İYİ-SEN Genel Başkanı Öztutan: Karşılarına örgütlü yapıyı koymak lazım

img
İSTANBUL - Şantiyede kollukla, dışarıda ise medya eliyle işçilerin direnişinin sindirilmeye çalışıldığını ifade eden İYİ-SEN Genel Başkanı Ali Öztutan, “Karşımızda yargısıyla, kolluk kuvvetleriyle örgütlü bir yapı var. İnşaat işçilerinin de karşılığında kendi örgütlü yapısını koyması lazım" dedi. 
 
İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Ali Öztutan ve İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu, İstanbul 3’üncü Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin eylemi ve sonrasında gözaltına alınmalarını değerlendirdi.  
 
Hakkını aramak isteyen işçilere anında müdahale edildiğini belirten İYİ-SEN Genel Başkanı Ali Öztutan, gözaltı ve baskıyla gözdağı verilmeye çalışıldığını söyledi. Gözaltıların hiçbir hukuki dayanağının olmadığına dikkat çeken Öztutan, “Bu çok net siyasi bir karar. ‘Ben sana hakkını verirsem tüm inşaat işçileri bu kötü çalışma koşullarına tepki gösterir’ deniliyor. Bu nedenle gözaltı ve baskılar oluyor. Şu anda şantiyede işçiler çalışırken polisler devriye atıyor. ‘Ya çalışmak zorundasın ya da işten atılacaksın’ diye tehdit ediliyorlar. Kendi aralarında konuşmalarına bile izin verilmiyor. İçerdeki kolluk kuvvetleri baskılarla, dışarıda ise medya eliyle işçilerin meşru mücadelesi sindirilmek isteniyor” ifadelerini kullandı.
 
‘KENDİ GÖBEK BAĞINI KENDİ KESECEK’
 
Çalışanların büyük çoğunluğunun farklı kentlerden gelen insanlar olduğunu kaydeden Öztutan, “Ekmeğini kazanmak için gelen işçiler işten atılma ve içerdeki alacaklarını alamama korkusu yaşıyorlar. Fakat istenilen talepler yerine getirilmediği, yaşamsal gerekçeleri karşılanmadığı sürece tepki göstermek zorundalar. Tepki göstermediğinde ya arkadaşının tabutunu taşıyacak ya da kendi yaşamını yitirme riski ile çalışacak. İşçiler bunun bilincinde” ifadelerini kullandı.
 
İşçilerin taleplerinin yerine getirilmesinin en büyük şartının örgütlü bir iradeyle hareket etmesi olduğunun altını çizen Öztutan, “İnşaat işçilerinin kendi göbek bağının kendilerini keseceğine dair bir inancımız var. Yani bu işçiler içerde kendileri güçlü bir hale gelmediği, eylemlerinin sürekli hale getirmediği sürece haklarını alma şansı yoktur. Kazanmasının tek yolu örgütlü hareket etmesidir. Karşımızda yargısıyla, kolluk kuvvetleriyle örgütlü bir yapı var. İnşaat işçilerinin de karşılığında kendi örgütlü yapısını koyması lazım. Biz ancak bu şekilde bunları yenebiliriz. Biz de sendika olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğiz” dedi.  
 
‘DEVLET SERMAYE ORTAKLIĞI’
 
İstanbul 3’üncü Havalimanı’nda yaşananların devlet ve sermaye ortaklığı olduğuna dikkat çeken İnşaat-İş Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu da, “Şantiyede alınmayan tedbirler ve bütün bu olaylara sebep olan eksikliklerin sorumluluğu  her ne kadar sermayedar olsa da bu eksikleri takip etmeyen ve göz yuman Çalışma Bakanlığı asıl sorumlu merciidir. İşçilerin taleplerini karşılaması gereken yönetim, devletin kolluk kuvvetlerini arkasına alarak işçilerin direnişini kırmaya çalışıyor” diye konuştu.
 
‘TERÖRİZE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR’
 
İşçilerin isyanının terörize edilmeye çalışıldığının altını çizen Acu, “Bu söylemler yalan ve akıl dışı şeyler. Talepler ortadadır. İşçiler onuruyla ekmeğini kazanmak, insan gibi yaşamak istiyorlar. Bunların terörle bağdaşır bir yanı yoktur. İşçiler taleplerinin yerine getirilmesi için en doğal hakları olan grev hakkını kullanıyor. Bu evrensel bir haktır” dedi.
 
‘TALEPLERE KULAK VERİLMELİ’
 
İşçilerin direnişinin tarihsel süreçte önemli bir rol oynadığına vurgu yapan Acu şunları dile getirdi: “Havalimanı şantiyesi şehre çok uzak, etrafı bariyerlerle, tel örgülerle çevrilmiş. İşçilerin yattığı yerde tahta kuruları ve pireler var. İşe gitmek için, yemek yemek için saatlerce kuyrukta bekliyor. Nazi kampını andıran bir platform. İnşaat işçisi, kendine hak görülen bu kötü koşulları kabul etmeyeceğini söyledi. İnsanca yaşamak ve insanca çalışmak istiyor. Neticede bu koca devasa projeler işçinin elinden çıkıyor. Her ne kadar başında bir mühendisi olsa bile bunu yapan ortaya koyan işçidir. İşçi olmadan hiçbir şey yapamazlar. Bu anlamda işçilerin direnişi önemlidir. İşçilerin taleplerine kulak verilmesi gerekiyor.” 
 
MA / Melike Ceyhan - Servet Karaduman