İstanbul Sözleşmesi’nde bir ayda neler yaşandı?

  • kadın
  • 11:20 20 Nisan 2021
  • |
img

ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının üzerinden 1 ay geçti. 20 Mart ve 20 Nisan tarihleri arasında en az 29 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirirken, şiddet türleri de arttı. Erkeklerin çekilme kararını “zafer” edasıyla kutladığı bu süreçte kadınlar, gündemlerinde “itaat değil direniş” olduğu mesajını verdi. 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 20 Mart gecesi İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin üzerinden bir ay geçti. Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 80’inci maddesine göre, fesih kararının yürürlüğe girmesi için Avrupa Konseyi’ne yapılan bildirimin üzerinden 3 ay geçmesi gerekiyor. Türkiye’nin Sözleşme’den çekilme kararının yürürlüğe gireceği tarih ise Temmuz olarak gösteriliyor.
 
Çekilme kararının ardında geçen bir aylık süreçte, Sözleşmeyi referans alan 6284 sayılı kanun hedef alındı, kadın ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü şiddet arttı. Aradan geçen bir aylık süreçte yaşananları derledik.
 
30 GÜNDE 29 KADIN
 
Sözleşme’den çekilme kararının üzerinden geçen 58 saatte Türkiye’nin farklı kentlerinde 7 kadın katledilirken, 1 kadın öldürülmek istendi, 1 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Siyasi parti, sivil toplum örgütü ve kadın kurumlarının açıkladığı aynı zamanda basından derlenen verilere göre, bir aylık süreçte en az 29 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi, yüzlercesi şiddette maruz bırakıldı. 
 
 DANIŞTAY’DA DAVALAR AÇILDI
 
Sözleşme’nin Meclis kararıyla kabul edilip yürürlüğe girdiği, iptalinin de ancak Meclis kararıyla olabileceğini belirten birçok baro, kadın ve LGBTİ+ örgütü ile siyasi parti, fesih kararının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti ve Türkiye İşçi Partisi (TİP), Danıştay’da dava açan partiler arasında yer aldı. 
 
Kararın Anayasa’ya aykırı olduğu tartışılırken, Sözleşme’ye dair iktidar yaptığı açıklamalarda kadınları hedef aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, çekilme kararını desteklediğini ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye’de kadın cinayetlerinin arttığı söylemi, tamamen yalandır ve eldeki veriler tarafından desteklenmemektedir. “Soylu’nun ardından bu kez AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, daha sonra gündemden düşen “Ankara Mutabakatı”nı gündeme getirerek, İstanbul Sözleşmesi’nin gereksiz olduğunu iddia etti. 
 
CİNYATLER İNKAR EDİLDİ
 
Çekilme kararına gelen tepkiler üzerine iktidardan bu sefer kadın cinayetlerini inkar eden açıklamalar geldi. AKP Kayseri Milletvekili Hülya Atçı Nergis, 31 Mart’a yaptığı bir konuşmada kadın cinayetleri konusunda "O kadınları öldürenleri yetiştirenler de kadınlar. Hiç mi kadınların payı yok bu şiddette?" diyerek, kadınları suçladı.  Bu açıklamaları takiben 18 Nisan’da İçişleri Bakanlığı, polis ve jandarma sorumluluk bölgelerinde son 15 yılda yaşanan “kasten öldürme” olaylarına dair verileri paylaştı. Ülkede her gün en az 3 kadının erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdiği bir süreçte kadın cinayetlerinde düşüşün yaşandığı savunulan tabloda, “erkek ölümleri” verileri de paylaşılarak karşı algı yaratılmak istendi.
 
SOSYAL MEDYA ŞİDDETİ ARTTI
 
Çekilme kararını destekleyen ve kadınları hedef alan iktidarın açıklamalarının ardından sosyal medya üzerinden paylaşılan videolarla şiddet söylemleri arttı. Çekilme kararının ardında Sözleşme’yi hedef alan bir kesim Twitter üzerinden “Morardınız mı” etiketi açarak kadınların katledilmesi ve şiddete uğraması üzerinden “ironi” yaptı.
 
