Samsun ve Bafra cezaevi ihlali raporu: Şiddet, tedavi ve tahliye engeli

img
ANKARA - İHD, Kavak S Tipi ve Bafra T Tipi Kapalı cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. İHD, cezaevinde tutsakların çıplak arama, ayakta sayım, şiddet, hakaret ve kötü muameleye maruz kaldığını, tedavilerinin aksatıldığını, tahliyelerinin engellendiğini tespit etti. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, “Samsun/Kavak S Tipi Kapalı Cezaevi ve Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi Hak İhlalleri Raporu”nu dernek şubesinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Yapılan ihlalleri açıklayan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'nde 6 tutuklunun tahliyelerinin İdare ve Gözlem Kurullarınca engellendiğini belirterek, "Bu hapishanede mülakata çağrılan mahpusların hiçbir kurulun önüne çıkmadığı öğrenildi. Bütün mahpusların infazlarının uzatıldığı, mahpuslara gönderilen idare ve gözlem kurulu kararlarının ise tamamının noktası virgülüne kadar aynı olduğunu öğrenilmiştir" ifadelerini kullandı.
 
'AĞIZ İÇİ ARAMA DAYATMASI'
 
Çevirmen, tutsakların sosyal etkinliklere bir yıldır çıkamadıkları, yılda bir veya 2 kere sohbete çıkarıldıkları, pandemi öncesinde spora çıkarıldıklarını, ancak şu an her odanın ayrı ayrı spora çıkması için dayatma yapıldığını, tutsakların bu nedenle spora çıkmadıkları yönünde bilgi verdi. Çevirmen, tutsakların 3 yıldır ağız içi arama dayatması nedeniyle hastaneye gidemediğini ve tedavilerinin engellendiğine söyledi. 
 
Çevirmen, söz konusu cezaevlerinde yaşanan ihlalleri şöyle sıraladı: 
 
BAFRA CEZAEVİ 
 
"*Mahpusların hastaneye sevkleri aksamakta ve bunun yanı sıra yalnızca ayda bir defa revire çıkarılmaktadır.
 
*Yeni Yaşam Gazetesi başta olmak üzere süreli yayınların yasaklandığı aktarılmıştır. Televizyon kanallarında idarenin izin verdiği kanalların izlenebildiği, muhalif kanallara izin verilmediği, Halk TV'nin dahi yasaklanmış olduğu aktarılmıştır.
 
*Posta ücretlerinin aşırı yüksek olduğu, normal mektupların ulaşıp ulaşmadığını bilmedikleri için iadeli taahhütlü mektup yollamak zorunda kaldıkları, bu durumunda mahpusları maddi olarak zorladığı aktarılmıştır.
 
*Kantinde ürün çeşitliliğinin çok yetersiz ve çok kalitesiz olduğu, daha önce hiç duyulmamış markalı ürünlerin satıldığı, hapishanede her bir mahpusun aylık 4 bin veya 5 bin TL giderinin olduğu aktarılmıştır.
 
*Ailelerinde uzak olan mahpusların sevk talepleri "Kapasite doludur" gerekçesiyle kabul edilmiyor. Koğuşların birbiriyle haberleşme olanağı kurulamayacak şekilde özellikle uzak konumlandırıldığı aktarılmıştır.
 
SAMSUN/KAVAK S TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ
 
*6 mahpusun tahliyesi idare ve gözlem kurulu tarafından engellenmiştir.
 
*4 Mart 2024 tarihinde mahpusların odasına girilerek, işkence ile odalarından çıkartılıp tekli hücrelere konuldukları olaydan sonra spora çıkartılmadıkları, bu olay öncesinde resim atölyesine de götürüldükleri ancak sonrasında resim atölye ve diğer faaliyetlerin de yasaklandığı öğrenilmiştir.
 
*Mahpuslara kimlik kartı almaları almalarının talep edildiği, kimlik kartı almayan ve göstermeyenlerin faaliyetlere çıkarılmayacağının söylendiği aktarılmıştır.
 
*Sadece kimlik taşımanın yeterli olmadığı, kimliği taşıyarak, tek sıra, askeri düzenle yürümenin de dayatmasının yapıldığı, örneğin, revire, hastaneye çıkartacakların da birkaç mahpusun beraber çıkarıldığı, tek sıra halinde, askeri düzende yürümeleri konusunda talimat verildiği, hastaneye sevkler sırasında adli mahpuslara "sağa dön! Sola dön! Duvarın kenarından yürü! Ağzını aç! Bağcığını sök!" şeklinde komutlar verildiği ve buna sürekli şahit oldukları aktarılmıştır.
 
