Nazlıaka: Kadınlar iktidara geri adım attıracak

  • kadın
  • 09:05 22 Nisan 2021
  • |
img

ANKARA - CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine karşı kadın dayanışmasının iktidara geri adım attıracağını söyledi. 

İstanbul’da 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilme kararının üzerinden bir ay geçti. Türkiye, ilk imzacısı olduğu ve Meclis’te oy birliğiyle kabul edilen böylesi önemli bir sözleşmeden AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gece yarısı kararıyla çekildi.
 
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin imzaya açıldığı ve yürürlüğe girdiği tarihlerde milletvekili olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ile konuştuk.
 
Sözleşmenin imzaya açıldığı ve oy birliğiyle Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildiği süreçte AKP yönetici ve milletvekillerinin konuşmalarını hatırlatan Nazlıaka, “Her biri çok gurur duyduklarını söylemiş ve bu sözleşmeden dolayı Türkiye’de kadına yönelik ve aile içi şiddetin son bulacağını ifade etmişlerdi. Biz de bu konuşmaları desteklemiş ve olumlu yönde oy kullanmıştık” dedi
 
‘AKP KENDİSİYLE ÇELİŞTİ’
 
Gelinen noktada AKP’nin kendisiyle çeliştiğine işaret eten Nazlıaka, çelişkinin sebebini de şöyle belirtti: “AKP’nin günden güne eriyen oy potansiyeli nedeniyle kendini cemaatler ve tarikatlar kanadıyla yeniden güçlendirme çabası var. Ancak gücü halkta, millette aramalılar. Bu boşuna bir çabadır. Ayrıca kadınları karşılarına almakla da hayatlarının en büyük hatasını yaptıklarını mutlaka fark edeceklerdir.”
 
‘AKP-MHP SEÇMENİ KARARA KARŞI’
 
AKP iktidarının sözleşmeyi bir pazarlık unsuru olarak kullanmaya çalıştığını söyleyen Nazlıaka, “Ancak kadınların muhalefeti ve beraber olma hali yaptıkları hesabın ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. Kaldı ki bu yapılan araştırma sonuçlarına yansıyor. Araştırmalara göre her 3 AKP-MHP seçmeninden birisi, Türkiye’nin sözleşmeden çıkma kararını onaylamadığını açıkça ifade etmiştir” diye ifade etti.  Sözleşmeden çekilme kararına karşı CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı olarak Danıştay’a başvurduklarını anımsatan Nazlıaka, “Başvuruda hem usulden hem esastan kaynaklı olarak sözleşmeden çekilme kararının geçersiz olduğunu ifade ettik. İlk gün de yaptığımız basın açıklamasıyla sözleşmeden çekilme kararını tanımadığımızı ve tanımayacağımızı da yüksek sesle ifade ettik” ifadelerini kullandı.
 
‘CUMHURBAŞKANLIĞININ YETKİSİ YOK’
 
Sözleşmeden çekilme kararının Anayasa’nın 90'ıncı maddesine tamamen aykırı olduğunun altını çizen Nazlıaka, söz konusu maddenin uluslararası sözleşmeleri kanun hükmünde değerlendirdiğine değindi. Nazlıaka, “Anayasa’ya göre kanun yapıcı organ yasamadır. Dolayısıyla burada bir fonksiyon gaspı söz konusudur. Yürütme kendini yasamanın yerine koymuştur. Ayrıca usule paralellik ilkesine göre sözleşme nasıl ki genel kurulda oy birliğiyle uygulamaya girdiyse çekilme kararının alınabilmesi için de yine Meclis’te oylanması ve ret kararı çıktığı taktirde geri çekilmesi söz konusu olabilir. Kaldı ki insan haklarını ilgilendiren kanun ve hükümler Cumhurbaşkanlığı yetkisinde değil. Dolayısıyla bu kadar insan haklarıyla birebir ilintili olan konuda Cumhurbaşkanlığı’nın böyle bir karar verme yetkisi de yoktur” diye belirtti.
 
