Bursa'da mücadelenin tanınan siması Meclis yolunda

  • kadın
  • 09:02 28 Nisan 2023
  • |
img
BURSA - Çocuk yaşta göç etmek zorunda kaldığı batıda ırkçılığa maruz kalan ve buna karşı 18 yaşından bu yana mücadelede yer alan Bursa milletvekilli adayı Ceylan Erol Erdoğan, “Mücadeleyi tercih etmedim, içinde doğdum” diyerek, Meclis’teki hedeflerini anlattı. 
 
Siyasi partiler ve adaylar 16 gün sonra gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilli seçimleri için çalışmalarına aralıksız bir şekilde devam ediyor. Seçim listelerinde toplumun tüm kesiminden isimlere yer veren ve fermuar sistemini uygulayan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) bu seçimlerde en çok takip edilen partilerin başında geliyor. 
 
Seçim listesinde ilk sırada yer alan kadınlardan biri de Bursa Milletvekilli adayı Ceylan Erol Erdoğan. 1. bölgeden birinci sıradan aday gösterilen Erdoğan, 18 yaşından bu yana verdiği mücadeleyle kentte tanınan bir sima aynı zamanda.
 
MÜCADELENİN TANINAN SİMASI 
 
Mûş’un Gol (Göl) köyünde 1989 yılında dünyaya gelen Erdoğan, 1993 yılında devletin baskı politikalarından dolayı henüz çocuk yaşlarda ailesiyle Bursa’ya göç etmek zorunda kaldı. Korucu ve askerler tarafından köylerinin yakılması sonrası Yıldırım ilçesine göç eden Erdoğan, ilkokul ve liseyi Bursa’da, üniversiteyi Riha’da okudu. Evli ve iki çocuğu olan Erdoğan ve ailesinin peşini baskılar burada da bırakmadı. Mücadeleyi tercih eden Erdoğan, Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) kurulduğu ilk yıllarda çalışmalarda aktif yer aldı. 
 
15 Ekim 2012 tarihinde kurulan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) ilk kongresinde Yıldırım ilçesinin ilk kadın eşbaşkanı oldu. Bir dönem Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinên Azad’ın (KJA) sözcülüğünü de yapan Erdoğan, iki dönem HDP il eşbaşkanlığı görevinde bulundu. 
 
Erdoğan, Yeşil Sol Parti Bursa Milletvekili adayı olarak mücadelesine devam ediyor.
 
DEVLET BASKISI VE ZORUNLU GÖÇ 
 
Devletin baskısı nedeniyle doğduğu köyden bir kamyonetin kasasında yanlarına alabildikleri birkaç parça eşyayla yolla koyulduklarını belirten Erdoğan, “Akrabalarımızla Muş’tan Bursa’ya göç ettiğimizde annem ve yengem hamileydi. Yanımıza aldığımız birkaç parça eşya ile bir kamyonetin arkasında bilmediğimiz bir diyara sürüldük. Köyümüz yakılmış, bildiğimiz sokaklardan, yerlerden ve tanıdığımız arkadaşlarımızdan bir anda ayrılmış bilmediğimiz bir yere geliyorduk. Ekonomik olarak asla çaresiz olmadık ama böyle durumlarda ekonominde pek bir işe yaramıyor. Küçük olmama rağmen hissettiklerimi hala unutmadım” diye belirtti.
 
AYRIMCILIK VE ÖTEKİLEŞTİRME 
 
Kurdistan’ın birçok yerinden göç ettirilen birçok ailenin adeta Yıldırım ilçesinde buluştuğunu söyleyen Erdoğan, burada yaşadıkları ilk önemli sorunun dil olduğunu kaydetti. Erdoğan, buna dair ise şunları belirtti: “Anadilim olan Kürtçe dışında başka bir dil bilmiyordum. Yani gittiğimiz yerlerde insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyordum ve insanlar sizi anlamadığı için sadece bakıyorlardı. İlkokula gittiğimde Türkçeyi öğrendim. Ev sahibimiz vardı hiç unutmam çünkü çocukluk travmamdır. Bize ‘terörist’ gözüyle bakıyorlardı. İnanılmaz bir ayrımcılık ve ötekileştirilmeye maruz kaldık. Şimdi Suriyelilerin neden bir arada yaşadıklarını iyi anlıyorum. Çünkü aynısını yaşadık. Yani mülteciler sadece ekonomik koşullardan kalabalık yaşamıyorlar, güvende hissetmedikleri için kalabalık yaşıyorlar.” 
 
