Yerel yönetimlerde temsiliyet: Her 10 kişiden sadece 1'i kadın

img
İZMİR - Yerel yönetimlere seçilen her 10 kişiden yalnızca 1'i kadın. Kadın Koalisyonu üyesi Gül Erdost, “Kadınların karar mekanizmalarında sayısal ve niteliksel anlamda bulunduğu düzey kadın örgütleri olarak bizim de meselemiz” dedi. 
 
Ülke gündemindeki 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri, siyasi partilerin yerel yönetim politikasını tekrardan tartışmaya açarken, gözler bir kez daha yerellerdeki temsiliyete çevrildi. Kadınları hesaba katmayan yönetim anlayışı cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken, yıllardır verilen mücadeleye rağmen temsilde hala eşitlik sağlanmış değil. Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930 tarihinde Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle tanındı. Aradan geçen 94 yılda 16 yerel seçim yapıldı. Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı’nın verilerine göre, bu sürede binlerce erkek belediye başkanı seçilirken, sadece 167 kadın belediye başkanı seçilebildi. Geçmişten günümüze kadınlar, belediye başkanlığında en fazla yüzde 3, il genel meclis üyeliğinde yüzde 4,7 ve belediye meclis üyeliğinde yüzde 11 oranında yer alabildi.
 
Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı’nın (UCLG) verilerine göre, dünyada yerel yönetimlerde kadınların temsili yüzde 36 iken Türkiye, yüzde 10,42 oranıyla 133 ülke arasında 118'inci sırada. Yani, her 10 yerel yöneticiden sadece 1’i kadın. Yine Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi’nin (CEMR), Avrupa Konseyi'ne üye ve AB adayları olmak üzere toplam 41 ülkeyi kapsayan 2019 tarihli raporuna göre kadın belediye başkanı oranlarında Türkiye, yüzde 3,2 ile en düşük seviyeye sahip ülkelerden biri. Ülke genelinde seçilmiş¸ tüm temsilciler açısından ise oran yüzde 10,7. 
 
KADIN TEMSİLİYETİ
 
2019 yılında gerçekleştirilen ve bin 398 belediye başkanının belirlendiği yerel seçimin sonucuna göre, İyi Parti’den hiç kadın aday seçilmezken, MHP’den 1, AKP’den 7, CHP’den 10 kadın aday seçilebildi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), eşbaşkanlık sistemiyle girdiği seçimlerde 3’ü büyükşehir olmak üzere seçildiği 59 kentte (6 kentte seçilen adaylara mazbataları verilmedi) eşit temsiliyeti sağladı. Bilecik’in Pazaryeri ile Xarpêt’in Keban ilçelerinde bağımsız aday olan kadınlar seçilerek, göreve geldi. 17’si büyükşehir olmak üzere 50 kentte (ilçeler dahil) hiç kadın belediye başkanı seçilmedi. Büyükşehir olan Adana, Antalya, Balıkesir, Bursa,  Hatay, Mereş, Kayseri, Konya, Meletî, Manisa, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Tekirdağ ve Trabzon'un yanı sıra Aksaray, Amasya, Artvin, Ardahan, Bartın, Bayburt, Bingöl, Bolu, Burdur,  Çanakkale, Çankırı, Çorum, Düzce, Erzincan, Giresun, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis,  Kütahya, Nevşehir, Osmaniye, Rize,  Sinop, Sivas, Tokat, Uşak, Yalova, Yozgat ve Zonguldak kentlerinde hiç kadın belediye başkanı yok.
 
Büyükşehirlerden Aydın’da Özlem Çercioğlu, Dîlok’ta Fatma Şahin seçilirken, Amed, Wan ve Mêrdîn büyükşehir belediyelerinde eşbaşkanlar seçildi. Yine Êlih, Îdir, Qers, Sêrt ve Colemerg halkı, tercihlerini eşbaşkanlardan yana yaparken, 3 büyük kentten İstanbul'da 1, Ankara'da 1 ve İzmir'de 3 kadın, belediye başkanı olarak yönetimde bulunuyor. Çoğunluğu Kurdistan kentlerinden seçilen kadınlar, göreve geldikten 3 ay sonra İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak, yerlerine kayyım atandı.
 
Kadın Koalisyonu üyesi Gül Erdost, yerel yönetimlerdeki kadın temsiliyetini değerlendirdi. 
 