*Kalp hastası ve riski olan bir mahpusun tedavisi geciktirilmiştir. Yine aynı mahpusa 3 adet stent takıldığı, stent takıldıktan sonra gece vakti kardiyoloji servisine hasta bakım odasına girerken ayakkabı bağcıklarının sökülmesi için dayatma yapıldığı, kendisinin baygın halde dahi bunu kabul etmediği, ancak ayakkabısının zorla soyulduğu, hasta bakım odasında gardiyanın soyduğu ayakkabının bağcığını söküp atarak ayakkabıyı geri getirdiği, mahpusa memur emrine karşı gelmekten disiplin soruşturması başlatıldığını ve sonrasında ceza verildiği öğrenilmiştir.
 
*Bir mahpusa arama sırasında el konulan defterler nedeniyle hücre cezası verildiği, şiirlerin içinde geçen Kürdistan ifadesi ile 11 günlük hücre cezanın verildiği, yine aramalarda mahpusların mektuplarına, defterlerine el konulduğu aktarılmıştır.
 
*Mahpusların, 6 Şubat depreminden sonra bu hapishaneye sevk edildiklerinden bu yana oda değişim talepleri karşılanmamıştır. Mahpusların birçok kez oda değişimi rotasyon talebinde bulunduğu ancak bu oda değişikliği taleplerinin "Eğitim amaçlı yapıyorsunuz içeride örgütsel bir programımız var" denilerek reddedildiği aktarılmıştır.
 
*Mahpusların özel yaşam hakkı ihlal edilmekte, çatıdan yaklaşık 1,5 metre yükseltilmiş 360 derece görüş özelliği olan kameralar, mahpusların tuvaletini görmektedir.
 
*Mahpuslara, havalandırmada çamaşırlarını kurutmak için havalandırma 7 metre olmasına rağmen 1 metre uzunluğundan ip verilmekte, çamaşırlarını oda içlerine ve kalorifer üzerine sermek zorunda kalmaktadırlar.
 
'CİNSEL ŞİDDET BOYUTLARINA ULAŞAN İŞKENCE UYGULANIYOR'
 
Sonrasında söz alan İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı ise yaşanan ihlallere dair sonuç ve önerilerini paylaştı. Yazmacı, söz konusu uygulamaların ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu dile getirerek, bu tutsaklara cezaevlerinde insanlık onuna yakışır muamele yapılmadığını kaydetti. Yamacı, "Tutsaklara, çıplak arama ayakta sayım dayatmalarına ve şiddet, hakaret ve kötü muameleye ve hak ihlallerine maruz kaldığı, hasta olanların tedavilerinin aksatıldığı, iletişim ve bilgi edinme hakları engellendiği, tahliyelerinin engellendiği ve daha pek çok hak ihlallerine maruz kaldıkları aktarılmıştır" diye konuştu.
 
"İşkence-darp vakalarına son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır" diyen Yazmacı, çıplak arama ve zorla soyma fiillerinin kişinin mahremiyetini ihlal eden, moral değerlerini, sosyal kimliğini hedef alan, ruhsal bütünlüğüne zarar veren ve cinsel şiddet boyutlarına ulaşan işkence fiilleri olarak gerçekleştirildiğini belirtti.
 
Cezaevlerinde meydana gelen en önemli hak ihlallerden birinin yaşam alanlarının görüldüğü kameralar olduğuna dikkat çeken Yazmacı, özel hayata saygının uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığını hatırlattı. 
 
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
 
Yazmacı, yaşanan hak ihlallerinin sonlandırılması için şu önerileri sıraladı:
 
"*Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır. Ağız içi arama ve kelepçeli muayene uygulamasından vazgeçilmelidir.
 
*Yeterli ve sağlıklı beslenmek temel insan hakkıdır. Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Cezaevi idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır.
 
*Hakkında yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin hapishanelere alınmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve temini sağlanarak gazeteler mahpuslara verilmelidir.
 
*Mahpusların sosyalleşmeleri açısından elzem olan sosyal faaliyetlerin eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalı ve kısıtlamalara son verilmelidir. Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır."