Avukat Eroğlu: Türkiye artık kadınlar için tehlikeli ve güvensiz

  • kadın
  • 09:08 28 Temmuz 2020
  • |
img
İSTANBUL - Avukat Şükran Eroğlu, toplumun yarısı olan kadınların yok edilmek istenildiğine dikkati çekerek, bu durumda İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmesi halinde uluslararası yaptırımların olacağı uyarısında bulundu. 
 
Kadın örgütleri, ülkede her geçen gün artan kadın katliamları, şiddet ve kazanımlarına yönelik saldırılara karşı alanlarda. Artan saldırıların iktidarın izlediği politikadan bağımsız olmadığını yaşananların cinayet değil, kadın kırımı olduğu tespitini yapan kadınlar, ülkenin dört bir tarafında eylemler gerçekleştiriyor. Yapılan eylemlerde, İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmesine izin vermeyeceği mesajını verirken, iktidara kazanımları değil, cinayetleri ve şiddeti önleme uyasında bulunuluyor. 
 
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Şükran Eroğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmesi halinde uluslararası yaptırımların olacağına dikkati çekti. 
 
‘TOPLUMUN YARISI YOK EDİLMEK İSTENİLİYOR’
 
Eroğlu, 2019 yılında 474 kadının katledildiğini anımsatarak, bu rakamların çok ciddi olduğunu söyledi.  Türkiye’nin kadın cinayetleri sıralamasında dünyada neredeyse ilk sıraya girdiğini vurgulayan Eroğlu, “Bu cinayetler artık bir katliama dönüştü. Kadınları yok etmeye yönelik bir politika oluştuğunu görüyoruz. Türkiye’de nüfusun yarısı kadınlardır. Toplumun yarısını yok etmeye yönelik bir politika izlenilmesi tehlikelidir. Toplumda nasıl bir yansıması ve sonuçlarının ne olacağını kimse kestiremez.  İktidar, izlediği politikaları gözden geçirmek zorundadır” dedi.
 
‘TÜRKİYE KADINLAR İÇİN TEHLİKELİ’
 
Türkiye’nin artık kadınlar için tehlikeli ve güvensiz bir yer olduğunu belirten Eroğlu, “Hiç birimizin can güvenliği yok. Evlerimizden çıktığımızda başımıza ne geleceğini bilmiyoruz. İzlenen politikalar kadınların dışarıya çıkmaması, evlerin içine hapsedilmesini amaçlıyor. Oysa biz kadınlar için evler de güvenilir değil. İçişleri Bakanlığı’nın verileri söylüyor. Her saat başı 10 aile içi şiddet vakası işleniyor.  Şuanda ne evde, ne de sokakta can güvenliğimiz yok” diye konuştu.   
 
İktidarın kadınları sadece eş ve aile olarak tanımladığını ifade eden Eroğlu, şiddet gören kadınların başvurabileceği bir yerin de olmadığını, var olan sığınma evlerinin de yetersiz ve işlevsiz olduğunu belirtti. Eroğlu, iktidarın acilen hem kadın katliamları, hem de şiddete karşı önlem alması gerektiğini yineledi.
 
‘GERİ ÇEKİLMEYİ İZAH EDEMEZ’
 
Bütün bunlar yaşanırken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istenmesinin ciddi tehlikelere yol açacağını söyleyen Eroğlu,  “Türkiye çekilebilir. Ancak uluslararası bir platformda izah edemez. Çünkü bu sözleşme bütün taraf devletlerin kadını koruma, şiddeti önlemeye yönelik taahhüt veriyor.  Sözleşmeden çekilmek demek ben artık kadını korumuyorum. Şiddeti önlemiyorum demektir. Bu çok ciddi sonuçlar doğuracak. Yani öyle biz çekiliyoruz demekle bu iş bitmiyor.  Sözleşmenin geri çekilmesi çok ciddi tehlikelere neden olacaktır. Bunun hesabını da hiç kimse veremez. Çekilmek yerine uygulamak gerekir” diye önerisinde bulundu. 
 
