Kadın gazeteciler: Kalemlerimiz kadın mücadelesini yazmalı

  • kadın
  • 13:33 23 Kasım 2020
  • |
img
İSTANBUL - Medyanın kadınlara yönelik kullandığı eril dili eleştiren TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, "Meslektaşlarımızı bu saldırılara karşı kalemlerini, klavyelerini, objektiflerini kadınların mücadelesinin büyütmek için kullanmaya davet ediyoruz" dedi. 
 
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, medyanın eril diline ve İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin yazılı açıklama yayınladı. "Kadın düşmanı medyaya sözümüz: Sözleşmeden vazgeçmeyeceğiz" başlığıyla yayınlanan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddete maruz bırakılan herkesin güvencesi olduğuna dikkat çekildi. 
 
KADIN DÜŞMANLIĞI 
 
Açıklamada, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ilk ülke olduğu anımsatılarak, "Dokuz yıl sonra bugün gelinen noktada kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin adımların çoktan atılmış olması gerekirken, mevcut kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Birtakım basın kuruluşları ve meslektaş demeye dilimizin varmadığı gazeteciler, yazarlar bu sözleşmeye ‘fesat sözleşmesi’ diyor, sözleşmenin dilini ve amaçlarını kasten çarpıtarak aileyi, yuvayı yıktığını iddia ediyor. Kadınların haklarını tartışmaya açarken, kadın düşmanı çevrelerin sözlerini manşetlere taşıyor" ifadelerine yer verildi.
 
ERİL DİLİN SONUÇLARI
 
Medyanın İstanbul Sözleşmesi'ne dair kullandığı dili utanç olarak değerlendirildiği açıklamada "Bu medya organlarındaki nefret diline, kadınların haklarına yönelik bu saldırılara karşı TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasını değil, sözleşmenin tüm gereklerinin yerine getirilmesi için acil adımlar atılması gerektiğini söylüyoruz" diye belirtildi. 
 
Açıklamanın devamında İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasıyla birlikte doğurduğu sonuçlara işaret edilerek, şunlara dikkat çekildi: 
 
"* Kadınların ve LGBTİ+ların daha fazla erkek şiddetine maruz kalması ve biz gazetecilerin daha fazla şiddet haberi yapması demektir. Biz şiddet haberleri yapmak istemiyoruz.
 
* Medyadaki yaygın eril dilin artması demektir. Kadınları yok sayan, ‘anne’, ‘eş’ gibi rollere sıkıştıran, kadına şiddeti aklamaya bahane bulan medyanın değişmesini istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz.
 
* Kadınları ‘aile’ye hapsetmek, kimliklerimizden vazgeçmek demektir. Biz toplumun yarısıyız, sadece kadın olduğumuz için aşağılanmak, eksik hissettirilmek istemiyoruz. 
 
* Kadın gazeteciler olarak her gün işyerlerimizde cam tavanla, mobbingle mücadele ediyoruz. Sokakta kolluk kuvvetlerinin sözlü, fiziksel şiddetine karşı mücadele ediyoruz. Haberlerimizi yaparken haber kaynağının tacizine karşı mücadele ediyoruz.”
 
'ŞİDDETİ KÖRÜKLEYEN DİLİ KABUL ETMİYORUZ'
 
Kadın gazeteciler olarak medyanın eril dili ve kadına şiddeti körükleyen tutumunu kabul etmediklerini, buna itiraz edip isyan ettiklerini belirtilen açıklamada, "Kadın kazanımlarının, en temel haklarının geri alınmaya çalışıldığı bu dönemde tüm meslektaşlarımızı bu saldırılara karşı kalemlerini, klavyelerini, objektiflerini kadınların mücadelesinin büyütmek için kullanmaya davet ediyoruz. Bu davetin aynı zamanda mesleğin en temel etik kurallarından biri olduğunu hatırlatıyoruz.  Biz gazetecilik yapacağız, bu meslekte kadın kimliğimizle var olacağız, medyada kadınların görünür olması için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" denildi.