Gülüm: Kadın mücadelesi iktidarı zorluyor

img
ANKARA - İktidarın kadın düşmanı politikalarında artık başarılı olamadığını belirten HDP’li Züleyha Gülüm, “Çünkü kadın mücadelesi çok güçlü. 8 Mart bunun göstergelerinden biriydi. Mücadelemizi sürdürme konusunda kararlılığımız giderek artıyor” dedi. 
 
AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikaları her yere sirayet ederken, son dönemlerde buna yönelik söylemler de giderek arttı. AKP Milletvekili Özlem Zengin'in çıplak aramayı inkar ederek, kadınlara “ahlak” dersi vermeye çalışmasının ardından yine AKP Milletvekili Hülya Atçı Nergis, inkar politikasına “erkekler kadınlardan daha fazla ölüyor” diyerek katıldı. Bu saldırı, kadın siyasetçilere yönelik cinsiyetçi söylemlerle devam etti.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, söz konusu tabloyu değerlendirdi. Yönetememe kriziyle karşı karşıya olan iktidarın en fazla savaş açtığı kesimin kadınlar olduğuna dikkati çeken Gülüm, “Çünkü kadın özgürlük mücadelesi gerçekten çok güçlü ve sokaklardan, meydanlardan çekilmeyen bir kadın mücadelesi var. Kazanımları geri almak istediklerinde buna karşı güçlü bir duruş gösteren ve geri çekilmesine izin vermeyen hatta iktidarın geri adım atmasını sağlayan bir kadın mücadelesi var. Her türlü yasağa rağmen sokakta olan yine kadınlardı” dedi.
 
İKTİDARI ZORLUYOR
 
Toplumsal muhalefetin yapamadığı birlikteliği kadınların yan yana gelerek sağladığını vurgulayan Gülüm, “Farklılıklarımıza rağmen bir arada durabilme gibi bir yan yana duruş perspektifimiz var. Farklı ideolojilerimize rağmen, erkek egemenliğine, patriarkaya karşı ortak mücadele hattımız üzerinden yan yana duruyoruz. Bunun kendisi iktidarı zorluyor. İktidar özellikle kadınlar üzerinden yeni bir toplumsal şekillendirme yaratmaya çalışıyor. Burada kadınlara biçtiği bir rol var. Aileye ve makbul kadın sınırlarına hapsedilen bir kadın yaratmaya, otoriter, baskıcı ve faşizmin kurumsallaştığı bir rejimi inşa etmeye çalışıyor. Son dönemlerde LGBTİ+’lara yönelik saldırılar, nefret söylemleri yaygınlaşmış durumda. Bu da aynı noktadan hedef oluyor. Çünkü ideolojik zeminler açısından ne kadın ne de LGBTİ+ mücadelesi, onların açısından kabul edilebilir bir noktada durmuyor. Bu nedenle yüksek bir saldırı dalgası var” ifadelerini kullandı.
 
MECLİS ÇEKİNCESİ 
 
İktidarın kadına yönelik nefret söylemlerini Meclis’te pek dile getiremediğini aktaran Gülüm, nedenini şöyle açıkladı: “Sadece yandaş basında, farklı bir soru soracak herhangi bir basın olmadığı yerlerde bu açıklamaları yapıyorlar. Meclis’te çok yapamıyorlar çünkü buna karşı kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadın milletvekillerinin, nasıl cevap verebileceğini çok iyi biliyorlar.” AKP Milletvekili Nergis’in sözlerini ilişkin ise Gülüm, “Bu sözler kadın meselesindeki sistem sorununu anlamadıklarını, anlamak istemediklerini ya da bunun üstünü kapatmak istediklerini gösteriyor. ‘Kadın cinayetleri politiktir’ diyoruz. Kadına yönelik saldırının tüm kadınlara yönelik yapıldığını, erkeklerin kadınlar üzerinde iktidar kurmak üzere bu şiddeti uyguladıklarını söylüyoruz. Yani bir egemenlik ve baskı ilişkisinin oturtulabilmesi için yapılan bir şiddet türünden bahsediyoruz. Yoksa elbette ki erkekler de öldürülüyor ama erkek egemen sistemden kaynaklı bir öldürmeden bahsetmiyoruz” şeklinde değerlendirdi.
 