‘DANIŞTAY’I BEKLEYECEĞİZ’
 
Nazlıaka, CHP olarak Danıştay’da açtıkları davanın ardından Anayasaya Mahkemesi’ne (AYM) başvurmaya dair ise, “Öncelikli olarak Danıştay’ın kararını vermesini bekliyoruz. Ondan sonra süreci en doğru şekilde yürütmeye devam edeceğiz” dedi. Çekilme kararının yürürlüğe gireceği 1 Temmuz tarihine kadar alanlarda olacaklarını kaydeden Nazlıaka, “Kararı tanımadığımızı her yerde ifade edeceğiz, İstanbul Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini anlatacağız ve iktidarı da vermiş olduğu bu karardan geri çektirmeye yönelteceğiz. Biliyoruz ve umuyoruz ki başaracağız.” ifadelerini kullandı.
 
 ‘AYAĞIMIZI GAZDAN ÇEKMEYECEĞİZ’
 
CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı tarafından kadına yönelik şiddeti önlemek adına 5 Aralık 2020’de başlatılan “Yaşam Hak” projesi kapsamında 81 ili dolaşarak İstanbul Sözleşmesi'ni anlatmaya başladıklarını belirten Nazlıaka, projeye dair şunları söyledi: “Yaşam hakkı aslında sözleşmenin bir gerekliliği ve devletin yüklediği bir sorumluluk. CHP olarak gerçekleştirdiğimiz proje ile oluşturduğumuz bir çağrı merkezi var. Bu çağrı merkezine gelen şikayetlere ücretsiz hukuki, psikolojik danışmanlık desteği ve CHP belediyelerinin olduğu yerlerde istismara uğramış çocuklar ve aileleri ile şiddet görmüş kadınlar için destek hizmeti ürettiğimiz bir proje. Proje ile birlikte sahadayız, otobüsümüzle her yere gidiyor ve İstanbul Sözleşmesi’nin neden gerekli olduğunu anlatıyoruz. Bugüne kadar en az 300 kız kardeşimizin hayatına dokunduk. Özellikle 1 Temmuz’a kadar da ayağımızı asla gazdan çekmeyeceğiz.”
 
Projeye devam ettirebildikleri kadar devam edileceğini dile getiren Nazlıaka, “Her yerde şiddet gören kadınlar var ve o kadınların tek tek ayaklarına gitmekten, hayatlarına dokunmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz. Bunu bu ülkeyi yönetenlerin yapması gerekiyor. Ancak onlar ne yazık ki 3 maymunu oynamayı tercih ediyorlar. Bu nedenle bu proje biz iktidara gelinceye kadar hayatta olmaya devam edecek” dedi.
 
‘SÜRECE PARTİLER ÜSTÜ YAKLAŞIYORUZ’
 
Kadın dayanışmasının önemine de değinen Nazlıaka sözlerini şöyle tamamladı: “Dayanışmayı ve beraber olma halini ne kadar örgütleyebilirsek iktidar da kadınlardan o kadar korkacak. Bu nedenle korkuyorlar, korksunlar, korkacaklar çünkü kadınlar bir araya gelerek gerekli muhalefeti hayata geçirecek ve iktidarı almış olduğu bu yanlış karardan geri adım attıracaktır. Bizler kadınlar olarak bu sürece partiler üstü yaklaşıyoruz ve muhalif düşüncede olan tüm kadınlarla yan yana durmayı çok önemsiyoruz. Bu yüzden de zaten cumhur ittifakının üyesi olmayan partilerle de tek tek görüşmelerimiz devam ediyor. Hep birlikte İstanbul Sözleşmesi yaşatır diye haykırmayı sürdüreceğiz ve alanlarda da bir arada olacağız. 11 Mayıs önemli bir tarih. Sözleşmenin imzalanmasının 10'uncu Yıl dönümü bu nedenle 11 Mayıs’a dönük olarak hem kadın dernekleriyle hem de diğer siyasi partilerle çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.” 
 
MA / Zemo Ağgöz