‘Çocuklarımız’ dedikleri zeytinlikler için mücadele ediyorlar

img
İZMİR - Tire ilçesinde kurulmak istenen mermer ocağına karşı çıkan Küçükkale köyündeki kadınlar, çocuk yetiştirir gibi özenle yetiştirdikleri zeytin ağaçlarını kurban etmeyeceklerini söyleyerek, “Mermer solumak istemiyoruz” dedi.   
 
İzmir’in Tire ilçesi kızılçam ormanlarıyla kaplı Kartal Dağı’nda, Emerald Madencilik, yıllık 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurulması amacıyla Şubat ayında Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü’ne başvuru yaptı. Yapılması planlanan mermer ocağından etkilenecek olan Mehmetler, Üzümler, Küçükkale, Büyükkale, Alaylı, Kurşak, Hasançavuşlar ile Aydın'a bağlı Habibler köyü sakinleri bir araya gelerek, Kartal Dağı Korumu Platformu kurdu.  
 
Mermer ocağına karşı mücadele veren 7 köyden biri olan Küçükkale köyüne ziyarette bulunarak, mermer ocağına karşı mücadelede en önde yer alan kadınlarla yaşam alanlarına yapılan müdahaleyi konuştuk. Köylerinde mermer ocağı istemeyen kadınlar, “Gerekirse Ankara’ya gideriz” diyerek  mücadelede kararlılıklarını dile getirdi. 
 
ÇOCUKLARIN RIZKI 
 
Hatice Özen (74), 60 yıldır köyde yaşadığını belirterek, “Mermer ocaklarını istemiyorum. Mermerden kaynaklı zeytinliklerimiz, köyümüz yok olacak. Köyümüz yok olursa bizde yok oluruz. Karşı köyde bir tane taş ocağı kurdular. Orada zeytinler yetişmiyor. 5 çocuğumun rızkı var bu köyde. Çocuklarımın rızkını mermer ocağına kurban etmem. İtiraz edeceğiz. Yaşlıyım gidemiyorum ama köylüler beni Ankara’ya götürseler gider, yetkililerin yüzüne karşı maden ocağını istemiyorum derim” dedi.  
 
KAR HIRSI UĞRUNA 
 
“Doğamızı yok etmeye hiç kimsenin hakkı yok” diyerek, itirazın yükselten Suzan Çağıran (66) da Küçükkale köyünde doğup büyüdüğünü söyledi. “Böyle bir doğa güzelliği nerede var?” diye soran Çağıran, “Kar hırsına her yeri dümdüz etmek istiyorlar. Köylerimiz bizim her şeyimizdir. Mermer ocağı yapılırsa her şeyimizi kaybederiz” diye konuştu. 
 
DOĞAMIZ YOK OLACAK
 
Şehirde yaşamak istemediğini dile getiren Çağıran, “Suyumuz zaten yerli değil, eğer ocaklar kurulursam susuz kalacağız. Köyümüze karışmasınlar yeter. Onlar para kazanacak diye biz kaybedeceğiz. Buna izin vermeyiz. Köyümüze sahip çıkacağız” ifadelerinde bulundu.
 
ÇOCUK GİBİ ZEYTİN AĞAÇI BÜYÜTTÜ
 
Köy sakinlerinden Ayşe Atalay da, birilerinin zenginliği uğruna köylerinin heba edildiğini ifade etti.  Zeytinliklerinin yok olmayla karşı karşıya kaldığını dile getiren Atalay, şöyle devam etti: “Mermer ocakları kurulursa toz, zeytin yetişmesini engelleyecek. Çocuk büyütür gibi zeytin ağaçlarını büyüttüm. Gözlerimin önünde çocuklarımı katledecekler. Mermer ocağını istemiyorum” ifadelerinde bulundu. 
 
GELİR KAYNAĞI 
 
Köylülerden Zekiye Keskin de, zeytinlikler dışında bir gelirleri olmadığını yineleyerek, ocağın kurulmasıyla gelir kaynaklarının yok olacağına işaret etti. Keskin, “Dağlarımıza bakınca nefes alıyoruz. Mermer ocakları kurulursa, doğamız yok olacak. Kuş seslerini duyamayacağız, mis gibi havayı soluyamayacağız. Mermer ocaklarına izin vermeyeceğiz” diye konuştu. 
 
MERMER KOKUSU SOLUMAK 
 
Geçen yıl emekli olduktan sonra köye yerleştiğini söyleyen Cahide Tüzün ise, köyde huzurlu bir yaşamı olduğunu söyledi. Köyde yaşamanın kendisine yeni bir bakış kazandırdığını vurgulayan Tüzün, sözlerini şöyle noktaladı: “Güneşle uyanıyorsunuz, doğanın takvimine uyuyoruz. Köyde ilk defa ekip biçmeyi öğrendim. Elde ettiğim ürünleri aileme ve dostlarımla paylaştım. Mermer ocaklarının kurulması demek benim için bir kabus olacak. Sabah uyandığımız her yerde orman görüyoruz. Bunların hepsinin yok edilmesi demek. Temiz hava yerine mermer kokusu solumak demek. O nedenle şirketlerin gelip buranın doğasını yok etmesine izin vermeyeceğiz.”  
 
MA/ Semra Turan- Sevda Aydın