Kadın dayanışması Pilavoğlu Hanı’nı şekillendiriyor

img

ANKARA - Tarihi 16’ncı yüzyıla dayanan ve bir dönemin kadın, çocuk ıslahevi olan Pilavoğlu Hanı, şimdilerde kadın esnafların ticari rekabetten ziyade dayanışmasına tanıklık ediyor. 

Ankara’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Altındağ ilçesi Kale semtinde bulunan ve kuruluşunda kentin önemli ticaret merkezlerinden olan Pilavoğlu Han’ı, kadınların işlettiği rengarenk dükkanlarla dolu. Han, cumhuriyetin ilk yıllarında kadın ve çocuklar için cezaevi, ardından evsizlerin konakladığı bir merkez olarak kullanılırken, 20. yüzyılın sonlarına doğru tekrar ticari amaçla kullanılmaya başlandı. 
 
Şimdilerde kadınların emekleriyle var olduğu bir alan olan Pilavoğlu Han’da, 3 yıldır üretim yapan Canan Ağaçayak Erol, deri ve değerli taşlarla uğraştıktan sonra atölye açma kararı aldığını söyledi. Deriyi iyi işleyebileceği ve derinin tarihi kadar eski bir mekan aramaya başlayan Erol, yıllar önce de deri tabaklanması ve dericilerin olduğu Pilavoğlu Han’nında dükkan açtığını anlattı. 
 
ÜRETİM AŞAMASI
 
Pilavoğlu Han’ın tarihi dokusunu çok sevdiğini belirten Erol, “Bu hanın tarihi 16’ncı yüzyıla kadar dayanıyor. 1930 yılında Ulucanlar Cezaevi açılana kadar da kadın ve çocuk ıslahevi olarak kullanılmış. Bu durum bende çok farklı duygular uyandırıyor. O zamanki şartlarda kadın ve çocukların yaşadığı sıkıntıları ve şimdi burayı kendimiz için bir dünya haline getirdiğimizi düşünüyorum” diye belirtti. Deri işini severek yapan Erol, işin püf noktalarına dair şunları söyledi: “Deri dövmede bazı noktalarda keserken büyük bir fiziki güç gerekiyor. Sabır gerekiyor çünkü ince bir iş. Deriyi dövdüğünüz zaman geri dönüşü yok asla hata kabul etmez. Küçük küçük çivilerle çalışıyorsunuz biraz sabır ve en başta sevmek gerekiyor. Çok severek çalışıyorum. Üretim aşaması çok zevkli oluyor.” 
 
MADDİ SIKINTILAR
 
Salgın döneminde kadın esnaflar olarak zor günler geçirdiklerini anlatan Erol, “Pandemide kiramızı cebimizden ödedik. Hala da kiranın tamamını kazanamıyoruz. Ekstra çaba içerisindeyiz. Fazla mala yatırım yapamıyoruz. Ne kadar kullanacaksak o kadar alıyoruz. Birçok şeyi cepten karşılıyoruz zaten” ifadelerini kullandı. 
 
KADIN DAYANIŞMASI
 
Handa diğer kadınlarla dayanışma içinde olduklarını anlatan Erol, şunları söyledi: “Arkadaşlarla çok güzel birlikteliğimiz var. Dükkânda olmadığımız zaman birbirimizin dükkanına göz kulak oluyoruz. Onun müşterisi gelirse ve o dükkânda değilse onun anahtarını alıp müşterisiyle ilgileniyoruz, satışını yapıyoruz. Bir aile gibiyiz. Yardımlaşma, paylaşma ortamı mevcut. AVM kültüründen koparak halkımızın biraz bu taraflara gelmesi taraftarıyım. Bir şey satın almaları gerekmiyor. Gelip bu kültürü görmeleri bile yeterli.”
 
TARZINI OLUŞTURDU 
 
Dükkanında kendi üretimi ebru tabloları satan Meltem Melkuç da, “Ebru beni cezbetti. Ustalardan ders aldım. Sonra ‘bunu nasıl çeşitlendirebilirim’, ‘üstüne ne koyabilirim’ sorularıyla yola çıktım” dedi. Ebru sanatında görmeye alışık olduğumuz motifler dışına çıkarak kendi tarzını yaratan Melkuç, aynı zamanda ders de veriyor. Melkuç, “Öğrencilerimi eğitirken bu sanatın ilk önce gelenekselini anlatıyorum. Sonra üstüne ne katarsan. Gelenekselini biliyorum yapıyorum ama sanatın modernleşmeye de açık olması gerekiyor. Gelen insanlardan hep ‘Biz artık ebrudaki lale figüründen, karanfilden o kadar sıkılmıştık ki burada sizin bu kadar farklı çalıştığınızı görmek çok güzel’ dediklerini duydum. Bu beni cesaretlendirdi. Yolumun doğru olduğuna inandırdı. Tarzım ve çalışma şeklim bu. Ebru öyle bir şey ki kâğıdın üzerine boyut katmanız onlarla oynamanız çok kolay” diye belirtti. 
 
6 DÜKKAN KAPANDI
 
Pandemiyle birlikte durumlarının kötüleştiğini söyleyen Melkuç, “Evi ben geçindirmiyorum. Ama salgın döneminde mümkün değil. Memur değiliz, işimiz ticaret. 6 aylık süreç içerisinde handa dama taşı gibi her şey oynadı. Çok fazla kapatan oldu. Yaklaşık 6 dükkan kapandı. Kapatanların da çoğu kadın esnafların dükkanları. Devletten de destek göremiyoruz çünkü esnaf kategorisinde de değiliz” dedi. 
 
Melkuç, bu süreçte kadın dayanışmasının önemine değinerek, “Bir şeyi ortaya çıkartırken bazen birbirimizden destek alıyoruz. Ben bir derinin üstünden bir şey yapacaksam burada çanta yapan birisi varsa elbette gidip ondan fikir alıyorum. ‘Bunu yapar mısın’ diyerek bir paylaşım içerisine giriyoruz. İş anlamında birbirimize destek veriyoruz” dedi.