ÖHD İç Anadolu Hapishaneleri Raporu: Temiz suya erişim yok!

img

ANKARA – Cezaevlerinde hak ihlallerinin derinleşerek arttığına dikkat çekilen ÖHD İç Anadolu Hapishaneleri Raporu'nda, Kırşehir Cezaevi’ndeki tutsakların temiz suya erişemediği bilgisi paylaşıldı.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan 16 cezaevine dair “2024 Ocak-Haziran 6 Aylık Hak İhlalleri Raporu"nu açıkladı. Hapishaneler Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, ÖHD Ankara Şube Binası’nda düzenlenen basın açıklamasıyla duyuruldu. “Tecrit insanlık suçudur, tecride son verin” pankartının asıldığı toplantıda ÖHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Dilan Denizhan konuştu.
 
‘HAK İHLALLERİ DERİNLEŞEREK ARTIYOR’
 
Türkiye’deki cezaevlerinde işkence ve tecrit uygulamaları başta olmak üzere hak ihlalleri ve hukuk dışı uygulamaların “derinleşerek” arttığına dikkat çeken Denizhan, neredeyse her gün İç Anadolu Cezaevleri’nden tutsak ve aileleri aracılığıyla başvurular aldıklarını dile getirdi.
 
16 CEZAEVİ
 
Sincan 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Sincan 1 ve 2 No’lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kırşehir S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Yozgat 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Çorum L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Sungurlu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Afyon T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Bolvadin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaptıkları ziyaretlerde yapılan görüşmelerin yanı sıra aile görüşlerinden aktarılanlar ve mektuplardan alınan verilere göre sayısız hak ihlali tespit edildiğini belirten Denizhan, “Özellikle politik tutsaklar keyfi ve hukuk dışı birçok hak ihlali ile karşı karşıya bırakılmıştır” vurgusu yaptı.
 
HASTA TUTSAKLAR
 
Söz konusu cezaevlerinde, “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeyen tutsaklar olduğunun tespit edildiğinin bilgisini veren Denizhan, “Birçok ağır hasta tutsağın derhal tahliye edilip ailesinin gözetiminde ve uygun koşullarda tedavisine imkân tanınması gerekirken, hapishane gibi zorlu ve hijyenik olmayan koşullarda hayati risk taşıyan ameliyatlar olmaya zorlandıkları tespit edilmiştir. Tutsaklar tedavi süreçlerinde hastaneye ya hiç sevk edilmemiş ya da çok geç sevk edilmişlerdir” dedi.
 
ONUR KIRICI AĞIZ İÇİ ARAMA DAYATMASI
 
İç Anadolu cezaevlerindeki sağlık hakkına erişimin önündeki en büyük engelin ağız içi arama işkencesi olduğuna işaret eden Denizhan, “onur kırıcı” olarak tanımladığı uygulamayı kabul etmeyen ve bu nedenle hastaneye sevk edilemeyen tutsakların yaşam hakkı ihlaline maruz bırakıldığını aktardı. Denizhan, “Ring araçlarının sağlıksız ve kötü koşulları, kelepçeli sevk, kelepçeli muayene, çıplak arama, detaylı arama, hastane bekleme odalarının sağlıksız koşulları tutsakların tedaviye erişimini engelleyen diğer uygulamalardandır” diye belirtti.
 
TUTSAKLAR TEMİZ SUYA ERİŞEMİYOR
 
Denizhan’ın dikkat çektiği önemli noktalardan birisi de tutsakların en temel ihtiyaçlardan olan gıda ve temiz suya olan erişim sorunu oldu. Denizhan, Kırşehir S Tipi ve YGC cezaevlerindeki tutsakların alt yapı sorunlarından kaynaklı ciddi bir su sorunu ile karşı karşıya kaldıklarını, suların içilemez durumda olduğunu, çamurlu aktığını, su ihtiyaçlarını kantinden ücret ödeyerek karşıladıklarını, banyo yapamaz hale geldiklerini ve giysilerini yıkayamadıklarını ifade etti.
 
TECRİT
 
Cezaevlerindeki en temel sorun olan tecrit uygulamalarının sistematik bir biçimde devreye konulduğunu belirten Denizhan, “Mahpusların sohbet hakları, sosyal etkinlik hakları; hücre cezaları, spor faaliyetlerinden men, görüş yasağı gibi disiplin cezaları ve keyfi uygulamalarla engellenerek mahpusların psikolojik baskıya maruz bırakılmalarına sebep olmaktadır” ifadelerine yer verdi.
 
