Kürt Gazeteciler Günü: Kalemini eğip bükmeyenler

  • kadın
  • 09:09 20 Nisan 2021
  • |
img

ANKARA - Kürt Gazeteciler Günü dolayısıyla konuşan kadın muhabirler, baskılar karşısında meslektaşlarının yalnız bırakıldığına dikkati çekerek, “Kadın gazeteciler cinsiyetçiliğe karşı bir garanti. Medyadaki dilin değişimi konusunda çok kademe kat edildi ve bunda kadınların büyük bir payı var” dedi.

 
Mîqdad Mîdhed Bedirxan tarafından 22 Nisan 1898 tarihinde Mısır’ın başkenti Kahire’de basılan ilk Kürtçe gazete olan Kürdistan Gazetesi’nin yayın hayatına başlamasının üzerinden 123 yıl geçti. 1973 yılından bu yana ise her yıl 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor.
 
Kürt Gazeteciler Günü’ne ilişkin Ankara’da farklı medya alanlarında çalışan kadınlar, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
 
HERKESİN SESİ
 
Doğrusu Haber Ankara Muhabiri Büşra Taşkıran, Kürt basınının birçok kesimin sesi olduğunu belirti. Birçok yerel veya ulusal basının gitmediği yerlerde Kürt basınıyla karşılaştığını kaydeden Taşkıran, “Bu halkın yanında olduklarını gösteriyor. Küçük şeylerin haber değeri olmadığını düşünen ulusal medya, aslında bir insanın hayatına dokunup neler yapabileceğini Kürt medyasıyla görüyor olması gerekir. Kürt medyasının en ufak bir konuya bile hassasiyet gösterdiklerine şahit oldum. Hemen hemen her kesimin sesi olmaya çalışıyorlar” dedi.
 
UMUT VEREN DAYANIŞMA 
 
Sahadaki çalışmalardan gözlemlerini de aktaran Taşkıran, “Kürt basınında çalışan arkadaşlar, her kim olursa olsun herhangi bir durumda bütün imkanlarıyla yardımcı olmaya çalışıyorlar. Toplumun her tarafında olmasını özlediğimiz, bu kardeşlik ve dayanışmayı özellikle Kürt medyasında görmek insana umut veriyor. Nasıl ki habercilikte umut veriyorlarsa basın mensuplarına da verdikleri dayanışmayla umut verdiklerini düşünüyorum” dedi. 
 
ALIŞILAN TABULAR YIKILIYOR
 
Kendisinin kameramanlık ve muhabirliği aynı anda yaptığını belirten Taşkıran, alanda aynı işi yapan sadece Kürt medyasını gördüğünü söyleyerek, şöyle devam etti: “Basın açıklamalarında sıralı bir erkek güruhu var. Orada Kürt medyasında birkaç kadın arkadaşla karşılaşıyorum. Bu çok önemli. Alışılmış o tabuyu yıkmak önemli.  İnsanların da dikkatini çekiyor ve oraya bir yenilik katıyoruz. Bazen Kürt basınından arkadaşlar geliyor ve hiç sormamama rağmen, ‘Büşra şu ayarı değiştir’ diyebiliyor. Bu çok hoşuma gidiyor. Kadının o ortama girerek alanda her işi yapabiliyor olmasını göstermesi çok güzel ve değerli. Kadınlar, bu alanda da daha görünür oluyor ve buna Kürt medyasında da değer verildiği hissediliyor. Başka hiçbir medyada kadın kameraman yok.” 
 
MÜCADELENİN BİR PARÇASI 
 
Kürt Gazeteciler Günü’nü kutlayan Yeni1Mecra Ankara Muhabiri Burcu Yıldırım, Kürt basınının bölge illerindeki çalışma koşullarına dair şunları söyledi: “Basın ve ifade özgürlüğünün bu kadar sıkıştığı bir dönemde haber yazmak, takip etmek bu kadar zorken ‘halkın haber alma hakkından’ yola çıkmak bir mücadelenin parçası aynı zamanda. Bizler Ankara’da haber takibinde birçok zorlukla karşı karşıya kalıyoruz ki buradaki çalışma koşullarımız bölge illerinde çalışan arkadaşlarımızdan daha kolay. Bölgede, mesleğin zorluklarından ziyade devletin de uyguladığı birçok baskı var.”
 
KÜRT BASININA BASKI 
 
Bahsettiği devlet baskısına yakın zamanda tanıklık ettiklerini hatırlatan Yıldırım, “Helikopterden atılan iki vatandaşın haberini yaptığı için arkadaşlarımız aylarca cezaevinde kaldı. Ama alanda yaşananlar aslında bu kadar gerçek. Orada yaşayan insanların helikopterden atılması, canlarına kastedilmesi normal bir şeymiş gibi gösterilerek üstü kapatılmaya çalışılan bir noktaya geldiğinde haber yapmak neredeyse suç ile ilişkilendiriliyor. Bu noktada gazeteci arkadaşların çabalarını ve devam eden mücadelelerini takdir etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
KALEMİNİ EĞMEYEN GAZETECİLER
 
Şiddetin her gün yeniden farklı mekanizmalarla üretildiği bir alanda haber yapmanın zorluklarına da değinen Yıldırım, bu noktada kadın gazetecilerin üstün bir çaba sarf ettiğine vurgu yaptı. Bölge illerinde yaşananları Kürt basınından öğrendiklerini belirten Yıldırım, “Kamu görevlileri tarafında bir köyde çocuğa yapılan cinsel istismarı, kadınlara yönelik tecavüzü, baskıyı ve bunları haberleştirilmemesi için gazetecilere yapılan baskıyı kalemini eğip bükmeden yazan gazeteci arkadaşların sayesinde öğreniyoruz. Kadınların, çocukların, dezavantajlı grupların sesini hep bölgede çalışan arkadaşlardan öğreniyoruz. Bu çaba çok değerli ve sadece bölge halkı için değil, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sunan adalet arayışının çabası. Bu çaba aynı zamanda kadın mücadelesinin ilerlemesi gerektiğini de gösteren bir duruş” diye belirtti. 
 
