‘Yerel yönetimlerde kadın bütçesi şart'

img
ŞIRNEX - Silopiya’da yerel yönetimler çalıştayına katılan kadınlar, yerel yönetimlerde kadın bütçesinin şart olduğuna işaret ederek, "Belediyelere aday olacak olanlar kadınların bu talebini göz önünde bulundurmak zorunda" dedi.
 
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi tarafından 7-8 Ekim tarihleri arasında düzenlenen “Yerel Yönetimler Kadın Politikaları Çalıştayı”nda birçok kentten kadınlar bir araya gelerek, yerel örgütlemenin önemini masaya yatırdı. İki gün süren çalıştayda “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele”, “Kadın Ekonomisi”, “Ekoloji ve Kadın”, “Kültür ve Dil”, “Özgür Eş Yaşam” ile “Eşbaşkanlık” başlıkları tartışıldı. 
 
“Kadın Ekonomisi” atölyesine katılan yerine kayyım atanan Tuşba Belediyesi Eşbaşkanı Ayşe Minaz ve Hatay Kadın Kooperatifi üyesi Hülya Kabuk, değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘KAYYIM KADIN BÜTÇESİNİ GASP ETTİ’
 
Yerel yönetimlerde ekonominin önemine değinen Minaz, kent hizmetleri noktasında kadın bütçesinin önemli bir yerde durduğunu belirtti. 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde göreve gelen eşbaşkanların 5 yıllık strateji planı hazırladığını söyleyen Minaz, “Bu planla birlikte halkı da içine katarak sokakta, evde, çarşıda toplantılar yaptı. Kadınlar için hazırlanan bütçe kayyımlarla birlikte yok edildi. Kayyım bu bütçeyi, farklı yerlerde ve farklı mekanizmalar için kullandı. Bunun en büyük örneği Wan Büyükşehir Belediyesi’dir. Kadınlar için başta Jin Kart olmak üzere birçok alanda sağlanan imkanlar kayyımla birlikte ortadan kaldırıldı. Kısacası kadın adına ne varsa hepsi yok edildi” diye belirtti. 
 
‘KADIN EKONOMİSİ ŞART’
 
Önümüzdeki yerel seçimlere dikkat çeken Minaz, “Kadınlar olarak neler yapabiliriz? Kadın ekonomisinden yerel yönetim ekonomisine kadar neler yapılabilir?’ üzerine tartışmalar yürüttük. Bu atölyede birçok başlık açığa çıktı. Daha önceki deneyimlerimizden yola çıkarak eksiklikleri de göz önünde bulundurarak, önümüzdeki sürece daha iyi nasıl gidebiliriz, daha iyi nasıl kadın ekonomisini örgütleyebiliriz? üzerine daha çok yoğunlaştık” dedi.
 
‘BİR KENT AKLI OLMALI’
 
Kadın kazanımlarını hedef alanlara karşı dimdik ayakta olduklarını vurgulayan Minaz, “Merkezi hükümet belediyeleri ile HDP'li belediyeler arasında farklar var. İktidar belediyeleri kadın mekanizmalarını yok sayarken, HDP'li belediyelerde ise tamamıyla toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizması esastır. HDP’nin anlayışında umut, yaşam, yeniden inşa ve gelecek varken,  öbür tarafta ise eve kapatma, yaşam alanlarının dışına itme vardır. İktidar belediyeciliği ve kayyım belediyeciliğinde yönetim kademeleri erkeklerden oluşuyor. Kadın müdürlüğünün olduğu bir bölüme dahi erkek atanıyor. Bu şekilde olan bir yönetim ne kadar gerçekçi ve sorunlara cevap olabilir?” diye sordu. 
 
Belediyelere atanan kayyımların pratiklerine bakıldığında kentlerin ciddi anlamda yıpratıldığını ifade eden Minaz, şöyle devam etti: “Kentlerin bütçelerini talan etmiş durumdalar. İhtiyacın dışında bütçeler kullanılıyor. Örneğin Wan Büyükşehir Belediyesi, bütçesini başka yerlere aktarıyor. Elbette kamusal alan önemlidir ancak kamu, kendi bütçesini kullanılmalıdır. Kayyım ihaleleri yandaşa peşkeş çekip belediyenin taşınmazlarını satılığa çıkarıyor. Belediye borç batağında. Belediyeye bir düşman hukuku ve sömürgeci mantığıyla yaklaşılıyor. Buna karşı da bir kent aklının olması gerekiyor.”
 
‘KADIN MERKEZLİ POLİTİKALAR OLMALI’
 
Hatay Kadın Kooperatif üyesi Hülya Kavuk ise, kadın sorununun bir ayağının da ekonomiyle bağlantılı olduğunu belirterek, “Deprem bölgesinden gelen biri olarak söylüyorum, yerel yönetimlerde kadın politikalarının bütçelere dahil edilmesi her şeyden daha önemlidir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin kadın bakış açısıyla var olması ve bütçesini kadın bakış açısıyla belirlemesi çok önemli bir ayrıntıdır. Genel anlamda bunun üzerinde tartıştık. Türkiye'de çalışan kadın oranı çok düşük. Bu da büyük oranda yerel yönetimlerde uygulanan politikalardan kaynaklıdır. Yıllardır kooperatif tarzı örgütlemeleri hayata geçirmeye ve kolektif bir yaşam kurmaya çalıştık. Ama bu tek başına yetmiyor. Kapitalizmin bu kadar güçlü yayıldığı ve özellikle de kadının toplumsal olarak ikincilleştirildiği bir dönemde daha fazla çalışmak gerekiyor. Kadınları rahatlatacak yol ve yöntemler silsilesini belirlemek gibi bir yükümlülüğümüz var" dedi. 
 
Yerel yönetimlerin her şeyden önce kadın dostu köy ve kentler yaratmak zorunluluğu olduğunu belirten Kavuk, şöyle dedi: “Kadınların onayını almayan hiç bir yerel yönetim bugünden sonra varlığını sürdüremez. Türkiye ve Kurdistan'da kadın hareketi ciddi kazanımlar elde etti. AKP iktidarına karşı susmayan tek alan kadın alanıydı. Bütün baskı ve saldırılara rağmen ısrarla sokağı bırakmayan, kadın çalışmalarını bırakmayan, kadına yönelik şiddete, cinsel istismara, tacize sesine yükselten, devletin özel savaş politikasıyla mücadelesine devam edenler Kurdistanlı kadınlardı. Dolayısıyla kadınlar, bu saatten sonra da asla ve asla geri adım atmayacak. Dolayısıyla bu dönemde belediyelere aday olacak olanlar, kadınların bu taleplerini göz önünde bulundurmak zorundadır."