Konukçu: Hayat pahalılığı ve zamlar bizi bekliyor

img

İSTANBUL - İktidarın krizi, milliyetçiliğin en sevdiği “dış düşman” argümanını kullanarak örtbas etmeye çalıştığını söyleyen SODAP Eşsözcüsü Kezban Konukçu, “Ekonomik krizin ciddi yansımaları artarak hissedilecek. Hızlı bir hayat pahalılığı ve zamlar bizi bekliyor” dedi. 

Türkiye ile ABD arasında yaşanan diplomatik kriz ve ekonomik yaptırımlar tırmanarak devam ediyor. Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü Kezban Konukçu, ABD ile yaratılan suni krizin gölgesinde yaşanan siyasal ve ekonomik tabloya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘DİKEN ÜZERİNDE OLAN EKONOMİ HIZLA KRİZE GİRDİ’
 
Türkiye’nin uzun bir zamandır ötelediği ekonomik krizin ABD sürtüşmesiyle hız kazandığını ifade eden Konukçu, “Ekonomik büyümesini sıcak para akışıyla var eden, yaptığı üretimde ara malları büyük oranda ithal eden, üretim yerine inşaat sektörü üzerinden gelişmeye çalışan, tarımın ve hayvancılığın bitirildiği bir manzarada ekonomik kriz kaçınılmazdı. Sadece ötelenebiliyordu. ABD ile yaşanan siyasal krizin de etkisiyle zaten diken üstünde olan ekonomi hızla krize girdi” dedi.
 
‘YEREL SEÇİMLERDEKİ MEVZİLERİNİ KORUMAYA DÖNÜK’
 
İktidarın önüne çıkan her krizi fırsata çevirdiğini belirten Konukçu, bunun en somut örneğini ise 250 kişinin hayatını kaybettiği darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak görüp faşizmin kurumsallaşması için fırsata çeviren 15 Temmuz’da gördüklerini söyledi. Konukçu, “Şimdi ise içinde bulunduğu ekonomik krizi ABD ile girdiği siyasal kriz ile örtbas etmeye çalışıyor. Ekonomik krizi ABD ile yaşanan siyasal krizin gelip geçici bir yansıması olarak göstermeye çalışıyorlar” diye belirtti. Böylesi tablo karşısında Konukçu, ekonomik krizde ABD’yi sorumlu olarak gösteren iktidarın  “milli” duyguları ajite ederek “dış düşmana karşı birlik” çağrılarıyla yerel seçimlerde mevzilerini korumaya çalışacağına dikkat çekti.
 
‘MİLLİYETÇİLİĞİN EN SEVDİĞİ ŞEY DIŞ DÜŞMANDIR’
 
Pek çok meselede olduğu gibi dolar meselesini de “milli” mesele haline getiren iktidarın başka argümanının kalmadığını dile getiren Konukçu, “Faşizmin inşasına yöneldiği günden bugüne ideolojik hegemonyasını milliyetçilik üzerinden kurmaya çalışmaktadır. İktidarının ilk yıllarında yoğun olarak kullandığı İslami yaklaşımı yolsuzluk ve hırsızlıklarıyla oldukça yıprandığı için daha az değerlenmektedir. Milliyetçiliğin en sevdiği şey de dış düşmandır. ABD ile yaşanan krizi de bu anlamda değerlendirerek iktidarını tahkim etmeye çalışıyor” diye konuştu. 
 
‘SAFLAŞMANIN SEYRİNİ İRAN YAPTIRIMLARI BELİRLEYECEK’
 
Ortadoğu ve Kürt bölgesinde yeni güç dengelerinin inşa sancılarının yaşanmakta olduğunu vurgulayan Konukçu, ABD ile Türkiye’nin girdiği süreç itibariyle İdlib operasyonuna hızla geçilmesi arasındaki bağı görmenin zor olmadığı belirtti. Kapalı kapılar ardında konuşulanların önümüzdeki günlerde kendisini daha net ortaya koyacağını sözlerine ekleyen Konukçu, şöyle devam etti: “Bir yanda arkasında Rusya ve Çin’in durduğu İran, Türkiye ve Katar saflaşması şekilleniyor. Aslında buna bir saflaşma demek bile fazla olur. ABD’nin bölgedeki tavırlarına karşı paralel tepkiler ortaya çıkıyor. Öte yandan içinde önemli enerji anlaşmaları olan İsrail, Kıbrıs ve Mısır birlikteliği şekillenmektedir. Suudiler ve Körfez Emirlikleri de bu safa yakın durmaktadır. Bu saflaşmaların gidişini Amerika’nın Kasım sonrası İran’a uygulayacağı yaptırımlar ve bunun sonucunda ortaya çıkacak gerilimler belirleyecektir.” 
 
‘TÜRKİYE KOLAY YUTULACAK BİR LOKMA’
 
Böylesi tablo karşısında hem siyasal hem de ekonomik anlamda yaşanan krizlerin Türkiye siyaseti ve halklarına ciddi yansımasının da olacağına vurgu yapan Konukçu, bu konudaki öngörülerini ise, “Bu tabloya baktığımızda Erdoğan’ın ‘önemli bir müttefikini kaybetmek üzeresin’ çıkışı onun Amerika’ya karşı elini güçlendirmezken, dolaştığı kapılarda elini oldukça zayıflatmaktadır. Saray iç politikada ekonomik savaş çığlıkları atarak konumunu korumayı başarabilir, fakat dünya kurtlar sofrasında böyle yaparak durumunu zayıflatıyor. Kolay yutulacak bir lokma gibi görünüyor. Ekonomik krizin ciddi yansımaları artarak hissedilecek. Hızlı bir hayat pahalılığı, zamlar, başta inşaat, enerji ve bankacılıkta sektörel krizler bekliyor bizleri. İflas eden şirketler, işten atılan işçiler hızla gündemimize girecek” sözleriyle açıkladı.
 
‘KRİZİN SORUMLULARINI ANLATABİLMELİYİZ’
 
Konukçu, muhalefete düşen rol ve sorumlulukların nasıl olması gerektiğine ilişkin de yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Sosyalistler olarak halkı kriz konusunda bilgilendirmek, aydınlatmak ve krizin faturasını Saray faşizmine ve sermayeye çıkarmak için örgütlenmemize hız vermeliyiz. İflas eden ve üretimi durduran firmaların işçi denetimine alınması ve buralarda üretimin devam ettirilmesi için şimdiden iş yerlerinde işçileri örgütlemeliyiz. İşsizlik karşısında nasıl mahalle dayanışmaları örgütleyebileceğimiz üzerine kafa yormalıyız. Özellikle kardeş Yunan halkının krizle başa çıkma yöntemleri konusundaki deneyimlerinden öğrenebileceğimiz çok şey var. Dayanışma ağlarımızı geliştirmek için şimdiden hazırlıklar yapmamız gerekiyor. Bu arada da yaşananın bir kriz olduğunu her noktada haykıran, Saray faşizmini ve kapitalizmi gelecek yoksullaşmanın gerçek sorumluları olarak lanse etmek, krizi faşizmi silkelemek için bir manivela haline getirecek politik taktikleri muhalefet olarak hep birlikte olgunlaştırmamız gerekiyor.”
 
MA / Necla Demir