GERÇEK GAZETECİLİK
 
Kürt Gazeteciler Günü’nün sıkıntıların ve sansürün sonlanacağı bir gün olması dileğinde bulunan BirGün Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Bilge Gökdemir de, “Kürt basını her zaman haber almak için çok yakından takip ettiğim bir mecra. Çünkü Türkiye’de artık gazeteciliğin nasıl yapıldığını biliyoruz. Seçilmiş haberler, kişiler. Ancak Kürt gazeteciler sahadan ‘evrensel haber’ diyebileceğimiz haberleri kamuoyuna yansıtıyorlar. Kürt gazetecilerin gerçek gazetecilik yaptığına inanıyorum. Bizler de çok ağır baskılar altındayız; gözaltılar,  ekonomik cezalar, sansür uygulamaları ama oradaki arkadaşlarımızın bunun daha fazla yaşadığını biliyoruz. Ben hep şunu derim; Kürt basınının yaşadıkları aslında bizim teorik olarak söylediğimiz hak ihlallerinin somutlaşmış şekli” ifadelerini kullandı. 
 
KADIN GAZETECİLERİN CESARETİ 
 
Zor koşullarda çalışmalarına rağmen Kürt basının direngen olduğunu vurgulayan Gökdemir, “Sayısız kapatma, cezalandırma, gözaltılar, mahkumiyetlere rağmen Kürt gazeteciler azalmıyor tersine giderek çoğalıyor. Gençler katılıyor ve inançla bunu sürdürüyorlar. Bu durum Kürt basını dışında gerçek anlamda gazetecilik yapmak isteyenlerin de gücünü artırıyor” dedi. 
 
 
Kadınların genel olarak medyaya büyük bir katkısı olduğunu kaydeden Gökdemir, “Kadın gazetecilerin bu mesleğe müthiş bir farkındalık kattığını düşünüyorum. Bölgedeki mücadelenin ve gazeteciliğin büyük oranda kadın gazetecilerin sırtından yükseldiğine tanıklık ediyorum. Coşku, heyecan ama en önemlisi cesaret kadınlarda daha fazla. Kürt kadın meslektaşlarımın hem sahadaki üretimlerine hem de hayattaki duruşlarına imrenerek baktığımı söylemeliyim” diye konuştu. 
 
KÜLLERİNDEN DOĞMAK
 
Artı Tv Muhabiri Derya Okatan ise, “Her şeyden önce 123 yıldır devam eden bir gelenek, yaşamayı sürdüren, ne kadar baskı olursa olsun yıkılmaya çalışılırsa çalışılsın kendini yeniden kuran, küllerinden yeniden doğan bir gazetecilikten bahsediyoruz. Kürt gazeteciliği, Türkiye basın tarihinde gerçeklerin açığa çıkması bakımından çok önemli bir yerde. Sadece son zamanlardaki birkaç haber örneği bile bunu anlamak için yeterli. Helikopterden atılan vatandaşlar haberinde olduğu gibi, Pozantı Cezaevi’ndeki taciz, tecavüz haberleri gibi, sayabileceğimiz birçok haber bunu gösteriyor” dedi. 
 
BARIŞ DİLİ 
 
Kürt basının varlığının önemli olduğuna dikkati çeken Okatan, “Barış haberciliği bakımından da çok önemli. Ana akımda genellikle savaş çığırtkanlığının yapıldığı bir ortamda barışı dillendiren bir gazetenin var olması çok çok önemli” yorumunu yaptı. 
 
CEZAEVİNDEKİ GAZETECİLER
 
Kürt basınının zaman zaman yalnız bırakıldığına değinen Okatan, şöyle dedi: “Çok yoğun baskılara maruz kaldı. Sokağa çıkma yasakları döneminde batıdan gazetecilerin Kürt gazetecilerle haber nöbetleri kampanyası düzenlemesi bir dayanışma örneğiydi. Ama diğer taraftan bugün birçok Kürt gazeteci cezaevinde, onların isimlerini dahi bilmiyoruz. Yalnız bırakıldıklarını görüyoruz. Cezaevindeki her bir meslektaşımız bizim için çok önemli. İsimleri, tanınırlıkları, ‘ünlü’ olup olmadıkları hiç önemli değil. Hepsi bizim için çok önemli ve dayanışma duygularımı da iletmek istiyorum.” 
 
KADIN BASINI 
 
Basın alanında kadın muhabir ve gazeteci sayısının oldukça çok olduğuna değinen Okatan, ancak yönetim kademelerinde çok fazla yer alamadıklarına dikkati çekti. Okatan, bu noktada Kürt basınına dair ise şunları söyledi: “Kadınların yönetim kademesinde yer almaması dile de yansıyor. Kadın gazeteciler aslında, medyada cinsiyetçiliğe karşı bir garanti. Medyadaki dilin değişimi konusunda çok kademe kat edildi ve bunda kadınların büyük bir payı var, kadınların uğraşlarıyla bu hale geldi. Ancak hala mücadele etmemiz gereken çok fazla nokta var. Medyadaki cinsiyetçi dile karşı hala mücadelemizi sürdürüyoruz. Kürt basınında her şeyden önce ayrı bir kadın basını var. Kürt basınında kadınların varlığı ve ayrı bir kadın basının olması da buna elbette ki katkı sunuyor.”
 
MA / Zemo Ağgöz