‘ULUSLARARASI YAPTIRIMI OLACAK’
 
Sözleşmenin imzalandığı yılda ülkede kadın cinayetlerinin en düşük olduğunu anımsatan Eroğlu, “Çünkü önlemler alındı. 6284 yasalaştı. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİMl) kuruldu. Emniyet ve valiliklerde aile içi şiddet birimleri kuruldu. Yani Türkiye bir takım adımlar attı. Şimdi neden geriye gidiyoruz.  İstanbul Sözleşmesi bizim için bir itibardır. Bir gurur kaynağıdır. Bizim bir şehrimizin isminin alındığı bir sözleşmedir. Geri çekilmesi halinde uluslararası bir yaptırımı olacaktır. İzleme Komitesi (GREVİO) raporlarında bu durum yer alacak. Türkiye’nin itibari açısında çok kötü ve vahim sonuçlar doğurabilir” diye konuştu. 
 
SÖZLEŞMENİN YARGI AYAĞI
 
Sözleşmenin yargı ayağında da ciddi sıkıntılar olduğunu dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti: “Yargı alanında çok geriye gittik. 14 Ocak 1998'de yürürlüğe konulan Ailenin korunmasına dair olan 4320 sayılı kanunla her tür tedbiri alabiliyorduk. Ancak şuanda tek bir tane tedbir kararı aldıramıyoruz. Kadınlar zaten korunmuyor. Koruma kararları aldıramıyoruz. Durum böyle olunca birçok kadın mahkemeye gitmek istemiyor. Kadınlar her gün ölmek istemiyoruz diye sesleniyorlar. Yargı ceza vermek için kadınların öldürülmesini bekliyor! Yargı da aynı ciddiyetsizlikle kadına karşı son derece yanlış bir yerde duruyor. Kadını değil, erkeği koruyan bir noktada. Bu durum kadınları şiddete mahkum bırakıyor, erkeklere cesaret veriyor. Hukukçu kadınlar olarak da artık gerçekten çok zorlanıyoruz.” 
 
‘HAKİMLER VE SAVCILAR SÖZLEŞMEYİ BİLMİYOR’
 
Eroğlu, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nin halka anlatılmadığına vurgu yaparak, sözleşmeyi, uygulaması gereken yetkililerin de bilmediğini söyledi. Eroğlu, “Bırakın halkı hakimler bile sözleşmeden bihaberler. Karar mekanizması olan hakimler ve savcılar bile bilmiyor. İstanbul Sözleşmesi için özel eğitimler verilmeli. Kadın davalarında İstanbul Sözleşmesi’ni yazıyoruz. Ancak bir çok hakim bunu dikkate bile almıyor. Sözleşme gereği, kadın davaların da kadın örgütlerinin katılması talepleri de hiçbir şekilde kabul edilmiyor. Kadın örgütleri ve baroların müdahil olmadığı davalarda ise ceza bile verilmiyor. Bizlerin katılımıyla cezalar biraz daha yüksek oluyor. İndirim maddeleri uygulanmıyor” diye belirtti. 
 
‘KADIN AYAKLANMASINA NEDEN OLUR’
 
Sesini çıkaran kadınların katledildiğini, rakamların çok ciddi boyuta ulaştığının altını çizen Eroğlu, kadınların eylem ve tepkilerini şu sözlerle değerlendirdi: “Katliamlara karşı kadınlar isyanda. Bu isyan çok ciddi yerlere varabilir. Toplumsal bir çatışmaya sebep olabilir. Artık kadınların sabrı kalmadı, sabrımızın sınırlarını çoktan zorladılar. Bu durum aynı zamanda ülkede bir kadın ayaklanmasına neden olabilir. Çünkü gelinen noktada kadınlar kendi kendilerini korumak zorunda kaldılar. Hiçbir mekanizma artık kadınları korumuyor.  Yaşam hakkımız üzerinden kimse pazarlık yapmasın. Yaşam hakkı bir insan hakkıdır. İnsan hakkının da bir pazarlığı olamaz. Devlet şiddet ve katliamları önlesin. Kadınlara dair politikalar geliştirsin. Böyle gitmesi halinde hiç kimsenin altında kalkamayacağı çok ciddi patlamalar olabilir.” 
 
‘SUSMAYACAĞIZ’
 
Eroğlu, hakları için hep birlikte el ele yan yana mücadele çağrısı yaparak, “Bu saldırılar hepimize yöneliktir. Biz kadınlar artık susmayacağız. Durmayacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz” diye ifade etti. 
 
MA / Semra Turan