KÜRTÇE KİTAPLAR ENGELLENİYOR
 
Tutsakların Kürtçe kitaplara erişiminin hukuk dışı kararlar ile engellendiğini söyleyen Denizhan, şöyle konuştu: “Yine Kürtçe yazılan mektuplar sakıncalı bulunarak iletilmemekte mahpusların anadilleri ile haberleşmesi, okuması yazması engellenmektedir. Örneğin Kırşehir S Tipi, Bolvadin T Tipi ve Yozgat 2 Nolu T Tipi cezaevlerinde kitapların “inceleniyor “gerekçesiyle mahpuslara 8 ay sonra verildiği, Kürtçe yazılan mektupların gönderilmediği yapılan tespitler arasındadır.
 
KOŞULLU SALIVERİLME HAKKINA PİŞMANLIK ŞARTI!
 
İdare ve gözlem kurulları başlı başına bir hak ihlali mekanizması haline dönüşmüştür. Aralarında ağır hasta ve 30 yılı aşkındır hapishanede olan koşullu salıverilme tarihleri gelen politik tutsakların infazı, aile ziyarete gelmiyor, halay çektin, pişman değilsin gibi hukuk dışı ve keyfi gerekçelerle yakılmaktadır. Şubemiz tarafından daha önce kamuoyuna açıklanan “Şartlı Tahliyesi Elinden Alınan Kadınlar “adlı raporda belirtilen hususlarda herhangi bir değişiklik olmadığı örneğin; Karabük T Tipi, Afyon T Tipi ve Sincan Kadın, Sincan YGC 1 ve Sincan YGC 2 cezaevlerinde mahpusların koşullu salıverilmeleri engellenmektedir.”
 
TECRİTE KARŞI EYLEMLERE DİSİPLİN CEZALARI
 
Denizhan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yürütülen tecride dikkat çekmek ve Kürt sorununa demokratik bir çözüm için 4 Nisan’da başlatılan ve 4 Temmuz’da sona erdirilen “aileler ile görüşmeme, telefona çıkmama dava ve duruşmalara gitmeme” eylemleri ile ilgili çok sayıda tutsak hakkında disiplin soruşturmaları başlatıldığı ve cezalar verildiği bilgisini de aktardı.
 
‘HAREKETE GEÇİLSİN!’
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Sağlık Bakanlığı, TİHEK ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu hareket etmeye çağıran Denizhan, şu talepleri sıraladı:
 
“* Cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.
 
* İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır.
 
* Tutsakların sağlığı için yeterli ve dengeli beslenme, temiz suya erişim, hijyenik koşullara ve malzemelerine erişim, ilaca erişim, fiziki koşulların sağlanması gibi tedbirler alınmalıdır.
 
* Tutsakların anadillerinde konuşmaları –yazışmaları engellenmemelidir.
 
* Çıplak arama, ağız içi arama, ayakta nizami sayım, tecrit gibi insan onuruna aykırı tüm uygulamalara hapishane idarelerince genellikle güvenlik gerekçe gösterilerek yasal kılıflar bulunduğu, mevzuatın bu anlamda kesin yasaklar içermediği, aksine yoruma açık ve belirsiz düzenlemeler içerdiğinden hapishane idaresince bu tür uygulamalara sık sık başvurulduğu anlaşıldığından infaz yasasında insan onurunu gözetecek şekilde yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
 
* Yine kelepçeli muayene, ring aracında kelepçeli yolculuk gibi Adalet Bakanlığı dışındaki kurumları ilgilendiren ve “güvenlik” gerekçelerinin insan onurundan ve temel insan haklarından üstün tutulan uygulamaları önleyici yasal değişiklikler yapılmalıdır.
 
* İnfaz yakmalara neden olan İdare Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı, mahpusların kazanılmış hakları kapsamında lehe kanun ilkesi uygulanmalıdır. Yürürlükteki “iyi hal” kriterleri belirlenmeden önce hükümlülerin cezaevindeki koşulları hakkaniyetle tespit edilmeli, “iyi hal” değerlendirmesi yapmadan önce cezaevlerinin insan onuruna uygun fiziki ve sosyal koşulları yaratılmalıdır.”