Sözleşmeye sahip çıkan 33 kadının davası başlıyor

  • kadın
  • 09:06 6 Haziran 2021
  • |
img
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktığı için hakkında dava açılan kadınlardan Buse Üçer, “Asıl yargılanan İpek Er’in ölümünü kapatmaya çalışanlar olacak” dedi. Gazeteci Eylem Akdağ, “Suç tanımının gerçek faillere uygulandığı zamana dek haberlerimiz sürecek” diye konuştu.
 
Ankara Kadın Platformu’nun 12 Ağustos 2020 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme tartışmalarına karşı yaptığı eylemde gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan 33 kadın hakkında açılan davanın ilk duruşması yarın görülecek. Aralarında Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Eylem Akdağ ve çok sayıda avukatın da bulunduğu 33 kadın hakkında açılan dava, Ankara 28’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Emniyet fezlekesinden oluşan tek paragraflık iddianamede, “2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet” gerekçesiyle, kadınlar hakkında 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
 
KADIN DÜŞMANLIĞI
 
Duruşma öncesi konuşan kadınlardan Buse Üçer, davanın tüm kadın hareketine açıldığını belirtti. Üçer, “İktidarın kadınlardan korktuğu için açtığı bir dava. 33 kadınla sınırlı değil, milyonlarca kadın bu davada yargılanıyor” ifadelerini kullandı. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığı dönemde kadınlar olarak, “uygula” diye bir kampanya başlattıklarını hatırlatan Üçer, “Kadınlar fiili olarak uygulatmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. En son İpek Er’in faili Musa Orhan konusunda düşüncelerini dile getirdiği için Ezgi Mola’ya dava açan bir iktidardan bahsediyoruz. İktidar mevcut krizini yönetebilmek için kadın düşmanlığını kuruyor. Bu krizi de her gün ortaya çıkan bir takım mafya artıklarını videolarıyla görmek mümkün” dedi.
 
ERKEK ADALET 
 
“İstanbul Sözleşmesi yargılanamaz” diyen Üçer, yargılanması gerekenin AKP iktidarı olduğunu aktardı. Üçer, şöyle devam etti: “Yargılanması gereken bu ülkede kadın düşmanlığını büyüten, erkek şiddeti ve mafya devletle yüzünü göstermiş olan, bu ülkede kadınları faili meçhullerle kurban götüren AKP iktidarı. Bu davada asıl yargılanan İpek Er’in ölümünü kapatmaya çalışan, Nadari Kadirova’nın öldürülmesine intihar süsü veren AKP Milletvekili Şirin Ünal’ı koruyan, Yeldana’nın ölmesine sebep olanlar yargılanacak ve tarih önünde utanacaklar. 1990’ların failleri meçhullerinin şu anki görünen yüzü kadınlar. Gülistan Doku, Rabia Naz, Kadirova… Kadınlara açılan savaşta biz de öz savunmamızla karşılarına dikilmeye devam edeceğiz. Erkek adalet ve 12. Cumhurbaşkanı kadınların nezdinde yargılanıyor olacak.” 
 
SAHİPLENME ÇAĞRISI
 
Kadın mücadelesiyle yargıyı dize getirebildiklerini belirten Üçer, “Sesimiz sokaklarda yankılanıyor. Bunu sürdüreceğiz. Saldırılar karşısında isyanı, mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz. Herhangi bir korkumuz yok, direniyoruz” diye belirtti. İstanbul Sözleşmesi için yaptıkları basın açıklamasında polisin müdahalesini de anlatan Üçer, “Polisin katillerin, tecavüzcülerin önünde çekmediği kalkanları kadınlara çekti, ciddi şekilde şiddete maruz kaldık. Kadınların birbirlerini bırakmadığı şiddete uğramalarına izin vermedikleri bir eylemdi ve bunun sonucunda gözaltına alındık. Bu nedenle de kadın hareketinin davasıdır. Herkesin bu davayı sahiplenmesi önemli. Buradan çıkacak olumsuz bir karar tüm kadın ve feminist harekete yazılacak. Sonuna kadar direnmek ve bu davaya sahip çıkmak gerekiyor” diye konuştu. 
 
