25 yıllık barış mücadelesi: Suçlu olan annem değil sistemdi

  • kadın
  • 09:16 23 Mayıs 2021
  • |
img
ANKARA - Annesinin, ağabeyinin şiddet görmesinden “Kürtçe konuştuğum için oldu” diyerek, kendisini sorumlu tutarak ölmesinin ardından mücadelesi başlayan Barış Annesi Münibe Koç, 25 yıldır barış için yapılan her eylemde yer alıyor. 
 
“Mücadeleyi tanımasaydım kör, sağır, dilsiz olacaktım. Ama mücadeleyi tanıdım; gözlerim, kulaklarım, dilim açıldı. Annem 8 ay boyunca Kürtçe konuştuğu için ağabeyime uygulanan işkenceden kendisini suçlu tuttu ve öldü. Çünkü annem mücadeleyi tanımıyordu. Ama kadınlar şimdi mücadele sayesinde evlerden dışarı çıkıyor. Hatanın kendilerinde olmadığını, suçlu olanın devlet olduğunu biliyorlar. Suçlu sistemdi, annem değil. Suçlu feodal düzendi.”
 
Bu sözler yaşamı mücadeleyle geçen Barış Annesi Münibe Koç’a ait. 1980’den bu yana Ankara’da yaşayan Koç, 1956 yılında Ardahan’ın Beşiktaş (Mucuc) köyünde dünyaya geldi. 3 çocuk annesi olan Koç, 19 yaşında evlendi ve ilk çocuğunu 20 yaşında dünyaya getirdi. 4 yıl boyunca Ardahan’da yaşadıktan sonra İstanbul’a göç eden Koç, burada bir çocuk daha dünyaya getirdi ve 9 ayın ardından Ankara’ya göç etti. Ankara’ya gelince maddi sıkıntılarla boğuşan Koç, burada bir binada hademelik yaparak hayatını idame etti.
 
CEZAEVİNİ YOL EYLEDİ 
 
Maddi sıkıntılarla boğuşan Koç’un hayatındaki en büyük değişim ve dönüm noktası ise Ankara’ya göç ettikleri 1980 yılında ağabeyinin tutuklanmasıyla oldu. Erzurum Cezaevi’nde tutulan ağabeyini ziyaret etmek için 2 çocuğuyla birlikte defalarca görüşe gittiğini dile getiren Koç, “İlk görüşe gittiğimde evlilik cüzdanım olmadığı için çocuklarla beraber beni almadılar” dedi. Ağabeyiyle görüşebilmek için 1981 yılında evlilik cüzdanı çıkaran Koç, takip eden yıllarda Ankara’da bir çocuk daha dünyaya getirdi ve 3 çocuğuyla beraber yıllarca cezaevine gidip geldi. Koç’un yaşamı 1991’e kadar cezaevi yollarında geçti.
 
KENDİNİ SORUMLU TUTTU
 
Koç’u o dönem en çok etkileyen olay ise annesinin yaşadıkları oldu. Koç annesiyle ilgili anısını şu sözlerle anlattı: “Annem ağabeyimin görüşüne gidiyor ve Kürtçe konuşuyor. Görüş sırasında iki asker de yanında duruyor. Kürtçe konuşunca askerler annemin yanında ağabeyimi darp ediyorlar. Annem yaşananları kendi suçu olarak gördü. ‘Kürtçe konuştuğum için oğluma işkence ettiler’ diyordu. 8 ay boyunca gece gündüz bunu deyip durdu. Sonunda kanser oldu ve yaşamını yitirdi. Annem ölünce ben bir nevi onun yerine geçtim. Ağabeyimin tüm görüşlerine gittim. 1983 yılına kadar Erzurum’a gidip geldik. Sonra ağabeyim Eskişehir Cezaevi’ne getirildi. Babam ve kardeşlerim de vardı ama en büyük kardeşi ben olduğum için annemin yokluğunu hissetsin istemedim.”
 
MÜCADELEYLE TANIŞMA
 
Koç’un ağabeyi 1989 yılında Eskişehir’de başlatılan açlık grevi eylemine girdiği için Aydın Cezaevi’ne zorla sevk edildi. Ağabeyi Eskişehir’deyken defalarca oğlunu da yanına alarak görüşe gittiğini belirten Koç, “En son gittiğimizde açlık grevinde olduğu için görüşe çıkmadı. Biz de kapıda bekledik. Sonra ağabeyimle birlikte diğer tutuklular zorla Aydın’a sevk edildi. Yolda 2 tutuklu yaşamını yitirdi. Tutukluların yakınları olarak biz de Aydın Cezaevi’nin önünde eylem başlattık. 15 gün sürdü eylemimiz. Ben mücadeleyi Aydın Cezaevi’nde başlatılan eylemle tanıdım. Basını, partiyi o zaman öğrendim. Neyin ne olduğunu bilmiyordum” diye belirtti.
 
BARIŞ ANNESİ OLDU
 
Koç’un cezaeviyle başlayan mücadelesi, ağabeyi 1991’de cezaevinden çıktından sonra da devam etti. Ağabeyi 1992’de, oğlu ise 2003 yılında PKK’ye katıldı. Koç, 1996 yılında kurulan Barış Anneleri Meclisi’ne katıldı ve 1997’de ilk kez gözaltına alındı. Koç, gözaltına alındığı yıl ağabeyi de bir çatışmada yaşamını yitirdi. Barış Annesi olan Koç’un bundan sonraki yaşamı, barış mücadelesiyle geçti. Koç, verdiği mücadeleyi şöyle anlattı: “Artık durmuyordum. Yaşamın ne olduğunu o dönem anladım. Nerede bir eylem olsa, oraya gidiyordum. 1997’de bir konsolosluğa çelenk bırakacaktık. Hangi konsolosluk olduğunu şimdi hatırlamıyorum. Ama yine barış için yapılan bir eylemdi. Ben de gittim ve gözaltına alındım. Gözaltında bana, ‘sen ilk defa gözaltına alınıyorsun, bir daha gelecek misin’ diye sordular, ben de  ‘barış gelmeden ben buraya çok geleceğim’ dedim ve barış için mücadeleye devam ettim” diye belirtti.  
 
FEODAL DÜZENE KARŞI MÜCADELE 
 
Evli olduğu erkeğe ve ailesine karşı da mücadele veren Koç, “Eylemlere gidebilmek için eşimle sürekli kavga ediyorduk. Çoğu zaman ‘hastaneye gidiyorum’ deyip, eyleme gidiyordum. Bir gün bir açıklama vardı, ben de çocukları alıp gittim. Geldiğimde eşim bizi eve almadı, camdan girdik (gülüyor). Sonra eşim de benimle eylemlere, açıklamalara gelmeye başladı. İkna oldu ve hak yolunu buldu” diye anlattı.
 
MİLLETVEKİLİĞİ ADAYLIĞI
 
Mücadeleye Barış Anneleri ile devam eden Koç, bir dönem de Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP) yöneticilik yaptı ve 2015’te Ankara milletvekili adayı oldu. Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin her hafta gerçekleştirdiği eylemlerde, Barış Anneleri’nin Adalet Bakanlığı önünde yaptığı oturma eyleminde, duruşmalarda, yürüyüş ve barış açıklamalarının çoğunda yer alan Koç, şimdilerde Demans hastası olan eşine bakıyor. Koç’un bir de çağrısı var: “Mücadele hiçbir zaman durmamalı. Birbirimize cesaret vermeliyiz.”
 
MA / Zemo Ağgöz