Depremzede kadınlarda rahim ağzı kanseri riski

img
MEREŞ - Kadın ve çocuk sağlığı alanında çalışma yürüten hemşire Semra Baysal, Elbistan’da hijyen koşullarının sağlanmaması durumunda kadınlarda başlayan mantar ve pelvik içi enfeksiyonların uzun vadede rahim ağzı kanseri yol açabileceği uyarısında bulundu.
 
Mereş Bazarcix ve Elbistan merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından barınmayla birlikte birçok sağlık sorunu da açığa çıktı. Elbistan’da da hijyenik koşulların sağlanmaması nedeniyle başta kadınlar olmak üzere birçok depremzede hastalıklarla karşı karşıya kaldı. Hijyen koşullarının yanı sıra hızla sürdürülen ve usule uygun yapılmayan enkaz kaldırma çalışmaları sonucunda açığa çıkan asbest gazıyla solunum yolu hastalıklarına dikkat çekiliyor. Uzmanlar, olumsuzlukların devam etmesi durumunda deprem bölgesinde bulunan birçok insanın önümüzdeki süreçte kansere yakalanma riskinin yüksek olduğuna dair uyarıda bulunuyor.
 
TRAVMALARIN YARATTIĞI SONUÇLAR
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi ile birlikte Elbistan’daki kadınları ziyaret eden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Aşı Programı ve kadın-çocuk sağlığı alanında çalışan Semra Baysal, ilçede ciddi mağduriyetlerin olduğunu belirtti. Olağanüstü durumlarda ilk olarak kadınların ve çocukların mağdur olduğunu ifade eden Baysal, “Normal şartlarda hep ezilen, eve kapatılan yöre halkı kadınlar, şimdi çadırına kapatıldı. Çadır bulunamadığında da derme çatma bir çadır ortamında yaşamak için mücadele ediyor. Aralarında bebeği olanlar, yeni doğum yapanlar, küçük çocuğu olanlar var. Çocuklar, tekrar aynı şeyi yaşama korkusu ile annesinin paçasına yapışmış bir halde yaşıyor. Anneler, sütüm kesildi ya da kesilecek kaygısı taşıyor. Bazı annelerin sütü ise çoktan kesildi. Bazılarında kesilme söz konusu. Sütün kesilmesi yaşadıkları travmadan kaynaklanıyor” dedi. 
 
ANNE SÜTÜ VE EMZİRMENİN ÖNEMİ
 
Kadınların çocuklarını emzirmesinin önemi üzerinde duran Baysal, “Temiz su bulup içmek büyük bir sorunken, birde bu temiz suyla mama yapacağız. Isıtacak kabımız, ocağımız yok. Gecenin bir yarısı çocuk acıkmış ama annenin memesindeki süt, ısısıyla birlikte çocuğa her şeyi verebilecek durumda. Üstelik anne ile çocuk arasında sevgi bağını ve güveni oluşturuyor. Normal zamanlarda bile bu çok kıymetliyken, annenin bu zamanlarda çocuğunu emzirmesi anne için de çocuk içinde çok elzem” diye belirtti.
 
RAHİM AĞIZI KANSERİ KAPIDA
 
Deprem bölgesinde en önemli ve yakıcı sorunun hijyen olduğunun altını çizen Baysal, şunlara dikkat çekti: “Depremin ardından 29 gün geçmesine rağmen birçok kadın ilk günden bu yana ya bir kez banyo yaptı ya da hiç yapmadı. Deprem bölgesinde kadın hijyen ürünlerine erişim ise hala güncel bir sorun. Kadınlar özellikle alt iç çamaşırına erişmekte zorluk yaşıyor. Kadınlar açısından banyo ve tuvalet sonra temizliği oldukça önemlidir. Kadınların cinsel organı erkeğe göre daha dışarıya açık ve mikroba müsait. Belli döngüleri de yaşayan kadınlar, o döngülerin olduğu dönemlerde hijyenine dikkat edemediği durumda mantar enfeksiyonuna, ‘pelvik içi enfeksiyon’ dediğimiz hastalıklar açığa çıkıyor. Eşlerin bir araya gelmesiyle beraber mantar enfeksiyonunun bulaşma ihtimali de yükselecektir. Bu tahriş, yanık, acı hayatı çekilmez hale getiriyor. Rahim ağzı kanseri, hijyenik olmayan tuvaletleri kullanan erkeklerin eşleri ile beraber olması ya da kadınların da bu şekildeki tuvaletleri kullanmaları sonucunda açığa çıkıyor. Bu durumda rahim ağızı kanseri de sonraki yıllarda kapıda.”
 
