Önder: Borç para ülkeyi soyuyor

img

İSTANBUL – Ekonomideki gidişatı freni patlamış arabaya benzeten iktisatçı İzzettin Önder, “Borç kapatmada kullanılan para ekonomiyi anlık ve geçici rahatlatırken, yüklü faiz alarak orta ve uzun vadede ülkeyi soymaktadır” dedi. 

Ekonomik kriz Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarla daha da derinleşti. Uzmanlar son aylarda ekonomide yaşanan kısmi kıpırdamanın bir umut değil aksine saman alevi niteliğinde olduğunu vurguluyor. İktisatçı İzzettin Önder, yaşanan krizin kaynağını ve çıkışına dair önerilerde bulundu. 
 
‘VARSILLAR ZENGİNLEŞİR, YOKSULLUK ARTAR’
 
Yerel seçimler için girişilen faaliyetler ve Kuzey ve Doğu Suriye’de yürütülen saldırılar sonrasında Merkezi Yönetim’in borç stokunun bin 216 milyar liraya yaklaştığını ifade eden Önder, “Bu miktar geçen yıldan itibaren yaklaşık 200 milyar lira dolayında artışa tekabül eder. Borç anapara derhal ödenmeyip, çevrildiği için (rollover) bütçede faiz gözükür ve yüklü faiz ödemesi de bütçeyi sıkıştırmaktadır. Böyle bir denge sürdürülemez” dedi. 
 
Yaşanan durum sonucunda para arzının denetimden çıkarak enflasyonun yükseleceği ya da aşırı borçlanmaya gidilerek faizin yükseleceğinin ihtimallerini doğurduğuna dikkati çeken Önder, “Böylelikle, dış borç alınarak hem bağımlılık yoğunlaşır hem de bu durum emisyonu tetikleyebileceğinden yine fiyatlar üzerinde yükseltici etki yapar. Kısacası, aşırı borçlanma ve biriken faiz yükümlülüğü varsılları daha da zenginleştirir, yoksulluğu ise daha da derinleştirir” diye konuştu. 
 
‘PARLEMENTO DURUMA EL KOYMALIDIR’
 
Ekonomiyi canlandırılmak için hem bütçenin hem de değerli kamu kuruluşlarının ipotek edildiği Varlık Fonu’nun kullanıldığını hatırlatan Önder, “Tek adam yönetimi bu fonu aynı uygulamayı yapan devletlerden çok farklı, hiçbir kamusal denetim ve hesap verme prosedürü olmadan ve tam ters yönde ve şahsi varlığı gibi kullanıyor” dedi.  Parlamentonun bu duruma el koyması gerektiğini ifade eden Önder, “Eğer parlamento, parlamento olma bilinç ve işlevini taşıyacaksa bu duruma el koymalıdır. Bu durum devlet yönetiminin aşiret ya da feodal yönetime dönüşmesidir” diye belirtti. 
 
‘ÜRETİME YÖNELİK YATIRIM YOK’
 
Türkiye'de son aylarda arz yönlü sanayi üretiminde ve talep yönlü perakende satış hacminde yaşanan toparlanmaları değerlendiren Önder, “Arz yönlü üretim yeni kapasitenin faaliyete geçmesi ile değil, atıl kapasitenin yükselmesi ile gerçekleşmektedir. Perakende satış hacmindeki kıpırdanma karşılığında ise halkın bankalara borçluluğunun artışı yatmaktadır. Yani toplumsal zenginleşme ile değil, borç sarmalının büyümesi ile bu durum kıpırdanma olarak gözükmektedir” dedi. Bunların geçici süreçler olup, ekonominin temel yönüyle ilgili olmadığını sözlerine ekleyen Önder, şöyle devam etti: “Bunlar kısmen krizle ilgilidir. Krizden çıkışla bağlantılı yorumlanamaz. Her kriz, oluşum aşamasında ekonomiyi çökerttiği için, sonrasında bir kıpırdanma oluşturur. Adeta testere ağzı gibi inişli çıkışlı, tırtıklı konjonktürel bir süreç yaşanabilir. Önemli olan genel gidişat, yani trenddir. Trend ise olumlu gelişmiyor.” 
 
GELİR DAĞILIMI BOZULDU 
 
Trendin olumlu gelişmemesinin sebeplerini de sıralayan Önder, şunları ifade etti: “Bir kere ciddi üretime yönelik yatırım yok ya da ihmal edilir boyutta ve teknoloji yoğunluğu yok ya da çok küçük, ikincisi gelir dağılımı giderek kötüleşiyor. Gelir dağılımının bir göstergesi olarak Gini katsayısı giderek sıfır değerinden uzaklaşıyor ki, bu durum olumsuzluk göstergesidir.” 
 
‘YÜKLÜ FAİZ İLE ÜLKE SOYULMAKTADIR’
 
Paranın her giriş çıkışının ekonomide dalgalanma yarattığını dile getiren Önder, devamla şöyle dedi: “Kaldı ki, yatırımda değil, borç kapatmada kullanılan para ekonomiyi anlık ve geçici rahatlatırken, yüklü faiz alarak orta ve uzun vadede ülkeyi soymaktadır. AKP izlediği politikayla, 2000 IMF-Derviş politikasını samimiyetle uyguladığı ve fonları anlamsız taşa toprağa gömdüğü için bizzat kendi ayağına kurşun sıkmıştır ve süreç tamamlanmak üzeredir. Frene basan bir aracın ne kadar zaman ve ne mesafe sonrasında duracağı fizik olarak hesaplanabilir; ancak freni patlamış bir aracın ne zaman, nerede ve ne kadar zararla duracağı hesaplanamaz.” 
 
‘PATLAMAYA HAZIR BİR BOMBA GİBİ’
 
Ekonominin düzelmesi önündeki en önemli engelin siyaset olduğunu vurgulayan Önder, sözlerini şöyle tamamladı: “Siyasette, halkın gözünü boyamak için bir türlü vazgeçilemeyen israf ve siyaseti adeta kaynak kullanarak çevirme yanlışlığının yanı sıra tek adam siyaseti ve istikrarsız kararlar, ülkeye ve ekonomiye hâkim olan adeta aile yönetimi her yatırımcıyı ürkütmektedir. Türkiye’nin aşırı finans sermayesine bağlı olması da reel yatırımcıyı korkutur, zira sermaye piyasası derin olmayan ekonomide finansal ağırlık her an patlamaya hazır pimi çekilmiş el bombası gibidir.” 
 
MA / Lezgin Tekay