Dr. Ayhan: Silahların yüzde 40’ı kadınları vuruyor

img

İSTANBUL - Bireysel silahlanma üzerine çalışmalar yürüten Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, silahların yüzde 40’ının kadınları hedef aldığını kaydederken, TKDF Başkanı Canan Güllü, bu durumun iktidar politikalarından kaynaklandığını söyledi. 

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin her geçen gün arttığı Türkiye’de bireysel silahlanma yeniden gündeme oturdu. Her 4 evden birinde silah bulunurken, bu silahlar en çok aile içinde kadınlara karşı kullanılıyor. Bireysel silahlanmanın nedeni ve bunun kadın cinayetlerine etkisini Umut vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ayhan Akcan ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü ile konuştuk. 
 
İSTEYEN HERKES SİLAHLANIYOR
 
Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayhan Akcan, belli prosedürleri yerine getiren 21 yaşını doldurmuş her bireyin silah alabildiğine dikkati çekerek, dünyada sadece gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde silah edinimiyle ilgili ruhsat kayıt sistemi olduğunu söyledi. Akcan, silahlı şiddet verilerine göre Türkiye’nin 36 ülke arasından 11’nci sırada olduğunu, yaptıkları araştırmalara göre tahmini ruhsatlı silah kullanım oranı yüzde 10 iken ruhsatsız silah kullanım oranının ise yüzde 90 olduğunu kaydetti. 
 
BİREYSEL SİLAHLANMA ARTIYOR
 
Bireysel silahlanma oranının yıllara oranla artış gösterdiğine işaret eden Akcan, “Ruhsatlı olanlarda iptal veya tekrar ruhsat başvurusu yapmamaya bağlı resmî rakamlara göre her yıl yüzde 5 gibi azalmaktadır. Ama Umut Vakfı olarak her gün silahla işlenen ve basına yansıyan haberlerden yaptığımız yıllık istatistiklere göre bireysel silahlanmada her yıl yüzde 3.5 artış var” dedi. 
 
TOPLUMUN YÜZDE 90’I SİLAHA ULUŞABİLİYOR
 
Akcan, özelikle kişilerin silaha kolay ulaşabilir olmasının cinayet ve intihar gibi olaylarda etkili olduğunu hatırlatarak, bu durumun toplumdaki şiddetin artmasındaki rolüne vurgu yaptı. Akcan, “En önemli istatistik budur. Her an ulaşılabilirlik oranı yüzde 90’ın üstündedir. Bu kadar silah şiddeti ulaşılabilirlikle ilişkilidir. Yasa var, fakat uygulamada da sıkıntı var” diye belirtti. 
 
GÜNDE 20 ÖLÜ, 30 YARALI 
 
Bireysel silahlanma sonucu yaralanmalara ve ölümleri anımsatan Akcan, “Basına yansıyan ve ölümle sonuçlanan silah şiddetinde her gün 10 kişi, basında yer almayan olaylarda da 10 kişi olmak üzere günde 20 kişi ölmektedir. Günde 20 kişi ölüyor, 30 kişi yaralanıyor. Silahların 5’te 1’i kadına yönelik aile içi şiddette kullanılıyor. Tahmini olarak, kadına yönelik şiddet içeren ortamda her yüz olaydan kırkında silah vardır” diye konuştu. 
 
SİLAHLARIN HEDEFİ KADINLAR
 
Akcan, ölüm, yaralanma, korku yaratma ve şiddet objesi olarak evlerde silah bulundurulduğunu belirterek, kadınların ise uzun süre şiddete maruz kaldığı eş, sevgili, erkek arkadaş veya ailesindeki erkekler tarafından silahla öldürdüğünü ifade etti. 
 
EN ÇOK AİLE İÇİNDE KULANILIYOR
 
Akcan, neredeyse her dört evden birinde silah olduğunu kaydederek, “Kültürel olarak bulundurulmasının yanı sıra hırsızlık benzeri olaylar için caydırıcılık amacıyla evlerde bulunduruluyor. Fakat daha çok aile içinde kullanılıyor. Aile içi şiddette, intiharda kullanılıyor” dedi. 
 
CEZASIZLIK SİLAHLANDIRMAYI ARTIRIYOR
 
Bireysel silahlanma sonucu gerçekleşen suçların cezasız kalmasının silahlanmayı arttırdığını da sözlerine ekleyen Akcan, şöyle devam etti: “Yasa var ama uygulama yok. Uygulamadaki yetersizlik yasanın caydırıcılığını yok ediyor. Mesela açık havada ateş etmek. Her gün özelikle kırsal kesimde, şehir dışında, yazlıkta binlerce silah ateşleniyor. Bu suç 3 aydan 15 aya kadar hapis cezası gerektirir. Fakat her nedense uygulanamıyor. Cinayet dikkatsizlikle gerçekleştiği düğün, nişan gibi yerlerde normalde ‘olası kast’ a girebilir. Bu bile nadiren uygulanıyor.” 
 