Baysal, enkaz kaldırma çalışmaları esnasında çıkan asbest gazıyla bölgenin tamamında kanser riskinin arttığına işaret etti.
 
SAĞLIK PROBLEMLERİNE DAVETİYE 
 
Elbistan’ın birçok köyüne depremin ardından yardım götürülmediğini ve enkaza dönen köylere depremin 5’inci günü yardım ulaştırıldığını hatırlatan Baysal, Kürt Alevi köylerine ise yardımların gönüllü dayanışma sonucunda ulaştırıldığını aktardı. Köyleri ziyaret eden Baysal, “20-30 haneli küçük köylerde 3-5 kişi, hasar tespit çalışmalarını takip etmek için kalmış. Tüm yakınları mümkün mertebe büyük şehirlere göndermişler. Burada kalanlar da evlerine giremiyor. Evlerinin hemen yanında ahır var. Dolayısıyla ahırların da bulunduğu bahçelerinde, hayvan gübrelerinin yanına çadır kurmuş, yaşamaya çalışıyorlar. Banyo yok, tuvalet ihtiyaçlarını açık alanda karşılıyorlar. Bu hijyen ve sağlık anlamında problem yaratıyor” dedi.
 
50 ÇADIRA 4 BANYO 4 TUVALET OLMALI 
 
AFAD tarafından kurulan çadır bölgelerinde de hijyen sorununun olduğuna değinen Baysal, her 50 çadıra en az 4 banyo ve 4 tuvalet konulması gerektiğini, çadırda kalan kişi sayısının 5’i geçmemesi gerektiğinin altını çizdi. Baysal, çadır ihtiyacının karşılanmaması nedeniyle 10, 15 veya 30 kişinin aynı çadırda kaldığını aktararak, şunları söyledi: “Bugün içinde çok fark edilmiyor ama uyumak için hepsi bir araya geliyor. Bu anlamda solunumsal hastalıklar kapıda. Toplu yaşanılan yerlerde gün aşırı banyo yapmamak uyuz hastalığının habercisi. Bunun yanında bit salgını söz konusu. Bunların eli kulağında. Eğer her 50 çadıra 4 banyo 4 tuvalet olacak şekilde bir planlama yapıp, onun koordineli olarak bakımını ve temizliğini sağlayacak ekip oluşturulabilirse, bu yaz burada geçirilebilir. Ancak kışa bu şartlar uygun olmaz. 2024 kışına kadar daha konforlu konteynırlar, afet evleri şeklinde geçici evler yapılabilir. Bir an önce el atılması gerekiyor, yoksa çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Özellikle yaşlılarda, menopoz sonrasında kurumaya müsait olan ciltlerde hastalıklara sebep olabilir. Duş almaya, sık sık krem gibi bir takım şeyler kullanmaya ihtiyaçları var. Ama ekmeklerini, sularını zor buluyorken, kremi kim bulabilmiş? Döngüleri devam eden kadınların da enfeksiyon yönünden sıkıntıları oluyor. Yakınımızda küçük bir çadır kent var. Orada 20-30 çadıra ancak 2 tuvalet ve 2 banyo yerleştirilmiş. Yeterli midir? Değildir. Çünkü çadır ve çadır içerisindeki insan sayısı fazla. O tuvaletleri sadece çadır kentte kalan insanlar değil, kendi bahçesinde derme çakma bir çadır kurmuş kişiler de kullanıyor.”
 
DÜŞÜK SAYISI ARTABİLİR
 
Isı, hijyen ve sağlıklı beslenmenin en elzem ihtiyaçlar olduğunu vurgulayan Baysal, depremzedelerin bu ihtiyaçlara ulaşamadığına işaret ederek, şu uyarılarda bulundu: “Mantar enfeksiyonu, uyuz ve bit salgını kapıda. Bu dönemde mantar enfeksiyonu ya da pelvik içi iltihaplar gebe kadınlarda düşüklere sebep olabilir. Bunlar ciddi sorunlar.”
 
MA / Yüsra Batıhan