‘MÜCADELENİN İÇİNDE DOĞDUM’
 
Devlet baskısının Bursa’da da peşlerini bırakmadığını söyleyen Erdoğan, “Bursa’ya taşındığımızda amcamlarla aynı evde yaşıyorduk. Amcamın aranması vardı ve bu yüzden polis sürekli evimizi basıyordu. Amcamı bulamadıklarında onun yerine babamı alıyorlardı. Babamı götürüyor ve birkaç gün işkence edip bırakıyorlardı. Bunlar ciddi travma yarattı. Muş’ta bulunan Murat Nehri’ne atılan cesetler, devletin köyde uyguladığı zulüm ve köyümüzün yakılma hikayesini dinleyerek büyüdüm. Ayrımcılık ve ötekileştirme politikalarına maruz kalarak büyüdük. Bu anlamıyla mücadelenin içine doğdum diyebilirim” diyerek anlattı. 
 
10 EKİM ANKARA KATLİAMI 
 
18 yaşından itibaren aktif mücadelede yer aldığını belirten Erdoğan, nişanlanacağı hafta görevli olarak gittiği Ankara mitinginde DAİŞ’in gerçekleştirdiği katliamı hatırlatarak, ekledi: “Ankara Gar Katliamı yaşandığından mitingde görevliydim. Bu anlamıyla yanı zamandı katliamın tanığıyım. Orada birçok arkadaşımız yaralandı. Bursa’dan arkadaşımız Ramazan Çalışkan yaşamını yitirdi. Orada yaşananları unutmak mümkün değil. Devletin baskı politikaları hiçbir zaman yıldırmadı. 20217 yılına gelindiğinde siyasi faaliyetlerden dolayı tutuklandım. Bursa Yenişehir Kadın Kapalı Cezaevi’nde 6 ay tutuklu kaldım. Yani devletin göç politikası, gözaltı ve tutuklamaları bizi hiçbir zaman mücadeleden vazgeçirmedi. Verilen o kadar bedel var. Konuşsak ayları ve yılları alacak kadar uzun soluklu bir mücadele geleneğimiz var. Kadınlara, gençlere, Kürt halkına, bu mücadelede yaşamını yitirenlere ve annelere sözümüz var. Bu sebepten dolayı asla vazgeçemeyeceğiz.” 
 
MÜCADELE GÜÇLÜ KILIYOR 
 
Politik mücadelenin yanı sıra iki çocuğun sorumluluğunu da üstlendiğini dile getiren Erdoğan, “‘Zor mu’ diye sorarsanız evet zorlanıyorum fakat değerlerimiz bizi ayakta tutuyor. Mücadele insanı dinç tutuyor ve çocuklarım mücadele etmeme engel değil. Tam tersine daha da güçlü kılıyor. Hiçbir zaman evde oturup çocuklarım için bir gelecek hazırlayayım derdim olmadı. Milyonlarca Kürt çocuğu şu an belirsiz bir geleceğe mahkum edilmek isteniyor. Bu yüzden mücadeleden asla vazgeçmedim” ifadelerini kullandı.
 
BURSA’DA ADAY OLMAK
 
Bursa’nın yapı olarak eril, Sünni ve milliyetçi bir yapıya sahip olduğunu belirten Erdoğan, ancak Kürt ve muhalif bir kadın olarak Bursa’dan aday olmanın kendisi için bir dezavantaj olmadığını söyledi. Kadın bakış açısıyla eril ve milliyetçi yapının değiştirilebileceğini ifade eden Erdoğan, “Bursa muhafazakar ve milliyetçi bir yapıya sahip.  Burada kadınların söz kurması ve alanlara çıkmasına hiç tahammülleri yok. Böyle bir alanda siyaset yapmak ya da mücadele yürütmek zor olabilir ama ailem ve eşim bu noktada hep destek oldular. Yeşil Sol Parti, eşit temsiliyeti esas alan tek partidir. Cumhur İttifakı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya kesinlikle karşı çıkan, kadın özgürlük mücadelesini inkar eden bir yerden bakıyor. Yeşil Sol Parti olarak dünyaya örnek olan eşbaşkanlık sisteminden bahsediyoruz. Kadınların iradesini ve sözünü Meclis’e taşımayı hedefliyoruz” dedi.
 
MECLİS’İ DÖNÜŞTÜRME HEDEFİ 
 
Meclis’teki eril tahakküme dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Meclis’e baktığımızda Bursa’yı görüyoruz aslında. Çünkü sürekli erkeklerin tartıştığı,  eril dille yok sayan bir yaklaşım var. Yeşil Sol Parti olarak Meclis’i mora boyayacağız. Bu ülkenin geleceğini kesinlikli takım elbiselilere bırakmamalıyız. Kadınlar Meclis’te çoğunluk sağlarsa, hazırlanan bütçeler savaşa gitmez çünkü savaş olmaz. Barışı hep birlikte inşa ederiz. O yüzden kadın adaylar etrafından kenetlenmesini istiyoruz.”
 
MA / Esra Solin Dal