SİLAH HANGİ KOŞULLARDA VERİLMELİ? 
 
Bireysel silahlanmada ulaşılabilirlikte zorlukların olması gerektiğini dile getiren Akcan, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: “Taşımaya kısıtlama, zorlaştırma olmalıdır. Yasadışı, kayıt dışı silah bulundurma, taşıma ve kullanma cezalarında caydırıcılık şart. Ruhsat başvurusunda bekleme süresi, eş veya avukat referans sistemi, evde denetim zorunluluğu, evde silah kasasını kilit altında tutma zorunluluğu, iflas, hastalık, öfke, boşanma gibi durumlarda kısa süreli silaha el koyma gibi önlemler ulaşılabilirliği azaltır.”
 
‘BİREYSEL SİLAHLANMA YASAKLANMALI’ 
 
Akcan, silah ruhsatı almak için yapılan başvurularda gerekli kriterlerin de göz önünde bulundurulmadığını ifade ederek, bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi için yasaların uygulanması gerektiğini yineledi. Akcan, “Bireysel silah edinimi yasaklanmalı. Sosyal sorumluluk projelerinin yaygınlığıyla hukukun üstünlüğünün ve uzlaşma kültürünün her alanda yaygınlaştırılması gerekir” diye belirtti. 
 
‘BASKICI ANLAYIŞ SİLAHLANDIRIYOR’
 
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü ise sadece bütün dünya bireysel silahlanmanın arttığına dikkati çekerek, “Bu tabii ki dünyayı yöneten iktidarların baskıcı, despot anlayışlarından kaynaklıdır. İktidarlar dünyayı demokratik anlayışla yönetemediği ve güven vermediği için bireyler de kendi adaletini sağlama içgüdüsü doğuyor” dedi. 
 
‘MAFYA DÜZENİNE DOĞRU GİDİYORUZ’
 
Türkiye’de yürütülen politikalar sonucu insanların bireysel olarak silahlandığını dile getiren Güllü, toplumun kendisini güvende hissetmemesinden kaynaklı silahlandığını söyledi. Güllü, şöyle devam etti: "Sistem kendi içinde bir korku ve belirsizliğe doğru gidiyor. Bireysel silahlanma devletin eksikliklerinden kaynaklanıyor. Bireysel silahlanma ile toplum kendi hukukunu yaratmaya çalışıyor. Bu durum bir yandan mafya düzenine doğru gidiyor. Bununla herkesin her şeyi yapabileceği bir dünyaya yelken açıyoruz." 
 
‘KİMLERİN SİLAHLANDIĞI ARAŞTIRILMALI’
 
Bireysel silahlanmanın kadınların hayatlarını yüksek oranda etkilediğini hatırlatan Güllü, bu anlamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın her hangi bir veri çalışmasının olmadığını vurguladı. Güllü, özelikle bireysel olarak silahlananların kimler olduğu üzerinde durulması ve araştırılması gerektiğini belirterek, bu durumun silahlanmanın önüne geçilmesi açısından önemli bir veri oluşturacağını ifade etti. 
 
HEDEF KADINLAR
 
Güllü, bireysel silahlanmanın hedeflerinden birinin kadınlar olduğunu, bunda iktidarın kadın politikasının da etkisi olduğunu sözlerine ekleyerek, şöyle dedi: “Kadınları vuran birincisi eşitsizlik, ikincisi bireysel silahlanmadır. Çünkü bireysel silahlar daha çok aile içinde kullanılıyor. Ev içinde kadınlar ‘namus’ kavramı adı altında ya da kendilerine biçilen hayatı kabul etmedikleri için öldürülüyor.” 
  
MEDYA SİLAHI YÜCELTİYOR
 
Medyanın haber dilinin ortaya çıkan sonuca etkisini de değerlendiren Güllü, şunları söyledi: “Dizilerde erkeklerin toplum önünde kendisini güçlü kılabilmesi, kadınlara kendisini güçlü göstermesi, silahın sıcaklığında güç alabilmesi özendiriliyor. Erkekler kendilerini dizilerdeki gibi görmek istiyor. Medya silahı yüceltiyor,  paraya özendiriyor, kadınları değersiz kılıyor,  ‘şeytanlaştırma’ algısı yaratarak kadına yönelik şiddet ve cinayetleri artırıyor. Bu tür dizilerin kaldırılması gerekiyor. Bu anlamda görevini yerine getirmeyen RTÜK suç işliyor. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda da RTÜK’e görev ve sorumluluk veriyor.” 
 
MA / Semra Turan