SORUN CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ 
 
Siyasetteki kadın temsiliyetine dikkati çeken Erdost, seçilen kadınların kaçının kadın bakış açısıyla hareket ettiğini ve sorunlara çözüm getirdiğini sordu. Erdost, “Türkiye'de kadınların karar mekanizmalarında sayısal ve niteliksel anlamda bu düzeyde olması kadın örgütleri olarak bizim de meselemizdir" dedi. Kadınların neden siyasette yer alamadığına değinen Erdost, bu durumun dünya sistemiyle alakalı olduğunu söyledi. Meselenin bakış ve farkındalık meselesi olduğunun altını çizen Erdost, “Savaşları bile kadın-erkek eşitsizliği çıkarıyor. Tüm dünyada ve Türkiye'de toplumsal cinsiyet meselesine baktığımızda kadınlar dışarda çalışsa bile her zaman daha korunmacı, evin içerisinde çoluk çocuk, yaşlı hasta bakımı temizlik vb işleri yapıyor. Kadınlar ikili iş yükü nedeniyle siyasete giremiyor. Toplumsal cinsiyet farkındalığı gelişmediği için ve giderek toplumsal cinsiyet rolü pekiştirildiği için kadınlar politikaya girmiş olsalar bile yine ev içindeki işlerini yapmak zorunda kalıyor. Kadın milletvekili olsa bile Meclis’ten koşarak eve gelmek zorunda. Ama erkekler için öyle bir sorun yok. Bu nedenle ilk olarak yapmamız gereken şey ailemiz ve çevremizden başlayarak, toplumsal cinsiyet farkındalığının mücadelesini vermektir. Bunu başarırsak toplumsal anlamda bir kazanım elde edebiliriz. Tüm mekanizmalarda kadın-erkek eşitliğini sağlayabiliriz" ifadelerini kullandı.
 
‘EŞİTLİK YERELDEN GENELE YAYILMALI’
 
Mahalle muhtarlıklarından başlayarak bir yol kat etmenin önemli olduğunun altını çizen Erdost, eşitliğin mahallelerden başlayarak genele yayılması gerektiğini söyledi. Eril zihniyetin yerel yönetimleri sadece yol, su ve elektrik çalışması olarak gördüğünü söyleyen Erdost, "Kente dair alınan kararlarda kadınların etkili olabilmesi için özelikle belediye meclis üyesi oranının artması lazım. Kültürel çalışmalardan kadın haklarına kadar tüm çalışmalar kadın bakış açısıyla yapılmalı. Eşit temsiliyet sağlandığında kadının sözü ve düşünceleri, kaldırımdan kültür merkezinin yapılışına, kooperatiflerin yönetilmesinden ihalelerin kimlere verilip verilmemesine kadar etkisi olacaktır" diye belirtti. 
 
‘BİRLİKTE MÜCADELE ŞART’
 
Siyasi partilerdeki kadınların etkisinin bu anlamıyla önemli olduğunu vurgulayan Erdost, “Mutlaka aktif olmalılar. Türkiye'deki bütün parti başkanları erkek. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ni (DEM Parti) dışında tutuyorum. Kadın bakış açısı olmayan Meral Akşener ise söylediğim profilin dışında biri. CHP'de birkaç kadın var. Partilerde kadının sözünü söyleyen üst düzey yöneticiler yok. Seçimi bunlar yapıyor. CHP bile ‘yüzde 50 kota koydum’ diyor. Gençlerle birlikte bu kotayı koydu. Buda yüzde 25 kadın, yüzde 25 genç demek oluyor. Partilerdeki kadınların bunları görüp kadın örgütleriyle işbirliği yaparak müdahale etmesi lazım. Her alanda eşit temsiliyet istiyoruz. Fermuar sistemi ve eşit temsiliyeti önceliyoruz. Partilerde kadınlara ‘baş tacı’ diyorlar. Ancak biz kimsenin ‘başının tacı’ olmak istemiyoruz. Birlikte yan yana eşit haklarla yürümek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
 
‘EŞBAŞKANLIK, TEMSİLİYETİ ARTTIRDI’
 
Ülkedeki yerel yönetimlerde yüzdelik oranının eşbaşkanlık sistemiyle arttığını belirten Erdost, buna karşı geliştirilen kayyım siyasetine işaret ederek, ekledi: "Bu öncelikle demokrasinin dibine bomba koymaktır. Halkın iradesini yok saymaktır. Başka bir açıklaması yok. Seçim yapıyorsun ‘özgür katılım’, ‘herkesin seçme seçilme hakkı var’ diyorsun, insanlar seçiyor ancak bir ay sonra kayyum atıyorsun. Kayyum meselesi ilk çözülmesi gereken meselelerden biri olmalı. Kaldı ki kayyumların yaptığı ilk iş kadın kurumlarını kapatmak oldu. Kapatılan kadın kurumları aktif ve çok iyi çalışmalara imza atan kurumlardı. Kurumların kapatılması belediyelerdeki yapılanmaya müdahaledir. Kadınların gelişimine, danışmanlık almasına, yönlendirilmesine ortam hazırlayan mekanizmaları da yok etmek anlamına geliyor.” 
 
Erdost, son olarak yerel seçimlerde, özgürlük, adalet ve eşitlikten yana olan tüm kadınların eşit temsiliyet mücadelesini vermesi gerektiğini söyledi. 
 
MA / Semra Turan