SAVUNMAYA DEVAM 
 
Platform üyesi Hande Köse de, 33 kadının haklarını ve hayatlarını savundukları için yargılanmak istendiğine dikkat çekerek, “Devlet, kadınları korumak bir yana kadın katillerini cesaretlendiriyor ve haklarını savunan kadınları yargılamak istiyor. Bizler var olduğumuz her alanda söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Kadın mücadelesini yargılayamayacaklar. İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak suç değildir” diye ifade etti. Kadınların yüzyıllardır tüm haklarını mücadele ederek kazandıklarına vurgu yapan Köse, şunları söyledi: “Hiçbirinden vazgeçmeye niyetimiz yok. O yüzden kadınları katleden, failleri cesaretlendiren iktidara karşı kadın mücadelemizi büyütmekten vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar sokaklara döküldüğünde karşısında devlet şiddetini buluyor, biz biliyoruz ki kadınların gücünden korkuyorlar, yıldırmak istiyorlar. Fakat kadınlar en ön safta haklarını savunmaya devam edecek.” 
 
KADINLAR GÜÇLÜ
 
Davanın Türkiye’nin her yerinden desteklenmesinin önemine dikkati çeken Köse, şunları dile getirdi: “Ülke genelindeki kadın örgütleriyle, yerel platformlarla bu yönde bir irtibat içindeydik. Ayrıca 7 Haziran günü gelebilen kadınlarla adliye salonlarını, gelemeyen kadınların da bulundukları her yeri ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ demek için eylem alanına çevirmeye çağırıyoruz. Biliyoruz ki biz kadınlar hep birlikte güçlüyüz, haklarımızı da tekrar mücadele ederek kazanacağız. Tüm kadınları Sıhhiye adliyesine davamıza destek vermeye bekliyoruz.” 
 
CEZASIZLIK 
 
Açıklamada haber takibi yapan ve hakkında dava açılan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Eylem Akdağ ise sözleşmenin hedefe alındığı ilk günden kadınların söz ve eylemlerinden vazgeçmediğini söyledi. Akdağ, “Ankara’da da kadınlar hemen hemen her gün sokakta sesini yükseltti. 33 kadının yaşam hakkını savunduğu için gözaltına alınıp daha sonra yargılanması, yüzlerce kadın katili dışarıdayken kabul edilir bir şey değil. Cezasızlık politikalarının her köşe başına yerleştiği Türkiye’de yargılama sistemi tersine işliyor. Daha geçenlerde İpek Er’in ölümüne sebep olan Musa Orhan serbest bırakılırken, İpek Er ve yüzlerce katledilen kadınlar için alanda olan kadınların yargılandığı bir süreci yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
 
GAZETECİLER YARGILANAMAZ
 
Şiddet ve tecavüz faillerine hiçbir cezalandırma uygulanmazken, bu şiddeti görüntüleyen, duyuran gazetecilerin yargılanmasının kabul edilemez olduğunu belirten Akdağ, sözlerini şöyle tamamladı: “Kadın gazeteciler bu gözaltı ve yargılamalar ile çoğu sefer karşı karşıya geliyor ama bu onları geriye değil daha da hırsla yazmaya itiyor. Alanda eylem takibi yaparken çoğu zaman bu baskıyı yaşıyoruz ama alanları eril zihniyete bırakmayacağız. Sadece basına yansıdığı kadarıyla günde 4 kadının katledildiği bu ülkede yaşamayı istemek, faillerin yargılanmasını talep etmek, şiddete uğrayan kadınların eylemlerini takip etmek suç değildir. Suç tanımının gerçek faillere uygulandığı zamana dek haberlerimiz sürecek. Kadınlar neredeyse orada olmaya, uğradığı haksızlıkları deşifre etmeye, emeğini görünür kılmaya, sesini duyurmaya, sahada olmaya devam edeceğiz. Ay sonunda tek bir kadın cinayeti yer almayana ve kadınların yaşam hakkını savunan yasalar uygulanana, eril dil ve yargı yıkılana dek mücadelemiz sürecek.” 
 
MA / Zemo Ağgöz