ERKEKLER YAPIYORDU AMA…
 
Kadın cinayetlerindeki artışa dikkat çeken Gülüm, “Bunun üstünü örtmeye ve bir şekilde kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. ‘Biz kadına yönelik şiddeti önleyecek her türlü mekanizmayı kurduk, bu yasayı çıkardık, bu mekanizmayı oluşturduk, gerekli her şeyi yapıyoruz’ derken bu kadar kadının katledilmesini neyle izah edeceksiniz? Kadınların koruma mekanizmalarının uygulanmamasından dolayı katledildiği bir ülkede bunun üstünü kapatma ihtiyacı duyuyorlar. Bunu genelde erkekler yapıyordu ama bu dönem belki de etkili olması için kadınlardan doğru bu cümleleri kurmaya başladılar. Bu sefer kadınlar bu cümleleri kullanarak toplumu ikna etmeye çalışıyor. Ama 18 yıldır uyguladıkları kadın düşmanı siyasetin getirdiği sonuçlar, artık kamuoyundan gizlenemez hale geldi” diye belirtti.
 
TABANDA RAHATSIZLIK
 
Kadınların hangi partiye oy verdiğinden bağımsız olarak patriarkal sistem içerisinde şiddete maruz kaldığını dile getiren Gülüm, “Bunun en büyük örneklerinden biri ‘İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilsin’ tartışmalarında kadınların gösterdiği karşı duruştu. Kendi tabanlarından da kadınlardan tepki geldi. Bu konuda yapılan kamuoyu araştırmaları da bunu gösterdi. Bu kadar geniş bir refleks de gösterildiği için AKP bu konudaki söylemlerini geri çekmek zorunda kaldı. Nafaka hakkında da öyle oldu. Çocukların tecavüz failleriyle evlendirilmesi sonucunda getirilecek af meselesinde de çok geniş bir kadın cephesinden itiraz geldi. Bu da kadın mücadelesinin sonucu olarak ortaya çıktı” dedi. 
 
Erkek egemenliğini büyüten bir sistemle karşı karşıya olunduğuna değinen Gülüm, hem iktidarın söylemleri hem de basın gibi propaganda araçlarının etki yarattığını ama buna karşı güçlü bir kadın hareketinin olduğuna vurgu yaptı. Gülüm, şöyle devam etti: “Gerçeği açığa çıkaran, sosyal medyadan bunun kamuoyu duyurusunu yapan ve aslında kadın meselesinin ne olduğunu açıklayan bir kadın mücadelesi var. Bunun etki alanı daha güçlü oluyor. İktidar her ne kadar bu söylemleri kurmaya çalışırsa çalışsın kadın mücadelesi, iktidarın gerçeği ifade etmediği ve kadın düşmanı siyaset izlediğine yönelik çok yaygın bir kanaat oluşturulabiliyor. Bu kadın özgürlük mücadelesinin en önemli noktalarından bir tanesi.”
 
KARARLILIK ARTIYOR
 
İktidarın kadın düşmanı politikalarında artık başarılı olamadığını dile getiren Gülüm, “Çünkü kadın mücadelesi çok güçlü. 8 Mart, bunun göstergelerinden biriydi. 8 Mart sürecinde sokaklarda, evlerde, alanlardaydık. 8 Mart günü finalini yaptık ve çok güçlü geçti. İnanılmaz bir moral oldu. Geçen sene Feminist Gece Yürüyüşü’nden bir döviz oluşmuştu ‘canın sıkıldığında bu kalabalığı hatırla’ diye. Bu tam da o coşkuyu slogana geçiren bir ortamın yarattığı bir sonuçtu. Bu 8 Mart’a da o cümlelerle gittik ve gerçekten moral bulan, kadın dayanışmasına inanan bir yerden mücadelemizi sürdürme konusunda kararlılığımız giderek artıyor ve böyle yürüyoruz” dedi.