Gıda-İş Sendikası Başkanı: Önlem alınmazsa işçilerin üretimi durdurma hakkı var

img

İSTANBUL – Koronovirüs tehdidine karşı kamuda kimi önlemler alan hükümetin özel sektöre sadece tavsiyelerde bulunmasına tepki gösteren Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan, gerekli tedbirler alınmaması halinde işçilerin "üretimi durdurma hakkı" olduğunu söyledi.

Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüsü (Kovid-19) dünya genelinde 120'den fazla ülkeye yayılmış durumda. Salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 6 bine yaklaşırken, hastalığa yakalananların sayısı ise 150 bini aştı. Dünya Sağlık Örgütü, bu nedenle virüsün yayılma merkezinin artık Çin değil, Avrupa olduğunu duyurdu.
 
Avrupa genelinde salgına karşı sıkı tedbirler alınırken, hastalığa yakalananların sayısının 47 olarak açıklandığı Türkiye’de de kimi önlemler devreye konulmakla birlikte fabrika, atölye gibi kalabalık çalışma alanlarına dair ciddi kaygılar söz konusu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan'la işçi ve emekçilerin karşı karşıya bulunduğu riskler ve fabrikalarda alınabilecek önlemler hakkında konuştuk.
 
‘ÖZEL SEKTÖRE SADECE TAVSİYELERDE BULUNULDU’
 
Dünya ve Türkiye’de korona virüsüne karşı önlemlerin geç alınmaya başlandığını belirterek sözlerine başlayan Aslan, Türkiye’de salgına karşı önlemlerin kamu kurumları üzerinden alındığını, özel sektörün alması gereken tedbirlerin ise konuşulmadığını belirtti.
 
Bakanlar Kurulu’ndan çıkan kararlar uyması tavsiye edilen özel sektörün böylece kendi inisiyatifine bırakılmasına tepki gösteren Aslan, “Okulları tatil ettiler ama özel okullar, gündüz bakım evleri bunlara dair henüz belirli bir şey yok. Bakanlığın 12 yaşından küçük çocukları olan ailelerin ya annesi ya da babasının evde olması bunun da ücretli izine tabi olması gerekir açıklamasından sonra bazı belediyeler buna dair açıklamalar yaptı. Diğer kamu kurumlarından henüz bir ses çıkmadı. Bu tür izin kullananların kamu eli ile ücretli izin sayılmasını gerçekleştirmek acilen gerekiyor. Türkiye olarak 82 milyon beraber yaşıyoruz. Dolayısıyla alınan bütün kararların özel ve kamu ayrımı gözetilmeden işleme konulması gerekir” dedi.
 
FABRİKALARDA ÖNLEM YOK! 
 
Aslan, bugün ülkede resmi rakamlara göre 13 milyon, kayıt dışı rakamlarla beraber 20 milyon işçinin fabrikalarda çalıştığını ve çalışma koşullarının dünden bugüne sağlıklı olmadığını DİSK olarak defalarca belirttiklerini ifade etti.
 
Koronavirüs nedeniyle bu sağlıksız ortamlarda daha titiz önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Aslan, “Türkiye’de bizim de çalışma sürdürdüğümüz yerlere baktığımızda işverenlerin maske, eldiven vermek, 2 saate bir işçilerin havalandırmaya çıkması, gidip ellerini yıkamak da dâhil olmak üzere bu tür önlemleri almadığını tespit ettik. Fabrikalarda ne yazık ki koronavirüs ya da başka nedenlerden ötürü henüz yeterince önlemler alınmadığı ortada” diye konuştu.
 
‘DENETİMLER YAPILMALI’
 
Fabrikalarda işverenlerin maliyeti azaltmak için birçok şeyden kaçtıklarını dile getiren Aslan,  korona virüsünün ortaya çıkmasından sonra da durumun değişmediğini vurguladı. 
 
İşverenlere büyük sorumluluklar düştüğünün kaydeden Aslan, “İşyerleri çalışıyor, çarklar dönüyor, kar getiriyor. İşçilerin güvenlikli ve sağlıklı bir ortamda çalışmaları da dahil olmak üzere bunların güvence altına alınması artık bir zorunluluktur. En başta iktidar ve ilgili bakanlıkların koordineli bir biçimde özel sektördeki fabrikalarda denetleme yapması ve önlem alındığını tespit etmesi gerekir.  Bu önlemler alınmıyorsa, derhal buralara müdahale etmeleri gerekmektedir. Bu konuda özellikle ağır meslek gruplarında çalışan işçilerin ayrı ele alınması gerekir. Büro çalışanları bir ölçüde kişisel tedbirler alarak kendisini koruyabilir” ifadelerini kullandı.
 
ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
 
Aslan, alınması gereken tedbirleri ise şöyle sıraladı: “İşçilerin fabrikalara taşınmasından başlamak gerekir. Servislerin dezenfekte edilmesi, uygun olmayanların devre dışı bırakılması, onların yerine yenilerinin getirilmesi gerekir. İşyerlerinde mutlaka maske ile çalıştırılması ve bu maskelerin işçilere herhangi bir maliyet ödetmeden sağlanması gerekir. İşçilerin iki saatte bir havalandırmaya çıkması, ellerini yıkayabilecekleri dezenfektan malzemelerinin fabrikalarda bulundurulması gerekir. İşyeri kıyafetlerinin günlük olarak değiştirilmesi gerekir. Yemekhanelerin hızla dezenfekte etmek gerekir.” 
 
‘ÇALIŞANLAR ÜCRETLİ İZİN SAYILMALI’
 
Özellikle risk taşıyan iş kollarında fabrikaların tatil edilmesi gerektiğini söyleyen Aslan, özel sektörün bunu kaldırabilecek gücü olduğunu belirtti. Aslan, “Bu tatil esnasında işçilerin ücretli izinde sayılması gerekir. ‘Fabrikayı tatil ettim, ücretsiz izin alın’ konusuna girmemek lazım. Türkiye’de ne yazık ki yüzde 2’lik kısmın GSMH’dan aldığı pay yüzde 60. Dolayısıyla burada bir yıl fabrikalar çalışmasa bile onu karşılayacak gelirleri var. Normal zamanlarda işçilerin üzerinden kazandıkları artı değeri bu sefer işçilere harcanabileceklerini düşünüyorum. İşsizlik sigortası fonunun büyük bölümünü işverenler kullanıyor, işçiler kullanamıyor. Türkiye’de milyonlarca işsiz var. Biz bütün işsiz olanların bu fondan hiçbir kayıt ve koşul olmadan yararlanması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
 
‘İŞÇİLERİN ÜRETİMİ DURDURMA HAKKI VAR’
 
Diğer fabrikalarda da istenen tedbirlerin alınabileceğini dile getiren Aslan, kamunun ve sendikaların bu sürecin arkasında durması gerektiğini söyledi. Gerekli tedbirlerin alınmaması halinde yaptırımların uygulanması gerektiğini söyleyen Aslan, “Maaşını 20 gün geç alan bir işçinin grev hakkı varsa, sağlık koşulları da en az bunun kadar önemlidir. Hatta bundan kat kat önemli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bu koşullar oluşturulmadığında işçilerinde grev hakkı olmalı. Bugün yasalarımızda yok ama iş yerlerinde gerekli tedbirler alınamıyorsa işçilerin üretimi durdurma hakkı vardır. Çok meşru bir haktır. Hiç kimse de bunun önünde engel olmaması gerekiyor, olamaz” diye konuştu.
 
‘PİYASANIN İNSAFINA BIRAKILMAMALI!’
 
Aslan, virüsün Türkiye’de yayılmasıyla birlikte gıda ve dezenfektan malzemelerin fiyatlarındaki artışa da dikkat çekti. 
 
Bu durumun serbest piyasanın insafına bırakılmaması ve devletin bu ürünler üzerinde belirleyici olması gerektiğini vurgulayan Aslan, şunları ekledi: “Sağlıklı yaşama harcanan paraların neredeyse iki yüz katı silahlanmaya harcanıyor. Bu paraların silahlanmaya, savaşlara değil; halkların, işçilerin sağlıklı yaşayabilecekleri bir toplumun inşası için harcanması gerekir. Yanı başımızda Suriye, bölgemizde de savaşlar var. Artık bunların son bulması ve işçilerin, halkların özgürce yaşayacağı alanlara yatırım yapılması gerekir.”
 
‘YOKSULLARIN SAĞLIKLARI TEHLİKE ALTINDA’
 
Yayılan virüse karşı zenginlerin tedbir alma şansının daha çok olduğunu, işçiler ve yoksulların ise sağlıklarının ciddi tehdit altında olduğunu söyleyen Aslan, “Dünyanı çeşitli yerlerinde zenginler kendilerine özel korunaklar yapmışlar, virüs bitene kadar buradan çıkmayı düşünmüyorlar. Bunları bir işçinin, emekçinin yapma şansı yok. O yüzden de sağlık sisteminin herkese eşit, parasız ve adil olarak ulaştırılması gerekir” dedi.