İki anne tek mücadele: Çocuklarımıza söz verdik

  • kadın
  • 09:30 4 Şubat 2022
  • |
img

ŞIRNAK - Cizre'de 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında çocuklarını yitiren Hiznê Arslan ve Esmer Çıkmaz, şimdi çocuklarının hayallerini gerçekleştirmek için HDP’de omuz omuza mücadele veriyor. 

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen ve Mart 2016’da kısmi olarak kaldırılan 79 günlük sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen yaşatılan vahşet de verilen direniş de ilk günkü gibi hafızalarda duruyor. Tank ve zırhlı araçların yanı sıra ağır silahlarla yaşam alanlarının harabeye çevrildiği ilçede, 177’si üç ayrı binanın bodrum katında olmak üzere 288 kişi katledildi. Başlatılan soruşturmalarda delillere rağmen bir arpa yol alınmazken, tek bir devlet görevlisinin dahi ifadesi alınmadı. Yasaklar sırasında katledilen 14 kişinin cenazesine ise hala ulaşılamadı.
 
 
İKİ ANNE TEK HİKAYE
 
Ailelerin girişimleri ve verilen kadın örneklerine rağmen hala cenazelerine ulaşamayanlardan biri de 19 yaşındaki Hacer Arslan. Kızı Hacer Aslan’ın cenazesini aradığı esnada oğlu Sait'in (22) cenazesi verilen anne Hiznê Arslan’ın (47) tek amacı çocuklarının yarım kalan hayallerini gerçekleştirmek.
 
Tıpkı Hiznê Arslan gibi kızı Yasemin Çıkmaz’ın (16) cenazesi için DNA testi verdiği hastanede oğlunun yaşamını yitirdiğinden haberdar olan 48 yaşındaki Esmer Çıkmaz’a da oğlu Vahap’ın cenazesi verildi. Yasemin’in cenazesi 28 Şubat 2021 tarihinde bulunsa da anne Çıkmaz, çocuklarının uğruna yaşamını yitirdiği mücadelede şimdi Arslan ile omuz omuza. 
 
6 YILDIR CENAZE ARIYOR
 
Çocuklarının katledilmesinden sonra 2017 yılında mücadelede yer almaya başlayan Hiznê Arslan, aynı yıl içinde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Cizre İlçe Eşbaşkanı olarak seçildi. Şuan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cizre İlçe yönetiminde çalışmalarını sürdüren Arslan, bir anne için en acı olanın bir çocuğunun cenazesini ararken başka bir çocuğunun cenazesiyle karşılaşması olduğunu belirtti. O süreçte yaşadıklarına dair Arslan, şunları anlattı: "Hacer'in adı ilk olarak birinci bodrumda geçiyordu. Yaralı olduğunu ama yarasının ağır olmadığını söylediler. Bahsedilen bodrum katları daha sonra yakıldı. Kızımın bodrum katında olduğunu öğrenince yaşamını yitirdiğini anladım. Daha sonra Silopi, Cizre ve Mardin’e giderek kan verdik. Cizre yasağında kardeşim de evinin önünde katledilmişti. Hacer'in cenazesiyle birlikte kardeşimin cenazesini de arıyordum. Daha sonra kardeşimin cenazesini teşhis edip defnettik. Kardeşimin cenazesinden 20 gün sonra Urfa'ya gittik. Kızımın cenazesini ararken oğlumun cenazesiyle karşılaştım. Yaşadığım sürece o günü unutmayacağım." 
 
OĞLUNUN MÜCADELESİNDEN GÜÇ ALDI 
 
Yaşamının her anında çocuklarının olduğunu ifade eden Arslan, "Oğlum Sait’in bu davaya olan sevgisi bir başkaydı. Sait'in cenazesini aldığımda O'na şu sözü verdim; 'Senin o çok sevdiğin davayı bırakmayacağım ve sürdüreceğim’ dedim. Sait hep, 'Anne direnmek yaşamaktır’ derdi. Bu sıradan ve boş bir söz değildi. Bu sözden hep güç aldım. Bu sözü hatırlayarak, ayağa kalktım ve çalışmalara katılmaya karar verdim. Acıları benimkinden daha fazla olan anneleri görmek ve onlarla acılarımızı paylaşmak için çalışmalarda yer aldım. Bu kararı kendi başıma verdim. Şimdi HDP yöneticisiyim ve mücadelem hala devam ediyor” dedi. Çocuklarına verdiği sözün sonuna kadar arkasında duracağını belirten Arslan, "Ne olursa olsun bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Bir annenin en kıymetlisi çocuğudur. Çocuklarımın davasını sonuna kadar sürdüreceğim. Gelip beni öldürseler de davalarından vazgeçmem. Hiçbir şey ne Hacer’in saç tellerinden, ne de Sait'imden daha değerli değildir. Onların isimleri mücadele inancıma güç veriyor” diye belirtti. 
 
ÇOCUKLARININ YOLUNDAN GİTTİ 
 
HDP ilçe yönetiminde yer alan Esmer Çıkmaz da, kızı için hastanede verdiği kanın oğlu Vahap’ın cenazesiyle eşleştiğini aktardı. Çocuklarından sonra mücadele sözü verdiğini söyleyen Çıkmaz, şöyle devam etti: "Başımıza gelenler kelimelere sığmaz. Yaseminimin bodrumdan çıkmasına izin verilmedi. Etrafları kuşatıldı. 3 Şubat'ta ağır yaralandığını haberlerde gördüm. Gidip onları kurtarmak istedik ama izin vermediler. Kızımın katledildiği o bodrumun karşısında oturuyorduk. Çocuklarımızın yakılan cenazelerinin kokusu bize geliyordu. Üzerinden 6 yıl değil sanki 6 gün geçmiş. Acımız halen taze. Kızımın cenazesini bulmak için her yere başvurduk. Yasemin için hastaneye verdiğim kanla oğlum Vahap'ın cenazesini buldum. Oğlum, kızımın imdadına gitmişti ama yetişemedi. 
 
ÖZGÜR BİR YAŞAM İÇİN…
 
Çocuklarının mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğim. Bize bıraktıkları mirası asla yarı yolda bırakmayacağım. Çocuklarımın yolu doğrunun ve iyiliğin yoluydu. Her zaman onların yolundan ilerleyeceğiz. Çocuklarım hep, 'Ölürsek yas tutma ve ağlama. Onurlu ve şerefli bir ölüm kölece bir yaşamdan daha iyidir’ derlerdi. Şimdi ağlıyorum beni bağışlasınlar. Ama son üç yıldır HDP'nin çalışmalarında yer alıyorum. Ayaklarımın üzerinde durduğum sürece mücadele edeceğim ve çocuklarımın yolundan yürüyeceğim. Ağacı kökünden sökemezler. Bu ağaç yeniden dallanacak. Annelere sesleniyorum; bu zulme karşı sessiz kalmayın ve çocuklarınızın mücadelesini yürüttün. Çocuklarımızın dediği gibi; ourlu ve şerefli bir ölüm, kölece bir yaşamdan daha büyüktür.” 
 
MA / Zeynep Durgut