Av. Gültekin: 6284 sayılı kanunu kaldırma isteği şiddeti meşrulaştırır

img
ÊLIH - Cumhur İttifakı’nın 6284 sayılı kanunu kaldırma isteğine tepki gösteren avukat Sümeyye Gültekin Aykut, “Yasanın kaldırılması açıkça şiddeti meşrulaştırma anlamına gelmektedir” dedi. 
 
Türkiye’de iktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından bu kez de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesi 8 Mart 2012'de Meclis’te kabul edilen ve 20 Mart 2012'de yürürlüğe giren "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" hedef tahtasına konuldu. Cumhur İttifakı’nın kanunu kaldırma yönündeki seçim vaatleri tartışmalara neden olurken, kadın örgütleri, bu girişimlere tepki gösterdi. 
 
Konuyu değerlendiren Êlih Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Sümeyye Gültekin Aykut, kanunun kaldırılma isteğinin, kadınlara yönelik şiddetin meşrulaştırılması anlamına geldiğini ifade ederek, kadın kazanımlarına yönelik saldırıların İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından yoğunlaştığını söyledi. Erkek şiddetinin katlanarak devam ettiğini ifade eden Aykut, “8 Mart günü tüm heyecanımız ile kadınları dayanışmaya çağırıp; kadınları yok sayan beden politikalarına, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, kadınlara yönelik her türlü baskı ve ayrımcılığa karşı kadın dayanışmasının bir parçası olmayı haykırdığımız bir günde, bir kız kardeşimizi kaybettik. Batman’da Mart ayında 2 kadın cinayeti yaşanırken, bir kadın ağır yaralandı. T.A. boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından 8 Mart sabahı otobüs durağında katledildi. Yine 24 Mart’ta Z.A. ağabeyi tarafından öldürüldü. 29 Mart’ta ise Z.U. dini nikahlı erkek tarafından yaralandı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun kaldırılması tüm bunların önünün açılması içindir” dedi. 
 
KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE SON VERİLSİN 
 
Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin arttığına vurgu yapan Aykut, “Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek için kararlı çalışmalar yapılmadıkça, şiddet sarmalı bir kısır döngü halinde devam edecektir. Bilinmelidir ki, kadına yönelik şiddet sadece kadının sorunu değildir, toplumsal bir sorundur. Bu sorun karşısında tüm siyasi ve yetkili makamları bir kez daha gerekli önlemleri almak, çağ dışı uygulamalara ve söylemlere son vermeye davet ediyoruz” diye konuştu. 
 
‘MÜCADELEYE DEVAM’ 
 
Kadınlara yönelik şiddete alışmayacaklarını, bunun için mücadeleyi büyüteceklerini dile getiren Aykut, “Alışmayacağız, bunu kanıksamayacağız. Kadına karşı şiddetin düştüğü, kadın cinayetlerinin azaldığını iddia ederek sorumluluktan kaçmaya, kadınların hayatlarını ucuz siyaset malzemesi yapmaya çalışanlara izin vermeyeceğiz” diye belirtti.  
 
‘İZİN VERMEYECEĞİZ’
 
6284 sayılı kanundan gelen kazanımların siyaset üstü bir konu olduğunu vurgulayan Aykut, şöyle devam etti: “Bir takım ittifaklar tarafından ana hedefe oturtulmuş olması kabul edilebilir değildir. İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshedildiğinde sıranın 6284 sayılı Kanuna geleceğini tüm kadınlar yüksek sesle dile getirmiştir. Bu çağdışı söylemler göstermektedir ki, bu seçim artık kadınların ‘vardık, varız, var olacağız’ deme günüdür. Yasanın kaldırılması açıkça şiddeti meşrulaştırmaktır. Kadınlar olarak tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyecek, her satırı kadın hareketinin bilgi ve deneyimine dayanan bu yasanın tek satırına bile dokunmanıza izin vermeyeceğiz.” 
 
MECLİSTE EŞİT TEMSİLİYET!
 
Meclis’te eşit temsilin sağlanması için siyasi partilere çağrıda bulunan Aykut, şunları söyledi: “Kadınların erkeklerle eşit sayıda, listelerin seçilebilecekleri yerden düzenlenmesi, fermuar sisteminin uygulanması ve kadın adayların kampanyalarının desteklenmesi bir zorunluluktur. Erkek egemenliğinin kadınlar üzerindeki iktidarını sorgulamadan kadın erkek eşitliğini hayatın her alanında ve geri dönüşsüz olarak yerleştirmeden gerçek bir demokrasiden ve eşitlikten söz etmemiz mümkün değildir. Eşit temsil, lütuf değil kadınların hakkı ve demokrasinin ön koşuludur. Bu sebeple kadın adayların bu seçimde söz konusu söylemler karşısında desteklenmesi hak temelli cinsiyet eşitliği politikaların bir gereğidir.” 
 
MA / Fethi Balaman