HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları ve İHD, Amed'de 12 Haziran 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan ve 18 yıl sonra toplu mezarda kemikleri bulunan Vejdin Avcıl’ın faillerini, Êlih'te de 30 yıl önce kaybettirilen Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın akıbetini sordu.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, 31 Ocak 2009 tarihinde başlattığı "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemini, 801’inci haftasında da sürdürdü. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları ve hak savunucuları, üzerinde kaybedilenlerin resimlerinin olduğu pankartı taşıdı. Açıklamada konuşan İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, katledilen Amed Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin davasında yargılanan polislere verilen beraat kararına tepki gösterdi.
Bu haftaki eylemde 12 Haziran 1994’te Mêrdîn’in Dêrik ilçesinde gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan ve daha sonra kemikleri toplu mezardan çıkarılan Vejdin Avcıl’ın failleri soruldu.
KEMİKLERİ 18 YIL SONRA TOPLU MEZARDA BULUNDU
Avcıl’ın kaybedilme hikayesini okuyan İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi, “30 yaşındaki Vejdin Avcıl, Mêrdîn’in Dêrik ilçesinde çiftçilikle uğraşıyordu ve 5 çocuk babasıydı. 12 Haziran 1994 günü Qoser’den (Kızıltepe) gelen işçilerle harmanda çalışırken Dêrik’e bağlı Çıldiz köyüne jandarma baskın yaptı. Köylüler meydana toplanırken, evlere baskın yapıldı. Vejdin Avcıl, evinde herhangi bir şey bulunmamasına rağmen ‘örgüte yardım yataklık’ ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Avcıl gözaltına alındıktan bir-iki saat sonra tekrar evin olduğu yere getirildi. Jandarma, Avcıl’ın ahırında sığınak olabileceği gerekçesiyle kontrol etmeden bombayla patlattı. Ancak var olabileceği iddia edilen sığınak bulunmadı. Avcıl ailesi, Dêrik’te, Mêrdîn ve Qoser’de resmi kurumlara başvuru yaptı. Derik Savcılığı cevaben; ‘Kusura bakmayın, başınız sağ olsun. Vejdin Avcıl çıkan çatışmada örgüt üyelerinin atmış olduğu bomba sonucu yaşamını yitirmiştir’ dedi. Avcıl ailesi, cenazelerini almak için başvurduklarında ise hiçbir yerden bilgi alamadı.
Avcıl’ın ailesi evlerine yapılan baskınlar sonucunda Mûş'a göç etmek zorunda kaldı. Mûş'a gittikten sonra da evlerine her misafir geldiğinde evleri basılmaya devam edildi. 2008 yılında aile Vejdin Avcıl’ı bulmak için tekrar harekete geçti. Olaydan 18 yıl sonra İHD Mêrdin Şubesi’nin çabası ile Avcıl’ın sahte tutanakla ‘çatışmada ölen terörist’ diye gömüldüğü toplu mezardaki kemiklerine ulaşıldı. DNA testiyle kimliği 2012 yılında kesinleşen Avcıl’ın kemikleri ailesine hemen teslim edilmedi. İki yıl sonra cenaze önce Çorum'a oradan Mêrdîn'e, en son da Şubat 2014'te Mûş'a gönderilerek, ailesine teslim edildi ve Muş’un Mescitli (Kızılmecit) köyünde defnedildi.
Kemiklerin bulunmasının ardından Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 16.07.2012 tarih ve 2012/1150 sayılı iddianamede Avcıl’ın kaybedilmesinden sorumlu tutulan, dönemin Derik İlçe Jandarma Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil için ‘şüphe olsun olmasın sivil vatandaşları çeşitli şekillerle ve tamamen keyfi bir şekilde öldürdüğü anlaşılmıştır’ denildi. Savcılık, Avcıl dahil 13 benzer cinayeti de inceleyerek, bu cinayetlerden sorumlu tuttuğu dönemin Derik Komutanı olan Musa Çitil hakkında iddianame hazırladı. 21 Mayıs 2014 tarihinde ise Çitil hakkında beraat kararı verildi” diye belirtti.
Açıklama oturma eyleminin ardından sona erdi.
ÊLIH
İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları ise, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 637’ncisini Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eylemde, gözaltında kaybettirilen yurttaşların fotoğraflarının yer aldığı pankart taşındı. Bu haftaki eylemde, Amed’in Karaz (Kocaköy) ilçesinde 6 Haziran 1994’te kaybettirilen Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın akıbeti soruldu.
Çalık ve Fidan’ın kaybettirilme hikayesini paylaşan Şube Yöneticisi Melek Atalay, şunları belirtti: “6 Haziran 1994’te Amed’in Karaz ilçesinde bulunan Şahlat köyünde askeri operasyon başlamıştı. Şahlat köyü askerler tarafından yakıldığı için Çalık ailesi Amed’e göç etmişti. Ancak Salih Çalık işçi olduğu için köye çalışmaya gidip gelmeye devam ediyordu. Olay günü Salih yine köye çalışmaya gitmişti. Köyde de bir askeri operasyon başlamıştı. Operasyon sırasında askerler köylüleri uzun namlulu silahlarla taradı. Bu sırada 2 köylü yaşamını yitirdi. Olayda Salih Çalık da ayağından yaralanmıştı. Yaralı olduğu için köyden çıkamayınca Süleyman Muntaş’ın evine sığınmıştı. Ancak askerler kaldığı evi tespit ederek, eve baskın düzenledi. Yapılan baskın sonucunda ev sahibi Süleyman Muntaş, yaralı Salih Çalık ve Çalık’ı tedavi etmek için evde bulunan Sinan Fidan, askerler tarafından gözaltına alındı.
Ev sahibi Muntaş, 25 gün sonra serbest bırakıldı. Salih ve Sinan’ı ise gözaltında tutmaya devam ettiler. Serbest bırakılan Muntaş, iki gün Salih ve Sinan’la birlikte gözaltında tutulduklarını, sonrasında ikisinin yanından alındığını anlattı. Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın akıbeti konusunda bir bilgiye ulaşamayan aileleri, Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ancak savcı dilekçeyi aileye iade ederek, ‘Bu şahısları biz almadık, gidin PKK’den sorun’ diyerek ailelerin talebini geri çevirdi. O tarihten itibaren Çalık ve Fidan’dan bir daha haber alınamadı.”
Açıklamanın ardından oturma eylemi yapıldı.
COLEMÊRG
Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesinin Sanat Sokağı’nda yapılan eyleme, kayıp yakınları ile çok sayıda kişi katıldı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” ve “Failler belli kayıplar nerede?” pankartlarının taşındığı eylemde, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları eylemlerinin 127’nci haftasında Tahir Elçi davasında verilen beraat kararına tepki gösterildi.
Eylemde konuşan İHD Colemêrg Şube Yöneticisi Eren Baskın, "Yurttaşlar olarak hak ve özgürlüklerimizden mahrum bırakılıyoruz. Avukatlarımız da ağır ihlallerle karşı karşıya kalıyor. Avukatımız Tahir Elçi'yi cezasızlıkla mücadelenin ısrarlı takipçisi olduğu için, barışı kazanmanın yolunu ve kararlılığını gösterdiği için hedef gösterip ardından katlettiler” dedi.
Tahir Elçi’nin 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaptığını dile getiren Baskın, onlarca hukuki delil ve raporun varlığına rağmen dosyanın sürüncemede bırakılarak kapatılmak istendiğini söyledi. Baskın, “İnsan hakları savunucuları Tahir Elçi davasında cezasızlık politikasına karşı yekvücut olarak gerçeklerin ortaya çıkarılmasını talep etmiş olsa da gelinen süreçte hukuki hak ve normlar hiçe sayıldı. Her ne kadar Tahir Elçi davasında sanıklar beraat etmiş olsa da, kayıplarımızın avukatı için bizlerin mücadelesi devam edecek. Her koşulda ve her alanda insanlık onurunun yüceltilmesi için çabalamaya, Tahir Elçi dosyasındaki cezasızlık politikasına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından oturma eylemi gerçekleştirildi.