gelmiş.  Türkiye’de zaruri ihtiyaçlar da lüks durumuna geldi. Yaşanan ekonomik krizin sebebi rant sağlayan yüze birlik kesimdir” diye konuştu. 
 
MA / Cemil Uğur