Hemen ardından sosyal medya da birçok kadın, “tecavüz” tehditlerine maruz kaldı. Sosyal medyada #12Nisan etiketiyle kadınların tecavüze uğramasını, katledilmesini teşvik eden paylaşımlar infial uyandırdı. 
 
12 Nisan'ı "Dünya Tecavüz Günü" ilan ederek kadınların tecavüze uğramasını, katledilmesini teşvik eden paylaşımlar yapıldı. 
 
GÖZALTI TUTUKLAMA 
 
Tüm bunlara karşı “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyen kadınlar ise, gözaltına alındı. Çekilme kararının verildiği gün açıklama yapan Kadın Meclisleri üyesi 2 kadın, Ankara’da gözaltına alındı. 5 Nisan’da Diyarbakır ve Van’da yapılması planlanan “İstanbul Sözleşmesi” yürüyüşleri programları açıklandıktan 2 gün sonra Diyarbakır’da Rosa Kadın Derneği’ne operasyon düzenlendi ve aralarında Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyesi kadınlarında olduğu çok sayıda kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınan 26 kadından 11’i tutuklandı. 
 
İstanbul başta olmak üzere birçok sözleşme için sokağa inen kadınlar, polis ablukasına alındı, açıklama yapmaları engellendi, gözaltına alındılar. 
 
FAİLLER CESARETLENDİ
 
Çekilme kararı şiddet faillerini cesaretlendirdi. Antalya’da 21 Mart günü infaz düzenlemesiyle birlikte serbest kalan Besat Doğan isimli erkek, tahliye edildikten sonra Rabia Doğan’ı öldürdü. Emniyet binasının önüne gelen failin arkadaşları, tezahüratlar eşliğinde cinayet zanlısını kutladı. Birçok şiddet faili erkek, avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerde, “İstanbul Sözleşmesi feshedildi ben çıkabilecek miyim?” sorularını sormaya başladı.
 
 27 ÜLKEDEN ÇAĞRI
 
Türkiye'nin bu kararı uluslararası kamuoyunda da tepki çekti. Avrupa Konseyi, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’ye "kadınları şiddetten korumaya yönelik uluslararası sistemi zayıflatmama" çağrısı yapıldı. Yine Avrupa Konseyi'nden 27 ülke, çekilme kararına dair ortak açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada, Türkiye Hükümeti fesih bildirimini geri çekme ve İstanbul Sözleşmesi'ne olan bağlılığını yenilemeye davet edildi. 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sözleşmesi'den geri çekilme kararı için "Bu iş bitmiştir" ifadesini kullansa da ülkenin dört bir yanından hakları için sokaklara çıkan kadınlar, “Bu iş burada bitmedi” diye seslerini duyurmaya devam etti. 
 
Çekilme kararı duyurulduğu son bir ay içinde kadınlar birçok kentte, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” pankartları astı. 
 
İKTİDAR SAVAŞ AÇTI 
 
Son bir aylık tabloya ilişkin görüştüğümüz Kadın Savunma Ağı üyesi Buse Üçer, Sözleşme’den çıkma kararıyla AKP iktidarının kadınlara savaş açtığını ifade ederek, “Kadınlar olarak bunun karşısında ‘biz de sokaktayız’ diyoruz. Bu Sözleşme’yi sokaklarda kazandık ve Erdoğan’ın tek bir sözüyle kaybetmeye niyetimiz yok” dedi.
 
ALANLARDA OLACAĞIZ 
 
Mor Dayanışma Ağı üyesi Rüya Özgür ise, “Biz kadınlar irademizin yok sayılarak bu Sözleşme’nin feshedilmesini kabul etmiyoruz” dedi. Sözleşmenin feshedilmesiyle faillerin korunup kollanması, tacizin, tecavüzün, şiddetin ve nefretin devlet eliyle önünün açılması anlamına geldiğini söyleyen Özgür, “Karar siyasi bir karardır. Bu sözleşme kabul edilsin diye kadınlar, çocuklar, LGBTİ+ bireyler bedellerini canlarıyla ödediler. Haklarımızı almak için sürekli alanlarda olacağız” diye belirtti. 
 
MA / Ceylan Şahinli - Berna Kişin